Bir düşün imgeleminde, hayatın da
rutini ve devasa bir kazık köküne sadık bir aşkın saltanatı elbet müebbet yiyen
sözcükler sökün eden hayatın albenili alfabesi.
Günü geçtik
Özrü sunduk bir kez
Matemin elyaf satırlarında
Aşkı küredik
Matemin iniltilerinde saklıydı şiir
ve şarkı
Sözcük yüklü çekmecede
Bir katlı peçete
Neler saklıydı kim bilir
O kat izinde…
Ayan beyan gözyaşı
Damlayan umudun nankör telaşı
Bir hazin sergüzeşt beste ki
Kıyama duran yüreğin meltemi
Özünden sözünden kaçmayan
Yaşasın sevginin ve aşkın eşrafı.
İçten bir söylem
Sözcük yüklü kıblem
Aşkın nazarında koyu bir hece
Yaş düştü madem gözünden gecenin
Yasları serdik de yoluna
G/izini sürdüğümüz sevgilinin.
Ne matemdi
Ne mahrem
Ne mahzun yürekten firar eden
Mevsim
Devasa rahmeti
Gölgelerden çekip de elimizi
İyi ki hep beyaz kaldık ve masum
Olabildiğince yufka yürekli
Kimi melun karanlığa da
Aldırış etmeden
İteklerken kara gölgeleri
Huzura eren derviş misali…
İlla ki inandık
İlla ki sarardık yaprak gibi
Lakin kopamazdık kökümüzden,
Dalımızdan.
Dallanan rivayetlere
Özümüzü sunduk en baştan
Gerçektik üstelik
Haddinden fazla gerçek
Bir de sevgi yüklü
Yüreğin hamalı idik şükürler dolusu
Matemi dahi meltem bildik.
İndinde ömrün serildik ağacın dibine
İnzivada geçse de ömür
Sığ değildik
Ne de sağır
Ne de lanet dolu efkâr
Yolumuzu kesti.
Peçesinde yalanların
Gerçek olduğumuz kadarın da
Ötesinde
Kandığımıza binaen
Kandırmadık âlemi
Kararandı gökyüzü
Kıblenin öznesinde saklıydı melekler
ve sevgi
Kanatlarımız koparcasına
Uçtuk ve sevdik ve uçtuk ve…
Sahi devamı var mıydı şiirin?
Yaşadığımız kadar vardık madem
Hele ki güle sevdalı ve
Ötüşen bülbülün sesine duyduğumuz
özlem…
O yürek ki;
Gülümsemenin ve aşkın g/izini
sürerken…