Sükûnu dilendik için için:
Takriben bin asır
Yeltendik, yeğledik sonra devrildik
aniden.
Bir göğün muhtırası ve şafak öncesi
bozgun…
Yanlı bir sunum adeta hezeyan bürüyen
Hüzün öncemde saklı devrik cümleler.
Batıl bir kazanım miadı dolmuş yasım
Yaza yaza yasa’ya müdahil ettiğim vefakâr
gözyaşım.
Zamanı da mimledik, azizim
Göğü ilikledik;
Görüntü itibari ile atıl gölgelerin
asıl sahibiydik
Ve çemkiren iç sesin muadili her
kımıltı
Dökülen çatlaklarından göğün
İhlal edilesi meftun yüreğin
kerbelası
Aşikâr olsa olsa hazanın bekası.
Töhmet altında mısralar…
Yanlı ve fevri azgın dalgalar.
Neye delalet bunca fevri kehanet?
Havadan nem kapan bir çiy damlası
Zamanı da mekânı da örten figanların
satır arası
Yalnızlığına buyur edip meali aşk
olan
Yorgun terennümün başının belası
Her tepkisiz cümle
Her eğreti gölge
Denizin enginlerinde
Ufkun bitiminde
Sitem benzeri asılsız ikrar
Demli mevsimde densiz bir yanı saklı
nifakın
Hani mutluluğa demir attığımız sözüm
ona
Palazlandıkça ömrün tam da ortasında.
Oltaya takılan bir infilak adeta
Aşkı telaffuz edip gerisin geri
kaçtığımız
Bunca ihanet
Bilfiil müsebbibi,
Yorup hayra
Yorgunluğun tarhında
En yansız tutumuyla Tanrının
Cahil bir sevda içine her düştüğümüz
Saflığın ve metanetin bileşkesinde
Ansızın yüzümüze gözümüze bulaşan
Fevri bir inkârla…
İhya edilesi varlıklardan yana da
değil evrenin tasası
Dirlik ve hoşluk karşıtı
Menfi bir gölgenin boykot ettiği
hürmeti
Gemlerken Tanrı
Surelerin esintisine kapılıp
Suretlerin gizeminde yenilgiyi tatmak
adeta
Zamansız bir gidişin hatırına
Bir bir düşen yürekten
Aşkına biat derin derin çekip içine
Meali bir gölgeden yana çokça dertli
Çapak tutmuş yüreğin yoldan çıkmış
idraki.