TÜRK’ÜN  TÜRK’TEN BAŞKA  DOSTUNUN OLMAMASI  ÖVÜNÜLECEK  BİR  DURUM  MUDUR?—1. BÖLÜM--


Başka  ülkelerin  literatüründe  var mıdır  bilmem ama  Türkiye’de aşağı  yukarı  herkes  tarafından  kabul  gören  bir  söz  vardır: ‘’ Türk’ün  Türk’ten  başka  dostu  yoktur.’’

Bu  söz  Türkiye’de  bu  kadar çok  kabul  gördüğüne  göre  demek  ki  gerçeklik  payı  oldukça  fazladır  öyle  değil  mi?  O  halde  gelin  hep  birlikte  bakalım  Türk’ün  niçin Türk’ten  başka  dostunun  olmadığına.  Bu  arada  Türk’ün  gerçekten de  Türk’ten  başka  dostu  olup  olmadığını ve  hatta  Türk’ün  Türk’e  dost  olup  olmadığını  da  irdeleyelim.

*Türk’ün  Türk’ten  başka  dostu  yoktur  zira  Türkiye bir  başka  ülkeye ‘’ Dostum’’ dediği  anda ( Mesela  diyelim  ki  bu  dost Almanya  olsun.) ‘’ Almanya  bizim  dostumuz. Feda  olsun  postumuz.’’  Moduna  giriyor. Öyle  ki  mesela  I. Dünya  Savaşı  öncesinde Türkiye’ye  gelen  Alman  İmparatoru  II.  Wilhelm’i  o  kadar  sevdik  ki  adama ‘’Hacı  Wilhelm’’ dedik.

Mesela  Damat  Ferit  Paşa  İngilizlerin  dostluğuna  o  kadar  çok  inanıyordu  ki Mondros  Ateşkes  Antlaşması  öncesi ‘’ Atlarım  bir  gemiye İngiltere’ye giderim.  Kraliçe bizim  dostumuzdur.  Ona  uygun  bir  antlaşma  imzalatır  dönerim.’’ Diyebilecek  kadar  İngiliz  dostu olduğu  gibi  memlekette  bilindiği  gibi  ‘’ İngiliz Muhibleri ( İngilizleri  sevenler ) Cemiyeti’’ adıyla  bir  cemiyet  ve  şubeleri  vardı.

Daha  yakın  bir  zamana  gelelim: Baracak  Obama  ABD  Başkanı  olunca  göklere  uçtuk  sevincimizden  hatta  ‘’ Adam  bizim  Barak  Türklerinden.  Damarlarında  halis  muhlis  Türk  kanı  taşıyor.’’ Dedik  bağrımıza  bastık.

Ancak  postumuzu  bile  feda  ettiğimiz  dostumuz/ dostlarımız  hiç  bir  zaman  bizim  gibi  olmadılar. Her  defasında  kazıklandık. Çünkü  onların inanç ve  geleneklerinde böyle  bir  dostluk  asla  söz  konusu  değildi. Hatta  öyle  ki  Kanuni  Sultan  Süleyman’dan  yardım  İstedi  Fransa  Kralı  Fransuva.  Kanuni  Nice  Şehrine  barbaros  hayrettin  paşa’yı  gönderdi.  Ancak  Barbaros  hayrettin  paşa  Nice  şehrine   geldiğinde  sözde  Osmanlı  donanmasına  yardım  edecek  olan  Fransızların  gemilerine  barut  ve  top  yerleştireceklerine şarap  fiçıları  yerleştirdiğini  gördü.

Yani  hep  hayal kırıklıkları yaşadık kurduğumuz dostluklar  yüzünden. Yaşadığımız  hayal  kırıklıklarından  çıkardığımız  sonuç  ise  ‘’  Türk’ün  Türk’ten  başka  dostu  yoktur.’’  Oldu.  

*Türklerde  dostluk  deyince  akla  gelen  şey  ‘’Feda  olsun  postumuz’’ anlayışıdır.  Buna  karşılık  belki  bin  kez  belirtmişizdir  ki  devletler  arası  ilişkilerde dostluk
 denen şey karşılıklı çıkarlara bağlıdır. Bir diğer devletin ya da milletin size, sizin de ona ihtiyacınız varsa dostsunuzdur. Sizin emelleriniz ile diğer devletlerin emelleri farklı ise ( çakışıyorsa) düşman... Üçüncü alternatif ise ne sizin ne de diğer bir devletin birbirinizle dost ya da düşman olmak suretiyle elde edeceği hiç bir kazanç yoktur, bu durumda o devlet ne dostunuzdur ne de düşmanınız. Adını bile anmazsınız.   İşte  bu  kadar  basit  bir  şeyi  TürkMilletine  bir  türlü  anlatamadığımız  ve  kavratamadığımız  için Türk’ün  Türk’ten  başka  dostu  yoktur.

Mesela I. Dünya savaşının öncesinde ve henüz savaş bitmeden yani 1917 Ekim Devrimine kadar Rusya düşmanınızdır. Ancak Yine I. Dünya Savaşı henüz bitmeden ve sonrasındaki Kurtuluş Savaşında eski düşmanınız olan Rusya, yeni dostumuz olmuş, daha önce bizzat Osmanlı Devleti’ni bölüp parçalama antlaşmalarının içinde olan emperyalist Rusya, 1917 den sonra emperyalist İngiltere ve Fransa’ya karşı ( Özellikle İngiltere ) dostumuz olmuştur.

Görüldüğü  gibi  Türk’ün  Türk’ten  başka  dostu  pek  âlâ da  olabiliyor.  Yeter  ki  çıkarlar  ortak  olsun.

*Esasında hiç bir devletin ve milletin kendi milletinden başka gerçek dostu yoktur.

Ancak Türkiye’de farklı bir durum daha var: Mesela İngiliz için İngiliz’in İngilizden başka, Fransız için Fransız’ın Fransız’dan başka dostu olmaması bir övünç meselesi değilken Türkiye için Türk’ün Türk’ten başka dostunun olmaması bir övünç  hatta ayrıcalık meselesidir. ‘’Yalnız  Kurt’’  ya  da  ‘’Yalnız  Kartal’’  olmak başlı  başına  bir  kahramanlık  simgesidir  bizde. O  yüzden  de  Tarih  derslerimizde  hep ‘’  Düşman  200.000  kişi  biz  ise  30  40 Bin  kişiydik  diye  anlatırız  yaptığımız  savaşları  ve  kazandığımız  zaferleri.

Bizden başka hiç bir millet ’ Helal olsun bize. Bizim bizden başka dostumuz yok’ diyerek övünmez. Bunu diğer devletlerden çok farklı bir ayrıcalık olarak görmez.

Gerçekten de bizim, bizden başka hiç bir dostumuzun olmaması övünülecek bir durum mudur? Yani mesela ’ Bir kedim bile yok’ diyen Sezen Aksu aslında bir mutluluk şarkısı mı söylemektedir?


*Bazı Türkler, Türk’ten başkasını sevmenin, Türk’ten başkasına en azından ’ Merhaba, nasılsınız?’ Diye hal hatır sormanın, Türk’ten başkasının bir derdine üzülmenin ya da Türk’ten başkasının bir sevincine ortak olmanın Türklüğüne halel getireceğine inanır. O yüzden de dost olamaz Türk’ten başkasıyla... Hoş Türk’le de dost olamaz ya o tamamen ayrı kronik bir vak’a...

 

**************

Türk’ün  neden  Türk’ten  başka  dostu  olmadığı
Türk’ün  gerçekten de  Türk’ten  başka  dostu  olup olmadığı ve Türk’ün  aslında  Türk’le de  pek  dost olmadığı  konusuyla devam  edeceğim...
( Türk’ün Türk’ten Başka Dostunun Olmaması Övünülecek Bir Durum Mudur?—1. Bö başlıklı yazı Sami Biber tarafından 17.10.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu