Kaydı kuytu olmayan duygular hazır
ol’da.
Dehlizin dik açılı masuniyeti.
Göğün katmanları tıpkı şef aşçının
fırına sürdüğü o bilmem kaç katlı ve bilmem kaç kilo malzeme ile yaptığı
milyonluk kalorili böreğin şanına yakışır kabarmış bir edayla buyur ediyor
insanı aslında her insanı değil ne de olsa ne zaman göğe diksem gözlerimi ya
düşüyorum ya da birilerini çarpıyorum bu da yetmezmiş gibi bayağı malzeme
veriyorum insanlara: eh, ne de olsa birilerine dikip başımı kimseyi
paylamıyorum.
Duygularınız ana malzeme iken
başlayalım o zaman yemeğimizin tarifine.
Yemek programları bile münakaşanın
tavan yaptığı sözüm ona güncel bir konu lakin kuş tutsanız ağzınızla bu sefer
kuşun tarihçesi gündeme taşınıyor.
Marifetli bir aşçı olmadığımdan
mütevellit sadece kazan kazan cümleyi kaynatıp duygularımı da harç bildim mi…
yemeden değil yazma da yanında yat gibisinden bir cümbüş benimki.
Zaten ev işlerinden anlamadım gitti
koca ömür ama iş başa da düştü mü…
Kıyamet de kopmuyor hani azıcık
görevlerinizi ihmal etseniz belki de her hanede ayrı terane yine de titiz
ellerin de hakkı ödenmez zannımca.
Kat kat yufka alsam en iyi ihtimalle
çiğ olarak yer ve üstüne de bir bardak su içerim aslında genele yayılmış bir
duygu ne de olsa sonunu getirdiğim hiçbir iş olmadı.
Konum atabilirim size. Masaüstünde
yerleşik bir dosyanın ham maddesi işte an itibari ile kurduğum cümleler.
Konu’m ise konumumla asla ilintili
değil ne de olsa boyut değiştirmek en güzeli bir kez yazmaya düşmüşse yolunuz
gerçi biçimlenmemiş bir konu oldu mu kalem sizi yönlendiriyor ve kader de
hayatta bizi yönlendiren tek olasılık gerçi bizler bir yandan mücadelemizi
elden bırakmıyoruz ama…
Dip not düşmek istediğim çok şey var
gün içerisinde yaşayıp da tanık olduğum gelin görün ki; o dip notu asla ve asla
paylaşamazınız çevrenizdeki insanlara hatta yazdıklarımız bile istediğimiz
oranda okunmazken sanırım malzemesi bol olan bir yemek tarifi ve yayıncısı çok
şanslı bizlerden ve elbette ekranda boy gösteren sayısız program üstelik neyi
ne ölçüde sunup da ne öğrettikleri tartışılır.
Hadise öğrenmek oldu mu bir adım
geride durma gerekliliği su götürmez bir gerçek ve hayatın bir okul olduğunu
savunanlara gıpta ile bakıp nasıl da özeniyorum bu okula geç kaydolup hala bir
şey öğrenemediğimin de farkındalığında ben sadece arkamı kollayıp, yeni bir
darbeyi acaba kimden alacağım, diye.
Huzurun çağrıştırdığı o sakin ve
munis dünya sanırım kimsenin tenezzül etmediği içsel yolculuğun da
katmanlarında bizler malzeme olarak duygu ve öğretilerimizi ekleyip de ana
malzemeye sonra da bilgilenmek adına kat kat kitaplar diktiğim evrenin merkezi.
Sakıncalı da olabilir hani ne de olsa
bilgi de sonsuz ve bazen internet sayesinde edindiğimiz nice kirli bilgi var bu
anlamda ilk sırada örgün eğitim akabinde hayat boyu eksik edilmemesi gereken
gelişim süreci ve yine informal eğitim.
Sözcüklerin dahi yaftalandığı ve
kirlenmeye yüz tutmuş ne ise geride bırakmak kaydıyla üstelik.
Eğlence de dozunda oldu mu ve bilgiyi
harmanladınız mı olağan gidişatla…
Bize bizi sunan ve dahası da var.
