Asi bir yalıtılmışlığın parmaklıkları
idi saplanan
Züğürt tesellisi yarımların yarın
olmaya aday
Cüreti.
Iskaladığın her muhbir hecede
saklıydın:
Sen ve gece ve devasa bir lanet
Adlandıramadığın onca kayıtsızlık
Zarf atan sadece postacının
çantasında saklı bir kitap
Elbette ayracı ölümdü satırların
Ömür ile aramı küreyen
Sevdalı beyitler.
İçime saklanan çocuk…
Yaftalanan her öznemde saklıydı
dirayet
Bir de yükümlülüklerim:
İnsan olmanın meali idi aşk ve edalı
teşbihi
Öykündüğüm de değildi hani:
Ne asi ne mavi ne de düşkün dünya
nimetlerine.
Bir hoş görüde kıstırılsaydım keşke.
Keşke tek neferi ben olsaydım
yıldızların ve şiirin.
Oysaki keşkeler yoktu asla ihanet
ettiğim
Yalnızlığın surlarında
Şehrin gizemine ait bir heceydim.
Gülmeyi unuttuğum şehrin ışıklarında
Gözlerimin y/andığı
Sevdalı beyitler
Bulutların nazarında nüktedan bir
zerre
Göğün arama giremediği düzlem
Rabbime yakın evrene uzak;
Aşka vakıf ama isyana asla.
Lafügüzaf bir sevda muteber bir
şarkıda
Cilveleşen o nakarat yalnızlığımı
topa tutan da
Bir düzenek.
Şivesi ölüm olan her gece
Her gecede saklandığım, saklı tutum
gizim
Sözcüklerin de muadili
Asla sıradan olmayan bir günce
Yeltendiğim mutluluk
Uzak rüyalar durağında asılı kalan ne
çok ne çok
Hece.
İstifli olduğum kadar istikrarla sevdiğim
bir edim
Aşkla şiirlerin kesiştiği her iklimde
Doğmayı sevdiğim günden güne
Büyüyen umutlarım
Unutulsam da uzak düşler durağında
Sefil tanrısıyım ben hüznümün
Rabbim elbette tek sahip çıkan.