Her şiirin kendine yalnızlığı, her
mevsimin de kimi zaman kibrine yenik düştüğü ve işte şüheda mevsimlerden arda
kalan sadece kuru bir iklim bazen yaşlar nem getirirken ve yağmurda tek ıslanan
yine şairin kendisi ne de olsa ahmak düşlerden ördüğü bir kilim şiire ve aşka
yenik düştüğü hele ki tek öykündüğü huzura ve delişmen varlığından kopan devasa
parçalar en çok da şiir adına örgün bir düş yumağı.
Sessizlik belki de huzura ve aşka
balta vuran
Köpüren imlerden ördüğü
Kaybolan ömrün aslında dünde sefasını
sürdüğü
Elbet dokunamadığı
Elbet nail olamadığı
Göğün kopçasına takılı
Rüzgârın peçesinde saklı
Bir öğreti iken illa ki aşkın bekası…
Sabaha kalan bir düş gibi
Günün aydınlandığı
Hala şair peşinde hayallerinin
Kendi bile bilmezken
Nedense ait olmadığı evrenin
Var elbet bir kulpu
Şairin kendine taktığı
Bazense huzurun öncesi
Ölüm iken sırnaşan
Öldü bildiği neyse/kimse dünde kalan.
Her yorgun gece
Vuku bulan ne çok bilmece
Aymazlığı acıların
Pençesinde saklı bir kaplan gibi
Sadece kendi yüzünü tırmaladığı
Asla takmadığı her maske
Yaşların dökülüverdiği
Kim bilir hangi şiirin de düştü
tasası şaire
Yazmakla ihya olduğu gönül penceresi
Yaşamaksa vuku bulan acıların güncesi.
Ruhunda saklı gizin
Peşine düştüğü o izin
Her kefil olduğu duygu iken sürtüşen
Engellere takılı bir rüzgâr gibi
Sadece kendi ile cebelleşen
Atladığı binlerce öğün ve öğüt
Hala çocuk kalmanın neticesi
Safça sıvazlarken düşler sırtında
yükü
İndinde aşkın veremediği her hükmü
Kürediği ömrü nasıl da heba etti
Bilinmezin d/okuduğu bir hayat hikâyesi.
Görüp göreceğine binaen
Hala mı saklı ruhu?
Umudun meali iken
Bakmaya doyamadığı göğü, ufku
Uçuşan kanatlarında solan bazense
tutulan nutku
Öyle bir hasret ki
Düşkün olduğu huzur bulsa keşke vuku
Hoyrat bir kancada asılı
Her şiirde adeta birer dua
En çok içinde çocuğa kıydığı
Bir cendere ki
Tek sığınağı Rabbine dayayıp da
başını huzurla uyuduğu.
Bir kehanet olsa da mutluluğu
Boca ettiği bir bir
Devinen iklimde kaybolduğu kadar bir
ömür
Rengi solan neyse
İçindeki umuda kalemin sunduğu
masumane bir buse.