Mü'minun Suresinin;
112,113, 114. ayeti kerimeleri mealen şu şekildedir:
-Allah, "Yeryüzünde
kaç yıl kaldınız?" diye sorar. (112)
-"Bir gün veya günün
bir bölümü kadar kaldık, işte saymakla görevli olanlara sor" derler. (113)
-Allah buyurur: "Pek
kısa süre kaldınız, keşke bunu (dünyada iken) bilmiş olsaydınız!" (114)
Kur'anı Kerimde Allah
Teala çok net bir şekilde "bir günü" zikrederek, bir güne dikkat
çekmiş.
Bu bir günün vakitleri öyle
safhalara ayrılmış ki; sanki İnsanoğlunun anne rahmindeki sperm yumurta
buluşmasından, cennete girinceye kadar yaşamış olduğu bütün bir ömür bu bir gün
içerisinde anlatılmış gibi.
Şu şekilde düşünebiliriz;
seher vakti sperm ile tohumun buluşma anı, yani döllenme ve bu şekilde biyolojik
olarak insanın yaratılmaya başlanması.
Sabah namazı vakti
biyolojik canlıya ruh üflenmesi, yani artık insan olarak yaşamının başlaması.
Güneşin doğumu insanın
doğuşu, yani anne karnından dünyaya geliş. Güneş ışınları ile yeryüzünün
aydınlanması gibi insanoğlunun da ışık ile tanışması.
İşrak vaktine kadar geçen
o kırk beş dakikalık kerahet vakti çocuk
hali, yani nasıl o vakitte namaz kılmak mekruh ise insanın yaptıklarından mesul
olmadığı, kalemin yazmadığı vakit. İşrak ile birlikte akıl baliğ oluyor, nasıl
namaz kılmanın üzerindeki kerahet kalkıyorsa artık mesuliyet başlıyor, kalem de
işlemeye başlıyor.
Duha vakti gençlik,
delikanlılık zamanı.
Öğlen namazı vakti ise bi'set,
40 yaş, yani en güzel yıllar, çünkü peygamber efendimize nübüvvetin verildiği
yaş.
İkindi vakti artık
dünyadan ziyade ahrete meyil zamanı, hastalıklar baş göstermeye başlıyor, güneşin
ışınları nasıl tesirini azaltıyorsa insanoğlunun da güç ve kuvveti, eski
neşvesi, azalmaya başlıyor, ikazlar geliyor, saçlar beyazlamaya, bel bükülmeye
başlıyor.
Güneşin batması ise ölüm
anı. Güneşin yeryüzünden gitmesi gibi ruhumuzun bedeni terki ile biyolojik
canlılığımız son buluyor. Akşam namazı vakti kabre konuluş. Yatsı namazına
kadar geçen süre kabir hayatı.
Yatsı namazı hesap için
diriliş. Seher vaktine kadar hesapların görülmesi.
Seher geldiğinde, yani tam
teheccüt vakti girince hesap görülmesi tamamlanmış olarak, herkes yerli yerine,
ya bir lütuf olarak cennete kabul ediliş, ya da cehenneme atılış (Allah
muhafaza)
Bu şekilde bir günün tamamlanmış
olmasıyla insanın ilk anından, imtihanın son bulup, yeni farklı bir hayata
başlama zamanına kadar ömür safhaları da yaşanarak, tamamlanmış olmaktadır.
Cennete girdikten sonra
artık bambaşka bir güneş doğacak, bambaşka bir hayat yaşanmaya başlanılacaktır.
Bir günün vakitleri bana
ömrümüzün bu şekilde safhalarını düşündürdü. Burada en önemli an elbette seher
anıdır, çünkü seherde insan Rabbi ile hususi tefekkür halinde kalabiliyor. Ayeti kerime ve hadisi şeriflerde övülen seher
vakti hakikaten çok farklı his ve duyguların yaşandığı bir vakit. Rabbül aleminin
özel iltifat ve tecellilerine mazhar olabilirsiniz. Sperm ile tohumun anne
rahminde birleşmeleri gibi Rabbimizin manevi Rahminde, manevi lütuf ve
ihsanlarına kavuşma gerçekleşebilir. Manevi letaiflerimize esma tecellileri ile
tohumun aşılanması gibi bu vakitte kalbimizde, ruhumuzda, sırrımızda manevi
hayat başlayabilir. Bu manevi hayatımız diğer bütün vakitlerde de gelişmesini
sürdürerek, son nefesimizi verinceye kadar tekamülünü tamamlayabilir.
Bir günün bütün bu
vakitleri her gün bize belki bu şekilde, hal diliyle, bas bas bağırarak bir
şeyler anlatmaya çalışmaktadır, ne dersiniz?