Ölümü irdeleyen bir düş’ün muadili
Belki de saklı bir sıradanlık
sınırların ihlali.
Tozpembesi olmaya görsün hayallerin?
Ve vakur sevgilerin iz düşümü
Meylettiğin yalnızlığa kâfi gelmedi
mi yoksa
Bunca hüzün?
Endamlı bir nota
Katledilen ömrün bekası
Yanık bir şiirin de edası
Sıra dışı bir seferberlik
Sevdiğin kadar mutluluğa erdiğin
Ömrün küpeştesi olsa olsa her dize
Makul da bir düşüş
Nazına yenik düşün her yeni gün ve
mavi.
Örtülü güzellikler
Kardığın şiirde kör düğüm
Elbet verilen hüküm
Sinmese de içine
Beylik nazarında ömrün
Kanaviçe desenli tümden gelen hüzün.
Kanatlarında bakir benekler
Sevgiye meyleden yürekte
Korun da asaleti
El değmemiş hani verilen hüzün
dilekçesinde
Ahvalin ısrarı ile serildiğin kuru
toprak ve zemin
Şimdi bir vedanın da gölgesi düştü mü
üzerine…
Seyyah şarkılar sefasında günün
Bukalemun satırlar ifşa eder kimi
zaman
Kindar iblisin uzağında durup
günbegün
Rabbine sığındığın her öğün saklı
tuttuğun yüreğinde
Birden başladığın sona ulaşamadığın
Bazense tam tersi:
Ördüğün bir rengin de tebaası
Yenik düştüğün şunca zümre
Tasana denk düşen bilip bilmeden
Serildiğin günü birlik şiirlerde.
Nakşeden zaman tınısından çaldığı
Her vakti
Yâd ederken mazinin esaretinde
Sevgiden doğan muhabbet
Elbet kefil olduğun acıların kadar da
düşmüşken
Şiirin diline.
Kandığın mı?
Asla.
Andığın her reşit nota
Aslında duyulmazın indinde
Saklı tuttuğun nice gizemi
Ömürden çalınan yetmedi madem
Mahrem gönül yenik düşsün varsın
Yeniden aşka ve hüzne.
Kayıtsızlığın zaferi ile
Mazlum gölgeme de sunduğum son
taziye.