Bir açılım getirmek adına farklı
temalar arayışındayım ve sözü kendime getirmeden, genel hatları ile hayatı ve
insanları nasıl birbirine sunarım da ben de alırım payımı, anlamında bir sıra
dışı özne yaratma telaşım.
Günler hepten torbaya girdiği için ve
ben hayatı; gece, gündüz ve yazmak diye de üçe bölerken…
Sıkıcı bir insan olmak yine verilen
mücadelenin insanlara ne gibi etki yaptığı ile ilintili ne de olsa herkes
farklı konulara ilgi duyarken ve siz ben-merkezcil bir aktarımda
sabitlenirseniz elbette istediğiniz verimi asla alamazsınız.
Yine de kalemin özgürlüğünü
kısıtlamamak lazım bu anlamda farklı sıçrayışlar yapıp farklı konularda yazmak
kaçınılmaz.
Yine de içsel yolculuğumda bir
nükteymişçesine atıfta bulunduğum en çok kendi dünyam aslında kendi dünyamı
kaptırmışken dış mihraklara ve soyutlandığım kadarıyla soyut bir ses olmaktan
başka da hiçbir şey değilim.
İmgelerin pabucunu dama atalım o
zaman ve yalın bir dille izah edeyim size derdimi:
Hakkıyla yaşamak her babayiğidin
harcı değil zannımca öncelikle korumanız gereken ilkeler ve değerler ve sizin
nasıl da sıkıcı bir insan olduğunuzu düşünenler iyi de el âlem memnun olsun
diye taviz mi vereceksiniz yürekli duruşunuzdan?
Ya da sırf farklı olayım ve her nabza
göre şerbet vereyim, derken ipin ucunu mu kaçıracaksınız?
Bir konfeti yağmurunu hak etmiyor
değil hani insan lakin eşliğinde eleştiri ve sıkıntı verici ne çok söylem ve bu
hayattaki temel prensip yine psiko-sosyal gelişim sürecinin de temel şıkları.
Benzemediğimiz malum birbirimize ne
de olsa her birimiz biricik ve özeliz gelin görün ki bu sefer farklılıklar
tartışılır oluyor.
Farklı olmak çok olası yeter ki
dengeler korunurken siz sadece kendi hayatınıza odaklanın ve bir rahatsızlık
vermeden yaşadığınız sürece de kimse size müdahale etmesin.
Bir şehir efsanesi tüm olup biten ne
de olsa yargılar ve hükümler çoğu insanın can sıkıntısını giderir mahiyette.
Günün menüsüne gelecek olursak…
Hayatın katmanlarından çıkıp da yola,
yere göğe sığdıramadığımız duygular ve çat kapı hüzün; yanlışlıkla zilinize
basıp kaçanlar.
Aynı göğün altında.
Aynı şanlı bayrağın toplumu olarak.
Farklı aile yapıları olsa da
genelinde toplumun ne de olsa insan ailesini ne seçebiliyor ne de sonsuza kadar
hayatta kalma şartı var ve netice itibari ile tökezlediğinizde bu kez üstünüze
basıp geçenler.
Kötümser olmakla eş değer değil bu
varılan yargı sadece değişen zamanın ve değişen toplumun bir sunumu.
İyimser olmak aslında saflığın
garantisi ve karşınızdakine inanıp onun onayını almak ve eşlik etmek.
Bir de şu var ki; şüpheyle
yaklaştığınız her kişi ve olgu sizin paranoya geliştirmenize sebebiyet verecek.
Kabullenmek olası lakin işin içine
haksızlık ve adaletsizlik girdi mi bu kez iç sesiniz çok huzursuz olup sizi bir
şekilde harekete geçirmekte.
Hayatın manifestosu.
Ömrün de mutluluğun da garantisi yok
madem.
Bir kat inanç; bir kat sevgi ve
üzerine de huzur yazdık mı çok boyutlu pastamızın ve fırına koyup sıcak
sevecenliği ile hazırladık mı sunuma…
Yeme de yanında yat cinsinden hayat:
Bekle ve umut et sevgisizlikten
nasibini alan herkese inat ve aşka ve inanca biat zaten mutluluk senin kapında.