Hüznümün redifinde saklısın:
Ah, sair imge başımı yasladığım
Aşkın atlası
Olsam da zaman zaman yalnızlığın
coğrafyası.
Esenim.
Esinim.
Esaretim.
Emsalsiz yürekte saklıdır cennetim.
Ah, cennet bildiğim yârin esintisi
Yarenlik yapansa kalemin ve aşkın devasa
cüssesi.
Oysaki tek zerreden ibaretim.
İmha edemediğim mazimde saklıdır hani
güzel günlerim
Gül açsa da yüzüm
Yüreğimdeki figanı dindiremezsin.
Cahil cesareti belki de aşkın nakşı
olmak
Özlemin nakkaşı
Sezilerime serildiğim ömrün telaşı
Vurgun yediğim her iklim
Aslına sadık mevcudiyetim:
İkbalimsin.
Şimal Yıldızım benim kalmasa da
takatim.
Hoyratsa rüzgâr…
Ne gam.
Nemalandığım hüzün ve hazan mı?
Daha ne gördüm ki bu zamana kadar?
Yaşımla yasımla yankılanır iç sesim
En çok da sessizlikte açar solar çiçeklerim
Bir bakışın uğruna
Serildiğim aşkın yoluna
Bir de selamın geldi mi
Var mıdır sahi benden mutlusu?
Coşkuma biçtiğim imgeler
Aşkın kaynağı iken gaipten gelen
Gönlün rotasına denktir aşkın nüansı
Sersemlediğim kimi zaman
Ama sevgidir huzurun da hayatın da
doğası.
Ömrün hadisleridir su döken yüreğime.
Susuz kaldığım çöllerin zikrine
eşittir fikrim
Mademki çöl çiçeğiyim
Matemimle yaşarır yeşerir her yerim
Yerle yeksan kimi zaman
Varsın kindar olsun ve yalancı kimi
insan.
Meylettiğimdir Canım Peygamber Efendim:
Meali aşkın elbet hicreti telaşın
Konduğum o tepe
Kuş bakışı salındığım gün ve gece.