‘’…bak postacı geliyor, şiir
veriyor.’’ (Alıntı)
Sözcüklerin muhatabı devasa bir
yenilgi:
İçimdeki beyitlerin inhisarı
Düş gücüme yenik düşen mevsimden
alacaklıyım, Tanrım:
Acının küpeştesinde ben ki bir seyyah
İnzivaya çekildiğim ömrün de
dilekçesi
Altına atıyorum imzamı:
Beni hayattan azat edin.
Mülayim bir sırdan dökülen sırlar
Aynasında kayıp bir imge
İçimi neşreden her şiirde
Kaykıldığım hece hece:
Lafügüzaf belki de mimarıyım hazanın
Kasım kadar kasıldığım bir mevsimden
de alacaklı:
Ellerimde kasımpatılar
İkram ettiğim gözyaşım
Konuştuğum mezar taşım
Ve evet, ben bir inhisarım.
Göğsümde nöbet tutan aşk
Lafla değil de aşkla yürüyen bir
seyyah
Aşkın kabulü belki refüze ettiği
haznesinde saklı
Kıtalar:
Doğurgan mizaç
Eltisi hüznün eriyen göğün sefasını
süren
Yıldızlar ve de mehtap.
Bir hikmet madem ümmeti yeminli;
Bir vecize madem
Matemin sezisinde sırıtan kavşak:
Öyle ki batılı günün dünden kopuk
Seyidi yüreğin gözleri donuk.
Tesellisi had safhada gölgelerin
Oynaştığı her sapakta aşkı hicveden
Bir dürtü ne de olsa sabahın matemi
Beklerken geceyi
Şiir yüklü yüreği
Koparan bir batında azığa aldığım
ömrü de
Kuytularda unutan.
Zemherilerde donan tüm münafık
gölgeler
Hicabı yüklenen sair yetim düşler
Ne infilak eden ne de itirafı elzem
sevdanın:
Nakşeden o c/esaret
Küpeştesinde mahal vermeyen bir meal
Sözlendiğim hüzün kadar yeknesak
Bir içimlik tabular
Şiir postalayan göçmen kuşlar:
Mademki iftarı hazanın
Yağmaya çeyrek kala mevsimin hüsranı
Çapakla geceden firar eden
Üç beş beyhude hece
Aşkla izdivacı solgun gül’ün.