Mavi hüküm;
Al bayrak ve sevdalı yıldız en çok da
memleketine.
Yas’a dair hangi söylence kırar ki
zincirlerimi?
Yası değil gözyaşı ve özlem
Atlatılan badirelerden soluksuz
kaldığım
Bir tan vakti elbette şiirin
Dilek vakti.
Mecburi istikamet…
Aşka karıp da dünyayı
Sevdayı sollayan duygu mu kaldı?
Hüsranın baş şehri
Mevzu bahis coşkulu tezahürü iken
yetim imlerin
Soluklandığım her karede
Ah, benim sefil düşlerim
Bir parmak bal çalıp da ağzıma
Nefsimi öldürdüğüm şükür ki o dar
vakitlerim.
Serpilen hecelerde teyakkuza geçen
bir gönül
Sabırla diktiğim heybemde saklı sihir
Bir de kalp gözüm
Minnet etmediğim bir Allah’ın kuluna
Sevgiyi sıvazlayıp da
Şerh düştüğüm önüme arkama.
Ve dualarım…
Saklı tuttuğum nice güzellik ve dilek
Boyumu aşan hüzün
Kambersiz düğün misali
Kök saldığım umut denen tarhın da
arka yüzü
Elbet gün yüzü görecek her fasıla;
Şiire sırnaşan yüreğimle hemhal
Hele ki dostluk ve sevgi denen
fırtına
Her fırsatta içimi huzura salan
Köklerimle bağlı olduğum:
Aşkım, insanım, vatanım
Eksik etmediğim dualarım
Gücümün yettiği kadar sabrıma biat
Rabbime açık ellerim.
Sözcükler ne ki?
İçimden geçen sürü sürü göçmen
hayallerim:
Bir sağ omzuma konan
Bir de sol kanadında mevsimin
Aşkı şiar edindiğim bir minvalde
Soluksuz kalıp da
İçime ç/ektiğim mis kokulu gönül
seferim
Ben ki meftun bir yürek neferi.