“Hz. Muhammed’e (s.a.), Hira mağarasında bulunduğu sırada ilk vahiy gelmiş. Bunun üzerine yüreği titreyerek, korku içinde evine dönmüş ve hanımı Hz. Hatice’nin yanına giderek: “Beni örtünüz, beni örtünüz” demişti. Korkusu gidinceye kadar onu örttüler. Sonra Hz. Peygamber başından geçenleri Hz. Hatice’ye anlatarak: “Kendimden korktum” dedi. Hz. Hatice: “Hayır, Allah’a yemin ederim ki, Allah seni asla utandırmaz. Çünkü sen akrabana bakarsın, işini görmekten aciz olanların yüklerini çekersin, yoksula verir, hiçbir şeyi olmayana bağışta bulunursun, misafiri ağırlarsın, bir felakete uğrayana yardım edersin” dedi.”

Henüz İslam hükümlerinin gelmediği, cahiliye hayatının yaşandığı 1500 yıl öncesinin Mekke şehri, Hanif olan birkaç kişinin dışında, genelde bozulmuş örf ve adetlerin hüküm sürdüğü bir Arap toplumuydu. Eğitim kurumlarının bulunmadığı, okuma yazmanın yaygın olmadığı bu yaşamda, fıtrattan kaynaklanan, herkesin takdir ettiği ortak ahlak değerleri de vardı elbette. Bir kadının dilinden dökülen bu evrensel kaideler, bugün insan hakları mücadelesi veren, tüm insanların ve sivil toplum örgütlerinin ortak paydası olması gereken altın kurallardır:  

      1.   Akrabaya bakmak

2.   İşini görmekten aciz olan herkese yardım elini uzatmak

3.   Yoksula vermek, koruyup gözetmek

4.   Hiçbir şeyi olmayana bağışta bulunmak, evsizlere sahip çıkmak

5.   Misafir ağırlamak

6.   Felakete uğrayanların yardımına koşmak.

İşte bunlar, vahiy gelmeden önce, putlara tapan, pagan bir toplumda, cahiliyyenin tavan yaptığı ortamda, Muhammed’ül eminin, insana ne kadar değer verdiğini gösteren, güzel ahlakının muhteşem tezahürleridir.

     Bu yaklaşımların; inançların karman çorman olduğu günümüzde, farklı inanç ve düşüncelere sahip insanlara nasıl davranılacağı konusunda tereddüt yaşayan kişilere, özellikle de sivil toplum kuruluşlarında görevli aktif gençlere kılavuz olması gerektiğini düşünüyorum. Hangi inançtan olursa olsun, insan olması münasebetiyle, insanların doğuştan sahip oldukları temel hak ve hürriyetleri vardır. Bu hak ve hürriyetler, hiçbir devlet, kurum, kuruluş veya birey tarafından engellenemez veya inkâr edilemez. Âlemlerin Rabbi tarafından, Cebrail vasıtasıyla özel peygamberlik eğitimine alınmadan önce dahi Hz. Muhammed (s.a.), içinde yaşadığı, o cahili toplumunda, tüm insanlara işte bu güzel ahlakı sergilemiştir.

     Mümin olanlar, İslam kardeşlik hukukuna sahip olurlar. Allah için muhabbet ayrıcalığına kavuşurlar. Mümin olma şerefine nail olamayanlar ise, insan olmaları münasebetiyle, Resulullah’ın vahiyden önceki yaşamında sergilediği örneklerde olduğu gibi, insani temel hak ve hürriyetlere sahiptirler.

      Kötülüklerin işlenmesi halinde, hususen o yasaklanan eyleme karşı, Allah için sergilenmesi gereken buğz düsturu yürürlükte kalmak kaydıyla, hepimizin insan haklarına hassasiyet göstermesi gerekmektedir.

          Aynı zamanda da Resulullah efendimiz gibi, zulme karşı insan hakları adına erdemli faaliyetlerde bulunmamız elzemdir, diye düşünüyorum. Farklı inanç ve düşüncedeki insanlarla ancak bu şekilde, birlikte, huzur içinde yaşayabiliriz.        
( Allah Seni Asla Utandırmaz başlıklı yazı Gürcan Onat tarafından 23.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu