‘’ARKADAŞLAR! YARIN CUMHURİYETİ KURUYORUZ.’’
Mustafa Kemal en yakın silah
arkadaşlarının muhalefeti karşısında
onları ikna etmek
yerine onlara ‘’ Benim
düşünce ve fikirlerimi
benimsemezseniz bir arpa
boyu bile yol
alamazsınız. Bensiz hiç bir
şey yapamazınız’’ Fikrini kendiliklerinden kabul
etme yoluna gitti.
11 Ağustos 1923 de II. Meclis açılmış ve
Fethi Bey (Okyar) başkanlığında bir
hükumet kurulmuştu. Ancak buradaki ‘’ Fethi Bey başkanlığında’’ Sözünden bakanları Fethi
Bey’in seçtiği zannedilmesin. O
zamanda sistem parlamenter sistemdeki
gibi değildi. Bakanlar TBMM tarafından
oylamayla seçiliyordu.
Fethi Okyar Hem İçişleri
Bakanı hem de İcra Vekilleri Heyeti Başkanıydı ( yani bir
nevi başbakandı.) Ancak
bakanları meclis seçtiği
için ve seçilmiş bakanların hepsi Fethi
Okyar ile aynı kafada
insanlar olmadığından hükumet
tam bir uyum içinde
çalışamıyordu. Yani meclis güçlü
ama hükumet oldukça zayıf bir görüntü
arz ediyordu.
Fethi Bey ağır
eleştirilere uğruyordu ve Mustafa Kemal
bu eleştirileri -Nutukta da ifade
ettiği gibi- bakan olamayanların
bakanları eleştirmesi olarak yorumluyordu.
Mustafa Kemal’in -yine
Nutukta belirttiği gibi- uygulanması için sıra
beklediği bir uygulamanın zamanı gelmişti.
Fethi Okyar’a İçişleri
Bakanlığından istifa etmesini
söyledi.
Fethi Bey 24 Ekim 1923 de İçişleri Bakanlığı
görevinden istifa etti.
26 Ekim 1923 de Mustafa
Kemal Bakanlar Kurulunu Çankaya Köşkünde
topladı ve hepsinin birden istifa
etmesini istedi. Evet... Genelkurmay Başkanı
olan Fevzi Çakmak Paşa haricinde tüm
kabine istifa edecek ve TBMM tarafından yeniden kabineye seçilecek
olurlarsa görevi kabul
etmeyeceklerdi. Mustafa Kemal’in
amacı Meclis Hükumet
sisteminin zayıflığını
herkese gösterdikten sonra
rejim değişikliğini gündeme getirmekti.
27 Ekim 1923 de Hükumet istifa
etti. Yeni hükumet ise
bir türlü kurulamıyordu
zira muhalifler maalesef
siyasi tecrübeden mahrumdular
ve şahsi ihtiraslar birlik
ve beraberlik içinde bir
sonuca ulaşmalarına mani
oluyordu.
28 Ekim Pazar akşamına
kadar süren yeni hükumeti
kurma çalışmalarından bir
sonuç alınmayınca Mustafa Kemal’in
meclis ve devlet
başkanı olarak soruna
çare bulunası için meclise çağrılmasına
karar verildi.
Mustafa Kemal meclise
geldi. Kendisine gösterilen aday
listesindeki bazı kişilerin
aday olmak istemediklerini gördü ( Bu
kişiler tabii ki ‘’ Size
görev verilirse kabul
etmeyin’’ dediği kişilerdi.)
‘’ Kesin
bir liste hazırlayın ondan sonra
meseleye bakalım.’’ Diyerek
meclisten ayrıldı.
O gece
Çankaya Köşküne giderken bazı
arkadaşlarını köşkte akşam yemeğine
davet etti.
Davet edilenler içinde
eski silah arkadaşlarından
Kazım Karabekir yoktu. Rauf
Orbay yoktu ( en önemli
muhalif oydu zaten.)
Refet Bele yoktu.Çok
yakın bir zaman önce en
yakınları olanlar yoktu. Kim
vardı peki? İsmet İnönü- Kazım
Özalp- Fethi Okyar- Ruşen Eşref
Ünaydın- Fuat Bulca- Kemalettin
Sami ve Halit Paşa ( Halit Karsıalan veya
deli Halit Paşa olarak da bilinir
ki daha sonraları o da
Mustafa Kemal’in muhaliflerinden biri
olmuştur. Öyle ki Mustafa Kemal’e tabanca
çekecek kadar...1925 de mecliste
sırtından vurulmuş ve bir kaç gün sonra da
ölmüştür. TBMM çatısı
altında öldürülen ilk
milletvekilidir.)
Yemek esnasında Mustafa
Kemal ‘’ Arkadaşlar ! Yarın
Cumhuriyeti ilan edeceğiz.’’ Dedi
ve hiç
bir olumsuz reaksiyon görmedi.
Yemekten sonra İsmet İnönü hariç
diğerleri evlerine gittiler.
Mustafa Kemal İsmet İnönü’yü karşısına oturttu
ve o söyledi İsmet
İnönü yazdı:
( Günümüz Türkçesiyle )
* "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Ulusal işlerin fiili idarenin
yönetim şekli halka dayanmaktadır. Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.
*Türkiye Devleti'nin dini İslam, resmi dili Türkçedir.
*Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilir.
*Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı, Genel Kurulun
toplantısında bir yasama dönemi süresi için kendi üyeleri arasında Millet
Meclisi tarafından seçilir. Cumhurbaşkanı görevini halefi seçilene kadar
sürdürür. Geçmiş başkan yeniden seçilebilir.
*Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Türk Devleti'nin başıdır. Bu
sıfatıyla gerekli gördüğü zaman, Büyük Millet Meclisi ve Bakanlar Kurulunun
başkanlığını yapar.
*Kurul Başkanı( Başbakan), Cumhurbaşkanı tarafından ve Meclis
üyeleri arasından seçilir. Diğer bakanlar yine milletvekilleri arasından, Kurul
Başkanı tarafından seçilir. Kurulun listesi Büyük Millet Meclisinin onayına,
Cumhurbaşkanı tarafından sunulur."
29 Ekim 1923 Pazartesi günü
yapılacak olan TBMM genel
kurulunda Kemalettin Sami Paşa
bir önerge vererek
Mustafa Kemal’i TBMM ye
davet edecek sonrasında
iş ve işlemler
tıkır tıkır yürüyecekti.
29 Ekim 1923 Pazartesi günü bakanlar
kurulunun oluşturulması için saat
10.00 da başlayan meclis toplantısından doğal
olarak yine sonuç
çıkmadı. Bunun üzerine Kemalettin
Sami Paşa önergesini
meclise sundu. Yani Mustafa
Kemal meclise çağırılacaktı.
Mustafa Kemal Meclise
çağırılında doğrudan kürsüye
çıktı ve ‘’ Bana
bir saat müsaade
ediniz. Size bulduğum çözümü açıklayacağım.’’ Dedi. Bu
teklif oya sunuldu.
Kabul edildi.
Mustafa Kemal bu bir saat
içinde bazı milletvekilleri ile
görüşüp bir gün önce
İsmet İnönü’ye yazdırdığı metni
gösterdi. Onlardan gerekli
desteğin geleceğini görünce
de tekrar meclise
döndü.
Kürsüye çıkıp öncelikle hükumeti
kuramama sorunun takip edilen
usul ve şekilden
kaynaklandığını söyledi ve ardından bir
gün önce hazırladığı karar tasarısını okudu. ( Yukarıda yazdığım
maddeler. )
Sonrasında bizler genelde bu teklifin ‘’ Yaşasın Cumhuriyet’’
nidalarıyla karşılandığını biliriz.
Oysa öylesine konuşmalar
oldu ki ‘’ Yaşasın Cumhuriyet’’ o konuşmaların
yanında solda sıfır
kalır...
Neler mi
konuşuldu? Gelecek bölümde.
Resim: 12 Rebiülevvel 1342 yani
30 Ekim 1923 tarihli Açıksöz
gazetesi.
Manşette aynen şöyle
yazıyor: Büyük Millet
Meclisi Şekl-i Hükumetimizin
Cummhuriyet olaral ilanına
karar verdi. Gazi Paşa
Hazretleri müttefikan Reis-i Cumhur.