Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 10.11.2018
Okunma Sayısı : 1549
Yorum Sayısı : 10
Günün Yazısı

Bu Yazı 11.11.2018 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.
ÖLÜMÜNÜN SEKSENİNCİ YILINDA ATATÜRK'Ü  SEVENLER-ATATÜRK'Ü  SEVMEYENLER..

Bir  taraftan Hakkari- Şemdinli'deki  üs  bölgesinde  arızalı  mühimmatın  patlaması  sonucunda  yirmi  beş askerimizin  yaralandığı,  yedi  askerimizin kaybolduğu  haberi (  Yayın yasağı  konduğu  için  ancak  bu  kadar  bilgi  var )  Diğer  tarafta  Atatürk'ün  ebedi  aleme  göç  edişinin  sekseninci  yılı...

Yine  anlayamadığım,  anlam  veremediğim  bir  şeyler  oluyor  ya  ne?  Bekleyip  göreceğiz. Yaralı  askerlerimize  Rabbimden  acil  şifalar,  içlerinde  ölen  varsa  Allah'tan  rahmet  diliyorum.

-------------------------------------------------------------


Atatürk'ü  bu  dünyada  en  çok  kim  sevmiştir  sizce?

Benim  torun  Elif  Nur'a  sorsaydım  hemen  ''  Beeennnn ''  derdi. Ancak bu  soruya  tabii  ki  net  bir  cevap  vermek  mümkün  değildir  zira  sevgi  herhangi  bir  ölçü  birimiyle  ölçülebilen  bir  kavram  değildir. Ama  yine  de  bana  göre  onu  en  çok  sevenlerin  başında  Annesi  Zübeyde  Hanım  ve  kız kardeşi  Makbule  Hanım  geliyor olmalı. Anne  ve  kardeş  sevgisinin  üstünde  sevgi  olabilir  mi?  Sanmıyorum.

Sonra?  Sonra  sanırım vasiyetinde mirasından  pay  bırakarak  hem  maddi hem de manevi  açıdan  tam  anlamıyla  babalık  yaptığı  manevi  evlatları ..

Ve  Fikriye  tabii  ki. Mustafa  Kemal  Atatürk'e  olan  aşkı  sebebiyle  intihar  eden  ve  Mustafa  Kemal'in  de  unutamadığı  Fikriye.

Bu  saydıklarım  dışında  tabii  ki  milyonlarca  seveni  vardı. (  Halen  de  öyledir) 

Mesela  babam  çok  severdi.  Hatta  gençlik  yıllarında  bir  gün  hastalanıyor  babam. Yattığı  hastaneye  de  İsmet  İnönü  geliyor  teftişe  ve  odaları  dolaşırken  babamın  yattığı  odaya  da  giriyor. Babamın  başını  okşayıp  '' Geçmiş  olsun  ''  diyor.  Babam  '' Atatürk'le  tokalaşmış  bir  el benim  başımı  okşadı''  diye  aylarca  kafasını  yıkamıyor.  O  derece  severdi  rahmetli. Bu  anıyı  ne zaman anlatsa  heyecanlanırdı. 

Mesela  Rahmetli  Edebiyat Öğretmenim  Hayriye Ilgaz: '' Öldüğüm zaman  önce  Allah'a, sonra Atatürk'e  verilecek  hesabım  var ''  Derdi.  Bir  Köy  Enstitüsü  mezunu  olan  öğretmenim iliklerine  kadar  Atatürk  sevgisiyle  doluydu.

Mesela  Rahmetli  Milli  Güvenlik  öğretmenimiz  Albay Bedri  Buluç...Milli  Güvenlik  dersinden  defter  tutturur,  o  defterleri  Atatürk'ün  özdeyişleri  ve  resimleri  ile  doldurmamızı  isterdi. Daha  önce  hiç  görmediği  bir  resmini  görürse de yaşına,  üzerindeki  üniformaya  aldırmadan  hüngür  hüngür  ağlardı. 

Ancak  Tarihe  olan  merakım  ve  Tarih  öğretmeni  olmam  hasebiyle  Atatürk'ü  sevmeyenlerin  olduğunu  da  biliyordum.  Mesela  sadece Cumhuriyetin  ilanından  sonra  ona  ve  onun  getirdiklerine  karşı bir sürü  isyan  olmuştu.  Yani  Cumhuriyetin  ilanından  Atatürk'ün  ölümüne  kadar  ülkede  hep  isyanlar  vardı:

1) Nasturi Ayaklanması 12-28 Eylül 1924
2) Şeyh Sait Ayaklanması 13 Şubat- 31 Mayıs 1925
3) Raçkotan ve Raman Tedip Har. 9-12 Ağustos 1925
4) Sason Ayaklanması 1925-1937
5) Birinci Ağrı Ayaklanması 16 Mayıs-17Haziran 1926
6) Koçuşağı Ayaklanması 7 Ekim - 30 Kasım 1926
7) Mutki Ayaklanması 26 Mayıs-25 Ağustos 1927
8) İkinci Ağrı Harekâtı 13 -20 Eylül 1927
9) Bicar Tenkil Harekâtı 7 Ekim -17 Kasım 1927
10)Asi Resul Ayaklanması 22 Mayıs - 3 Ağustos 1929
11)Tendürük Harekâtı 14 -27 Eylül 1929
12)Savur Tenkil Harekâtı 26 Mayıs - 9 Haziran 1930
13)Zeylan Ayaklanması Haziran - Eylül 1930
14)Oramar Ayaklanması 16 Temmuz - 10 Ekim 1930
15)Üçüncü Ağrı Harekâtı 7-14 Eylül 1930
16)Pülümür Harekâtı 8 Ekim -14 Kasım 1930
17)Menemen Olayı 23 Aralık 1930
18)Tunceli (Dersim) Tedip Har. 1937-1938

Arada  Mustafa  Kemal  Atatürk'ü  öldürme  girişimi de  olmuştu.  Ayrıca  inkılaplara  karşı  da  pek  çok  başkaldırı  vardı. 

Görüldüğü  gibi  onu  sevenlerin  yanı  sıra  sevmeyenler  de çoktu.  Yani  Atatürk  düşmanlığı  bazı  vatandaşlarımızın  dediği  gibi son  16  senede  var  olan  bir  şey  değil,  tam  tersine  bizzat  Atatürk hayattayken  vardı...  Bugünkünden  çok  daha  fazla  vardı. Atatürk  öldüğünde Dersim isyanı  henüz  tam  manasıyla  bitmemişti. 

Evet  sevenleri  bir  hayli  olduğu  gibi  sevmeyenleri  de  vardı  ama  asıl  sorun  seviyor  mu  sevmiyor  mu  oldukları  belli  olmayanlardı.(Bugün  de  asıl  sorun  onlardır.) 

Mesela  10  Kasım  1938 de  vefat  eden  Atatürk'ün  naaşını  tam  on  beş  yıl  toprakla  buluşturmayıp  onu  mermer bir  lahitte ve  hiç  kimsenin  uğramadığı  (  Ya  da  ancak  bir  avuç  insanın  uğradığı )  bir  müzede  bekletenler  Atatürk'ü  ne  kadar  seviyorlardı?  Ya  da  ne  kadar  sevmiyorlardı. 

Mesela  10  Kasım  1938  de  hayata  gözlerini  yuman  Atatürk'ün  cenaze  namazı  niçin  on  beş yıl  sonra  o  da  kardeşi Makbule  Hanım'ın  ağlaması,  sızlaması,  yalvarması  sonucunda  üç  beş  kişinin  katılımıyla  kıldırılmıştı?  Ebedi  istirahatgahı  Türk  milletinin  minnet  dolu  kalbi  olan  Atatürk'ün  cenaze  namazına iştirak  edip ardından  dua etmek   niçin  devamlı  birlikte  olduğu  milletinden  esirgenmişti?  Bunu  yapanlar  Atatürk'ü  ne  kadar  seviyorlardı  veya  sevmiyorlardı?

Atatürk'ün  emir  ve  direktifleriyle  1932  yılında  ezan  ve namaz  sureleri  camilerde  artık  Türkçe  olarak  okunmaya  başlamış  ve bu  durum  on sekiz  sene sürmüştü.  ( Bu  konunun tartışmasına  girmeyeceğim ) 1950  yılında  iktidara  gelenler  ezanı  tekrar  Arapçaya çevirecekleri  vaadi  sayesinde  geldiler  iktidara. Peki  halk   büyük  bir  çoğunluk olarak  Atatürk'ün  bu  getirdiğini,  dolayısıyla  da  onu  sevmiyor  muydu ki  Atatürk'ün  yaptığı  bir  inkılabı  tekrar  eski  haline  getireceğini  vaat  edenleri  iktidara  getirdi?

Lakin  daha  ilginç  olanı  şuydu: Ezanı  tekrar  Arapçaya  çevirenler  kendi  iktidarları  döneminde  Türkiye'nin  her  tarafını  Atatürk  heykelleriyle  doldurdular. O  dönemde  dikilen  heykel  başka  hiç  bir dönemde  dikilmedi. Dahası  Atatürk'ün  yakın  silah  arkadaşı  olup  ölümü  üzerine  ''  Vatan  sana  minnettardır ''  Diyen İsmet  İnönü'nün  aklının  ucundan  bile  geçmeyen  ve  halk  arasında  Atatürk'ü  Koruma  Kanunu olarak bilinen kanun  ( 5186  Numaralı  kanun ) bu  iktidarın  ilk  uygulamalarından  biri  oldu ( Mecliste  kabulü:25  Temmuz  1951- Yürürlüğe  girişi: 31  Temmuz  1951)  Bu  nasıl  bir  perhiz,  bu  nasıl  bir  lahana  turşusuydu?  Dahası  bir  türlü  bitmeyen  Anıtkabir'i  de  ezanı  tekrar  Arapçaya  çeviren  bu  iktidar  bitirdi. Atatürk'ü  seviyor iseler  neden  Ezanı  tekrar  Arapçaya  döndürdüler?  Sevmiyorlarsa  neden  onu  ve  ilkelerini,  inkılaplarını  koruma  kanunu  çıkardılar ? 

Sonra  bir  Deniz  Gezmiş  çıktı...Kısa  sürede  efsane  oldu.  6  Mayıs 1972 de  ise  İdam  edildi.  O  dönemlerde  henüz  üniversite  öğrencisiydim.  Hiç  bir  Allah'ın  kulu  Deniz  Gezmiş'in  Atatürk  ilkeleri  ve  inkılapları  uğruna  mücadele  ettiğini  dillendirmiyor,  onun  hakların  kurtuluşu  uğruna  mücadele  eden  bir  devrimci  olduğunu  söylüyordu.( Türkiye'de  Türk halkının  değil  pek  çok  halkın  yaşadığını  da  onun  sayesinde  öğrenmiş  olduk zamanında. )  Şu  son  on  altı  yıl  içinde  öğrendik  ki  değilmiş.  Atatürk  ilke  ve  inkılaplarını  yaşatmak  için  savaşmış  ve  Atatürk  düşmanları  tarafından  öldürülmüş.???? Anlayamadım  Deniz  Gezmiş  Atatürk'ü  seviyor  muydu  sevmiyor muydu?  

Peki  Mustafa  Kamil  Zorti?  O  Atatürk'ü  seviyor  muydu?

Genç  nesil  ''  Mustafa  Kamil Zorti ''  deyince  bilmez  tabii  ki.  Kenan  Evren'den  bahsediyorum.  Her  şeyiyle  sözde Atatürk'ü  taklit  ediyordu.  Lakin  tabii  ki  taklitler  asla  asılların  yerini  tutmuyor.  O  sebeple  de  zamanın  mizah  dergileri  ondan  Mustafa  Kamil  Zorti  diye  bahsettiler.  Lakin  o  da  1981  yılında  tüm  okullara  bir  genelge  göndererek  ''  Bundan  böyle tüm  derslerde Atatürkçülük  konuları  işlenecek''  dedi.  Yani  müthiş  bir  Atatürkçüydü  kendileri...Ama  ne  oldu?  Bıkkınlık  yarattı,  usanç  verdi.  İki  topa  vuracağım  diye  eşofmanını  giymiş  genç,  beden  eğitimi  dersinde  dahi  sınıfa  tıkılıp  Atatürk'ün  spora  verdiği  önem  üzerine  nutuk  dinlemeye  başlayınca  önce  dersten,  sonra  Atatürk'ten  nefret  etmeye  başladı. Dolayısıyla bizler  de  anlayamadık  Mustafa Kamil  Zorti  Atatürkçü  müydü  yoksa  Atatürk  düşmanı  mı?

