ŞİİRİN HİKAYESİ:
2014 Yılının yine böyle bir Eylül Ayında değerli arkadaşımız Mücella Pakdemir '' BİR BAŞKAYDIK ESKİDEN '' Başlıklı aşağıdaki şiiri yazmış ve şair arkadaşları bir şiir kervanına davet etmişti. Pek çok arkadaş pek çok şiirler yazdık. Ben sadece Mücella Pakdemir arkadaşımızın ve bu kervana katılarak kendi yazdığım şiiri takdim ediyorum siz değerli okuyanlara.
Umarım beğenilir.
Önce Mücella Hanımın şiiri:
BİR BAŞKAYDIK ESKİDEN
Ağzından bal damlayan ne güzel insanlardık
Sevgilinin saçına zülüf derdik eskiden
Gözümüzle konuşur, gönlümüzle anlardık
Özü sözü tutana elif derdik eskiden
Biri ortak arasa yanmak için derdine
Bakmazdık ne gündüzün ne gecenin dördüne
Yalan bahanelerin sığınmadan ardına
Yetişip yokuşları düz ederdik eskiden
Bilirdik komşu muhtaç komşusunun külüne
Damat oğulla birdi; kızlar denkti geline
Kaynaşır, anlaşırdık, düşmezdik el diline
Neşede ve tasada beraberdik eskiden
İki üç gün sürmezdi; sevdamız ömür boyu
Sevmişsek fark etmezdi parası, pulu, soyu
Âşığın mâşukuna olmazsa olmaz huyu
Kıskanır, buram buram naz tüterdik eskiden
Evlât baba izinden başka bir yol seçmezdi
Helâl rızık kazanır, haram yiyip içmezdi
Hizmette kusur etmek hayâllerden geçmezdi
Annenin ayağına gül sererdik eskiden
Bir elin verdiğini ötekisi bilmezdi
Fakirler ağlıyorken tuzu kuru gülmezdi
Sen - ben ayrımı yoktu; topyekûn herkes, bizdi
Arkadaş hatırını çok güderdik eskiden
Adabımuaşeret kuralı gereğince
Oturmazdı küçükler büyüklerinden önce
Makbuldü selâm vermek ahbabını görünce
Muhabbet bağlarında aşk dererdik eskiden
Kaba saba değildik; ince ruh meziyetti
Yanı kırık, nahoş lâf, duyana eziyetti
Ezkaza yanlış yapsak özür sunmak diyetti
Nezâket lisanından taç örerdik eskiden
Küssek bile sırt dönmez, yüz yüze görüşürdük
Mendili kurutmadan, ilk fırsat, barışırdık
Başköşeye oturtur, ikramda yarışırdık
Kırk kişi bir ekmeği bölüp yerdik eskiden
Hiç kimsenin hukuku edilmezdi göz ardı
Dostun dosta güveni can bedeli kadardı
Sözden dönmek ayıptı; ahdin önemi vardı
Gününü beklemeden borç öderdik eskiden
Kaşla göz arasında nasıl değişti zaman?
Fitne fesat kol gezer; tahta kurulmuş güman
İnsanlar kötülükte şeytandan daha yaman
Bilseydik kabrimize tez girerdik eskiden
Mücella Pakdemir
*********************
BU DA BENİM ŞİİRİM
-------------------------------
ESKİDEN- YANİ ÇOCUKKEN- YANİ ELLİ BEŞ SENE ÖNCE
Ayrı gayrı nedir asla bilmeden,
Kardeş kardeş yaşar idik eskiden.
Memleketi kırk parçaya bölmeden.
Aynı yöne koşar idik eskiden.
Hiç bilmezdik öyle pahalı mama.
Arkamızda, önümüzde bin yama.
Sokakların fatihiydik hep ama.
Duvarlara işer idik eskiden
Çerkes Suna saçlarını tarardı.
Seta dersen her gün fındık kırardı.
O kalçalar akla ziyan, zarardı.
Çocuk ama kaşar idik eskiden.
Yorgo usta kundurayı çakardı.
Temel dayı hep balığa çıkardı.
Babam, Evniki’ye fena bakardı.
Bu ahvale şaşar idik eskiden.
Görmeyelim hele saçları sarı.
Bakar idik aşağıdan yukarı.
Hayal bu ya alır idik yüz karı.
Ellisini boşar idik eskiden.
Varujan’la papazları sulardık.
Camiden de tesbih filan çalardık.
Teravih’i kaçırmazdık. Kılardık.
Bir acayip beşer idik eskiden.
Dalga geçer idik Pomak Sıla’yla.
Piknik yapar idik Nazlı Hala’yla
Yoğrulsak da bin bir türlü belayla.
Her sorunu aşar idik eskiden.
Vara yoğa sinirlenip söğmezdik.
Fukarayı kapımızdan koğmazdık.
Cıva gibi kabımıza sığmazdık.
Kalıplardan taşar idik eskiden.
Zarar ziyan olurdu idi bayağı.
Bu yüzden de yerdik baba dayağı.
Kırardı kolu, kafayı, ayağı.
El ayaktan düşer idik eskiden.
Lezzet vardı Laz Ayşe’nin aşında.
Dolanırdık Kürt Hazal’ın peşinde.
Bekler iken tandırların başında.
Ekmek ile pişer idik eskiden.
Sami der ki yoktu asla farkımız.
Yavaş ama döner idi çarkımız.
Hep dostluğu söyler idi şarkımız.
Türkülerle coşar idik eskiden.