Üstatlarımla Hasbihal -1
Tutunmak isterken
hayata, bir kuşkanadıyla uçmak gönüllere uçarak varmak mümkün olsa, kanatlanarak
uçmam mümkün olmazsa da gönüllere yazarak ulaşıyorum sizler gibi üstatlarım, parça
parça dert ve kederlerin arasında nefes alarak varmak yazmak, kanatlanarak
uçmaya denk biliyorum… Mevsimler hep yaz ayı yazarken uçarken, değişmiyor
gönlün mevsimi, söğütler dallarıyla uzanmış gölgesinde beklerken yolda
gelenleri, gülümsetenleri gönlümü soframa koyuyorum içindeki yaz mevsimindeki
açan çiçekleriyle sevgili Üstat, ismin ne önemi var Üstat ha Necip Fazıl ha Mehmet
Akif ya da Can Yücel ne fark eder ki? Yolumuz çırpınmamız yazmamız insanımız
için değil mi Üstatlarım? Elbette ki sihirbaz değiliz, kandırmak göz boyamak
değil işimiz, sihirbaz ve göz boyayanlarladır savaşımız…
Ağlatmadık güldürdük
üstatlarım, ağlatanı rezil ettik biz rezil olmasın Rabbimizde isterken âmin
demeden Rabbim rezil etti şükür…
Boyun bükenlere koştuk,
hiç yorulmadık yanında kaldık, unutulsak ta unutmadık çileyi beraberce
sırtlandık canlandık vardıkça sardıkça…
Halimizi bilmeyeceksen
sevmeyin demedik hep sevin dedik, sevin dedikçe sevdikçe güldük, kazancımız
dünyada değeri olmayan lakin ahirette değerini ölçecek bir ölçü yoktu bu âlemde
bunu bildik sevdik…
Yazmak elbette ki şarkımız
türkümüzdü Üstatlarım. Elbette ki Dediğin gibi Üstat zulmü alkışlayamayız senin
gibi, gül gibi açan gönüllere musallat olan nefret sahibini elbette ki
sevemeyiz, soluksuz nefessiz kalsın inşallah… Üstat dediğin gibi senin beklediğin
gibi bekliyoruz zalimin son nefesiyle gitmesini hem de bu âlemde herkesten çok,
açsın solmasın güller diye beş vakit duamızda insanımız senin gibi… Hele her
sabahı bu müjdeli haberle bekliyorum, ah imkân verse de Rabbim varsam gözlerine
şişleri soksam o zalimlerin gözlerine şişleri, biliyorum Üstat mezarda bekliyor
onları sıkmak un ufak etmek için…
Ah Can Üstadım dersin
her şey sende gizlide, gizliyi saklamaktan çürüdük hala ortaya çıkaramadık
gönüldeki gülümsemeyi, insan bu kadar mı kendini helak etmeyi sever? Kalbimizin
attığı kadar hafif değiliz, kayadan daha ağırız Üstat ağladığımız kadar
gülemedik, hep ağlattık ki gülemedik! Bekleyene gidemedik, seveni de hiç
sevemedik… Bir değişimin arifesinde hiç değiliz, sancıları doğurmanın acilinde
doğurmanın telaşındayız ne acıdır ki hala değişmedik aynıyız! Umutluyuz Usta ön
dört asırdır hala umutluyuz, kumdan ayın ön dördü dediğin gibi bir öksüz çıktı,
o gün ki gibi hala hissetmiyor gönüller görmüyor gözler, gören Rabbim var o
zaten yetiyor, biz görüyoruz ve hissediyoruz Üstat Rabbim yardımıyla yanındayız
beraberce kaldırımlarda yürüyoruz… Üstadım kaldırımlarda yürüyoruz sana doğru
Üstadımla öksüzle, deviriyoruz yollara ki görgüsüzleri kendini bilmezleri… Bitmiyor
üstat yerden sanki yeşeren bir ot gibi, yılmadan yıka yıka yürüyoruz…
Bekliyor Can üstat,
varalım yağmurlu bu günde kapının önünde yağmurla yıkanırken üstelik birde
heceleri sözleri duyguları yıkarken rahmetle, gerçi her an her sabah akşam gece
yarısı bekliyor kapısı açık gönüllere,güneşle karışık bir esinti geçiyor şakağından, uzatıyor sonra
çıkarıyor elini denizin serinliğinden
şiirlerine ekliyor, gönüllerde esintiler essin yakmasın dert keder acılar, varalım
bakın kapı önünde bekliyor, yağmurda ıslanmayı umursamadan… Yangınları söndürüyor
yağan yağmurlarla sizler bizler gibi…
Ah Akif Üstadım sende
çözemedin bizde hala çözemiyoruz , Müslümanlık sizi bizi gayet sıkı tutarken,
gayet sağlam, Bağlanmak lazım iken, anlamadım, anlayamam, Ayrılık hissi nasıl
girdi sizin beyninize? Hala çözmeye çalışıyoruz Üstadım anlamaya çalıştıkça anlayamamanın
derin çukurlarına bata çıka yürüyoruz, anlıyoruz ki üç kuruşa tamah edenler
getirdi ayrılığı kapımıza araya nifakla soktu kardeşlik bağlarını koparmak için,
bilirsin Üstadım koptukça aramızdaki ip daha sağlam oluyor düğüm saha sıkı
bağlanıyor… Necip Üstadım, Kurtuluşun
bestesini hala tamamlayamadık yazmaktayız imanla şuurla, sizler giderken
ötelerin ötesine Nur Nebiye Selamlarımızı ilettiniz biliyoruz çünkü gönlünüz de bizler vardık, yoksa çileye sürgüne nasıl katlanırdınız
iman şevk vatan bayrak iman sevgisi tutkusu olmasaydı?
Biz olmamanın acısı o
günlerde içinizde yara iken, bugün o yaralarınız sağaldı artık bu günlerde biz biziz,
dün değil iken içimdeki yangınlar büyürken bugünlerde söndü… Akdeniz de, Piri
Reis, Oruç Reis, Barbaros ,gibi yiğitlerimizle geziyoruz zalimin zulmünü yıkmak
için büyüyoruz ve Türklüğümüzle gurur duyup tüm hürriyetimizle sakınmadan da Suriye
de mazlumun yanında gözümüz üstünde zalimin oyununu yıkmak için zalim o ölü
nefsiyle kendi kalesine de şut çekip gol atarken biz onları ligde silmenin
peşindeyiz…
Aşk İlahi bir sır, iman edene
yakışır sizlere yakıştığı gibi bize de yakıştı, elbet bizlerde sizler gibi
aşkın yolunda aşkla yürüyenleriz sizler gibi gönüllere yüreğimiz ve imanın ve inancımızla
hakkın huzurunda, her gün saf tuttuğumuz o nurlu o iklimin cennet kokuları
gönüllerimizde kokuyor … İşte zalim bu cennet kokusuna hasret yaşarken ölürken,
bizler her gün her saniye diriliyoruz, Rabbim yardımıyla secdede verdiğin imanla,
Nur Kur’an’la nurdan Nebi yolunda... Bir Türk sanat Müziğinden birkaç mısra
ile noktayı şimdilik koyalım…
Kalpten silip
atacaksan
Derdime dert
katacaksan
Başka bir el
tutacaksan
Ben devam edeyim…
Sevin kendinizi
kalbinizi değerlerinizi
Doldurun sevgiyle aşkla içinizi…
Mehmet Aluç