Mesela   rahmetli Necmettin  Erbakan  hem  de  TBMM  de  Atatürk  ilkelerini  anlattı. (  Yazı  uzamasın  diye  neler  söyledi  yazmıyorum.  İsteyen  şu  linke  bakabilir: https://www.youtube.com/watch?v=IAZRgJwXLYg)  O  halde  Atatürk'ü  seviyor  olmalıydı.  Ama  gelin  görün ki  kurduğu partiler  hep  ''Atatürk  ilke  ve  inkılaplarına  karşı  olmak,  irticai  faaliyetlerde  bulunmak ''  gerekçesi  ile kapatıldı.Necmettin  Erbakan  deyince  de  hiç  kimsenin muhayyilesinde ''  En  büyük  Atatürkçü ''  diye  bir  görüntü  belirmez.  Anlayamadım  Atatürkçü  müydü  değil  miydi? Atatürk'ü  seviyor  muydu  yoksa  düşman  mıydı? 

''Ben  Atatürk  ilkeleri  uğruna  ölürüm''  diyen  pek  çok  kişiye  ''  Uğruna  öleceğin  Atatürk  ilkelerini  sayar  mısın? ''  dediğimde aldığım  cevap  ''  ııııı,  şeyyyy.  ''  olmuştur genelde.Ya  da  '' Laiklik,  Milliyetçilik ''dışında şık  sayamamışlardır.  İşte  bu  Atatürk  ilkeleri  uğruna ölecek (!)  olan  vatandaşlarımızın  da  Atatürk'ü  ne  kadar  sevdiklerini  ya  da  sevmediklerini  hep  merak  etmişimdir. 

Bugün  akın akın  Anıtkabir'e  yani  Atatürk'ün  mezarına  koşanlardan  kaç  kişi  acaba  Atatürk'ün  '' Mozole ''denen  o mermer  blokunun  altında  değil  de  daha  aşağıdaki  bir  odada  yattığını  biliyor?

Peki  Atatürk'ün  bir  baloda  Sakarya  Savaşı  hakkında  sorduğu  soruya  ''  Hiç  bir  fikrim  yok  Paşam !''  diyen  bir  genci  ve  kavalyesini  ''Sakarya  Savaşını  bilmeyenin  eğlenmeye  hakkı  yoktur.  Atın  bu  ikisini  dışarı ''  dediğini  Sakarya  Savaşı  hakkında  hiç  bir fikri olmayan  Atatürk  ilke  ve  inkılapları  uğruna  ölümü  bile  göze  alacak(!)  kaç  gencimiz,  hatta yaşlımız  biliyor.  

Yahu  sahi.  Biz  ''Sevmek ''  denen  mefhumu  ne  kadar  biliyoruz?  Sevmek  nasıl  olur?  Nedir  sevmek?  

Söylenecek  söz  çok  da  yazı çok  uzadı.

Son  olarak:  ''Ağlarsa  anam  ağlar,  gayrısı  yalan  ağlar.''  

Aziz  hatırası  önünde minnet, sevgi ve saygı  ile  eğiliyorum.  Ruhu  şad  olsun. 

RESİMLER:

1-Mustafa  Kemal Atatürk 27  Ocak  1923 de  Annesi  Zübeyde  Hanımın  mezarını  ziyaret  ediyor.  Yanında  Kazım  Karabekir  ve  Fevzi  Çakmak  Paşalar  var.
2- Mustafa  Kemal  Atatürk  aynı  tarihte  annesinin  mezarının  bulunduğu  İzmir-  Karşıyaka'daki  Ferik Osman Paşa  Camii   haziresinden  çıkarken. 
3-  Her  zaman  halkıyla (  Halklarıyla  değil )  iç içe olan  Mustafa  Kemal  Atatürk

Diğer  resimleri  tanıtmaya  gerek  yok sanırım. 

( Ölümünün Sekseninci Yılında Atatürk'ü Sevenler-atatürk'ü Sevmeyenler.. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 10.11.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu