Bildiğim ve tanıdığım her şeyi,
herkesi sonlandırabilirim sonra da nutku tutulan mutluluğa çıkardığım davetiye
ile ruhbanlar sınıfına eşlik eder yalın ayak düşler.
Ne sabrıma delalet tüm olup biten ne
de içime ikram ettiğim dostlarıma kaldı güvenim.
Ranzanın üstüne çıkmadım ben hayat
boyu çünkü hayatımda hiç ranzam olmadı.
Bana ait idi sahip olduklarım bir
şekilde ailemin imkânlarını çok da önemsemediğim.
Ütülü gömleklerim sırada;
ayakkabılarım vestiyerde ve ailem hep yanımda oldu bir ömür.
Bununla asla övünmedim ne de olsa tok
evin aç kedisi olmak nedir, düşmedi aklıma.
Sevdiğim kadar hırpaladığım insanlar
oldu hayatta ve gözlerini çıkardığım tek tek yine gözden çıkarmadı beni kimse.
Öğütülmüş duygulara ise şükrü
borçlandım. Bir şekilde duygu treninde ben nasıl ki hâkimdim yola.
Üstümü örten muşamba rüzgârlık değil
içimdeki sevginin kürk yakası ile üşümedim de ömür boyu ta ki ta ki…
Evveliyatı olan her şeyi unuttum an
itibari ile ve gelecek odaklı bir hayal torbam var mademki sadece asılı olduğum
tahtada fişleniyor tüm cümleler.
Yıkılan ben olabilirdim belki de
görünürde hep yıkıldığıma tanık oldu mevsimsiz rüzgârlar ve ben patavatsızlığın
dokusunda güvendim ve aldatıldım ne de olsa güven duygumun temelinde öğretiler
ve ailem aldı ilk sırayı.
Görüntüsü kayan televizyonlardan asla
haz etmedim ve asla ayar düğmesine ilişmedi elim ne de olsa bir yedeği vardı
tıpkı hayallerimin de yedeği olduğu üzere.
Kayıtsız kalmayı sanırım yavaş yavaş
öğreniyorum.
Kayda aldığım bilgileri ise
ıslatıyorum bir bardak çayın eşlik ettiği.
Güme giden ne çok insan hani
kıyısından köşesinden nasiplendiğim ve tırtıklanan güven duygum.
Bunun aksi olacak diye ölesiye
güvenmek elbette hataya düştüğümün gerçeği.
Soyut bir güvercin içimdeki
kırıntılara talip olan ve ben memnuniyetle beslerken.
Zamanın dokusunda yanılgı var ne de
olsa insan çiğ süt emmiş bir canlı.
Övünç kaynağı bildiğim ne çok duygu
ve içime sızan şüphe ki hep alt etmeyi görev bilip ben hala tüm saflığımla
içimi açtığım.
Huzurun adresine talip iken bir
şekilde o da bende şekillendiği itiraf etti ve dengim olmayan kim ise
nasiplendiğim belli ki yüce Yaratanın bana sunduğu o devasa aydınlık yol.
Karelerin açılarından çıkıp da yola
bir kareyi üçgenlere ayrıştırdığım derken hipotenüs benzeri bir kıyımda ben
nasıl oluyor da üçgen daireler çiziyorum.
Gök tembih etti bana.
Yaratan ısrarcı acı çekmemde ne de
olsa bana/bize emretti sevin, diye.
Sevgiden çıkıp da yola yanına güven
denen düzeneği de yerleştirdik mi eyvahlar olsun.
Neşriyatın güncesi tüm gözlemlediğim
ben benlik bir niyazla Yaratandan dolayı yaratılanı sevmeyi görev bilip de…
Az evvel okuduklarım sanki bir kamera
yerleşmiş ruhuma ve tapınağıma.
Az evvel yolcu ettiklerim… dumanı
üstünde bir sevgi ve güven silsilesi iken içimi döküp de Allah rızası için baş
koyduğum bu yolda benlik değil de bizlik bir paylaşımı rayına oturtup da
insanlık adına hutbeler sunduğu bilinmezin.
Ölen insanlık ve öldürülen o aidiyet
duygusu.
Neyin ihbarı ya da neyin ihlali?
Aslıma bakıp da devşirdiğim içimle
dışımda tutuşan bir odun parçası adeta ve ne yazık ki kurunun yanında yaşın da
yasın da yandığı.
Görev bilmek filan asla değil bilakis
büyük bir şevkle paylaşmak aslında olmayacağını bilip kendimi 180 derece
çevirip kandırdığım ve aldanmaktansa aldatmayı asla düşünmediğim.
Karınca kararınca hatta karınca kadar
da çalışkan ve üretken.
Münasip bir dilde insanlığın örtüsünü
sermek tüm tabiata ve evrim geçiren başka varlıklara dönüşen adına ihanet eden
bulgu. Evet, ihanete uğradığım aslında genelimizin uğradığı belki de
birbirimize ihanet ettiğimiz için çok da önemsemediğimiz bu yüzden bana çok
ağır geliyor bu duygu.
İhanet etmediğim hiçbir insan ve
sırları bende kalan.
Bana söylenen ve sadece Allah’ın ve
ikimizin bildiği.
Tüm dualarımızda bizi iyi insanlarla
karşılaştır dediğimiz yüce Mevla’m ama bir şekilde yanıldığımız yanıltıldığımız
ve bundan mutluluk duyan ne çok insan ne de olsa dertleşmek adına dökülüp de
ortaya tüm düşünceler bir şekilde can evimizden vurulduğumuz.
Dostluğun içerdiği mefhum.
Sevginin önerdiği ötesinde evrenin
yaratılış sebebi.
Sadece sevmekten vazgeçmeyeceğim
lakin paylaşmak ve dertleşmek asla yeni bir imla hatası yapmama sebep
olmayacak.
Yeter ki; tek imla hatam üç noktalı
hayallerim olsun.