TARİHÇİ, ARKEOLOG,ANTROPOLOG, SOSYOLOG, PSİKOLOG, JEOMORFOLOG,JİNEKOLOG, VANTROLOG SAMİ BİBEROĞULLARI

Taaa 2014 Yılında yani edebiyat dünyasına ilk adımlarımı attığım yıllarda yazdığım bir yazı.

-----------------------------------------------

Sadece ve sadece öğretmen olduğum yıllarda her şey ne kadar güzeldi. Soruyorlardı: ’ Ne iş yaparsınız?’ Diye ben de kısaca cevap veriyordum ’Öğretmenim ’

Emekli olduktan sonra işler değişti. Aslında önce dişler değişti. O devamlı çürüyen, sallanan, apse yapıp günlerce ağrısıyla anamı ağlatan dişlerin ağzımda kalan son on tanesini de çektirerekten alt üst komple protezi damaklara monte ettirdikten sonra, yani artık diş işleri beni rahatsız etmez olunca kendime yeni meşgaleler aramaya başladım

’Ne yapabilirim, ne yapabilirim?’ Diye düşünürken aklıma geldi. Ben lise yıllarımda şiirler yazardım. Şiir dediysem öyle ’ Ben sana mecburum ’ Türünden şeyler değil tabii ki. ’ Elma yanaklı Ayşe'm, Kiraz dudaklı Hatice'm ’ Türünden şeylerdi yazdıklarım. Ya da büyük şairlerin şiirlerinden uyarlama yapardım. Mesela Şeyhi’nin Harnamesinin ’ Bir eşek var idi zaif -i nizar ’ beytini almış ve ’ Bir Hoca var idi zaif -i nizâr/ Talebeler ondan şikeste vü zar’ Diye değiştirmiş ya da Nedim’in ’ Bu şehr-i İstanbul ki bî misl-ü bahadır/ bir sengine yekpâre Acem mülkü fedadır’ Diye başlayan şiirini ’ Bu şehr-i İstanbul ki bir kazık ülkesidir/ Bu feryatlar, bu ahlar ahalinin sesidir.’ Diye değiştirerek kendimce bir şeyler yapmaya çalışmıştım.

Emekli olduktan sonra da şiir ve yazılar yazabilirdim pek ala.

Bir arkadaşımın önerisiyle bir edebiyat sitesine girdim ve yazmaya başladım. Edebiyat dünyasına böylece adım attıktan sonra gördüm ki vay anam vayyyy. Meğer bizim memlekette edebiyatçı olmayan yok. Şöyle bir bakıyorum yetmiş beş milyon nüfusa sahibiz ama seksen milyon şair ve yazarımız var. Bu nasıl oluyor orasını sormayın bana. Yetmiş beş milyon nüfusun seksen milyonu şair olunca da bais-i şekva ( Şikayet konusu ) hep aynı: ’ Ay kimse şiir okumuyoooooo’ Ulan hangi birini okursun? Memlekette şiir yazmayan yok ki? 

Aynen ’ Körler sağırlar, birbirini ağırlar ’ Misali ya da ’Al gülüm- ver gülüm'' olayı. 

Face booka bakıyorum neredeyse herkes bir şiir grubu kurmuş. O onun gurubunda, bu bunun grubunda ’ Sen beni neden beğenmiyorsun bakayım?’ Olayları, sitemler, darılmacalar, kırılmacalar. Hatta '' Bak arkadaşlıktan silerim valla.'' Tehditleri..

Neyse.. Artık edebiyat dünyasının içindeyim ya tabii ki çeşitli edebiyat etkinliklerine filan katılıyor , yeni yeni edebiyatçılarla karşılaşıyoruz (!) 

Yahu o değil de millet cebinde bir kutu kartvizitle dolaşıyor. Daha biz kendimizi tanıtmadan burnumuza dayıyor kartını. ’ Şair, yazar, söz yazarı, çevirmen, editör, aranjör, organizatör, terminatör, bestekar, güftekar, köftekar, köftehor, Sultan’üş Şuara, Üstad-ı Âzâm Şecaettin Felfecri’ 

Vatandaşın gözler felfecri okuyor resmen.

Tabii ki ’Al da kokla! ’ Dercesine burnumun dibine sokulmuş olan bu kartviziti alınca bendenizde bir kompleks başlıyor (!) ’ ''Ulan vay anasını be. Biz daha şair ya da yazar bile olamadık şu altmış yıllık ömrümüzde, el alem bak neler olmuş neler ’ Diye zat-ı muhteremin karşısında ezim ezim eziliyorum doğal olarak. Sonra büyük bir hayranlık ve gıpta ile bu üstad-ı âzamın kürsüye çıkmasını ve bizlere o muhteşem şiirlerinden birini okumasını, hiç olmazsa o muhteşem yazılarından bir kaç pasaj lutfetmesini, ya da muhteşem bestelerinden birini teganni etmesini bekliyorum.

Üstad kürsüye çıkıyor sonunda ve döktürüyor:

çöle yazı yazılmaz
suya yazılır

kendi durgunluğunda
suyla yeksan bir kum arzusu
behemahal kırma çabası
aynanın kabuğunu

çöle yazı kazılmaz
suya kazılır

unut kan bir ismin ilk harfi
biraz kırmızı da olsa
kazınır
behemahal delme çabası
suyun kabuğunu

çöle yazı çakılmaz
suya çakılır

al çaktan uçan kum gemisi
önünde sonunda
çakılır
behemahal sinme çabası
suyun kumumtrak serinliğine

iyidir
çölde su solunmaz ama
suda çöl solunur
son yaprağına kadar
aynanın.

Ben salak salak bakıyorum ’ Bu vatandaş ne anlattı böyle? ’ Diye ama salon alkıştan kırılıyor. ’ Herkes bi mok anladığına göre demek ki ben bu şiir olayından hiç mi hiç anlamıyorum. Biraz bu ve bunun gibi üstadların rahle-i tedrisinden geçmem gerekiyor.’ Diyerekten bir kez daha ezim ezim eziliyorum. 

Neredeyse herkes ’ Vay beeee adam ne yazmış ama ’ Diyor. Hani ben de soracağım ’ Afederesiniz ne yazmış ?’ Diye ama ’Allah'ın kırosu madem anlamıyorsun ne işin var buralarda. ’ Derler mi  acep? ’ Korkusu var içimde. En iyisi ses etmemek neme lazım.

Akşamı zor ediyorum. Eve gelir gelmez hemen internete girip üstadın şiirlerini, yazılarını, çevirilerini, bestelerini aramaya başlıyorum. 

Beste denen bir olay yok. Çeviri? Vatandaş kendi ana dilini bilse bayağı bir çeviri yapacak da...Deneme, makale vs türlerde yazılmış öyle fazla bir yazısı da yok. Vatandaş paso şiir yazmış. Uçmuş şiir yazmış, kaçmış şiir yazmış, sı.mış şiir yazmış, yazmış da yazmış. Şiirleri hep yukarıdaki minval üzere. Serbest şiir yani. Serbest şiir dediysem Orhan Veli, Atilla İlhan, Ümit Yaşar ile karıştırılmasın. Üstadınkiler tamamen serbest.. Sepserbest.. İpini koparmış deli dana kadar serbestse o kadar serbest.

Bu arada hece şiirleri de yazmış tabii ki. Uyak dersen var, ayak dersen var. Yani ’ Ne ayak ?’ Diyemezsiniz asla. Mesela:

Seviyordum caydırdı
San ki paralarımı saydırdı.
Çok fena giydirdi.
Feleğim şaştı

Bak aşkından meliyorum.
Nere gitsen ben de ardından geliyorum.
Demlik nerde arıyorum.
Güğümdeki süt de taştı.

Yorumlara bakıyorum:

’Maşallah üstad ölçü, durak, konu bütünlüğü, şiirdeki ahenk ve armoni büyüledi beni adeta. Bu muhteşem eserinizi kutluyorum’ Tarzında genelde yorumlar.

Neyse...’Üstadın biraz da yazılarına bakayım’ Diyorum ve yazdığı bir hikayeyi okumaya başlıyorum:

Hikaye bildiğimiz Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler Hikayesi.

’Zamanın birinde bir köyde bir kıral vardı. Bu kıralın karısı bir gün ölüyor. Ölmeden önce de bir çocuk doğurdu. Çocuğun adını Pamuk pirenses koymuşlar.

Kıral karısı ölünce hemen bir başka karıyla evleniyor. Bu karı çok hain bir karıymış. Hergün aynaya bakıyor ayna ayna söyle bana benden başka güzel varmı der. Ayna cevap verdi sen çok güzel bir avratsın ama pamuk pirenses daha güzel demiş.

Kötü kalpli kıraliçe Haydarı çağırdı. (Haydar kim kafayı takmayın. Bilmiyorsanız da cehaletinize küsün. ) Hamdullah git bana bir avcı bul dedi. ( Haydarı çağırdıysa niçin Hamdullah geldi diye de kafa yormayın. ) Sadullah ok gibi fırlar kıraliçenin huzurundan ( Sadullah? Onu da ben mi söyleyeyim yani çok ayıp bilemediniz mi şuncağız şeyi )

Lütfü yolda giderken avcıyı gördü. Avcı pis pis sırıtarak Şemsi’ye bakıyordu. Necmettin telaşla avcıya derki Seni kıraliçe çağırıyor der.

Avcı saraya doğru koşmuştu. Hemen kıraliçenin huzuruna çıkar. Kıraliçe al bu kızı der, götür ormana orada kes ve etinden kavurma yapıp fakir fukaraya dağıt dedi.

Avcı pamuk pirensesi alıyor. Ormanın derinliklerinde tam kesecekken Hacer gelmiş oraya. Hacer diyor ki kesme der. Avcı seslenir ona git başımdan Fatma kıraliçe emretti demiş. ’

Yok yok...Devamını ne okuyabileceğim ne de yazabileceğim çünkü şu anda bu edebiyat şaheseri karşısında şapka çıkarmakla meşgulüm. Uğraşamam sizinle...
----------------------------------

Evet..Önce şapka çıkardım sonra midemde ne varsa çıkardım ve yine huzurlarınızdayım.

Sizi bilmem ama ben Şeyh-ül Üdebadan çok şey öğrendim: Bundan sonra ben de kartvizit bastıracağım ama üstadlara saygısızlık da yapamam tabii ki yani onların kullandıkları unvanları kullanmak ne haddimize. Bana kısaca ’TARİHÇİ, ARKEOLOG,ANTROPOLOG, SOSYOLOG, PSİKOLOG, JEOMORFOLOG,JİNEKOLOG, VANTROLOG SAMİ BİBEROĞULLARI’ Deyin yeter.

( Tarihçi, Arkeolog,antropolog, Sosyolog, Psikolog, Jeomorfolog,jinekolog, Vantrol başlıklı yazı Sami Biber tarafından 2.02.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu