Biraz uzun olacak ama sıkılmadan okuyacağınıza eminim.
*********************
Ele alacağım konuya geçmeden önce fenomen nedir kısaca onu izah etmeye çalışayım:
Bu kelimenin anlamını Türk Dil Kurumu ‘’ Görünen şey- görüntü’’ olarak belirtmiş.
Evet Türk Dil Kurumu bu şekilde açıklamış ama dilimizde hiç de bu manada kullanmıyoruz. Dilimizde daha çok ‘’ V.İ.P ‘’ Manasında kullanmaktayız. Yani ‘’Very İmportant Person’’ Türkçesi ise ‘’ Çok Özel Kişi’’
Bir başka şekilde söyleyecek olursak ‘’Çok Ünlü Kişi’’ de diyebiliriz.
Şimdi de bu ‘’ Çok Ünlü Kişi’’ nin kısaltmasını yazalım: Ç.Ü.K
Evet..Fenomenin tam karşılığı Ç.Ü.K tür efendim.
Şöyle bir tanımı da yapılmaktadır: Bir fenomen, değerleri ve düşünceleri ile akranlarından, çevreden veya toplumdaki insanlardan daha değerli olan bir insandır. Ayrıca daha ön planda yer alır.
Hımmmm ‘’ Düşünceleri değerli???’’
Yani çok yakın geçmişte sosyal medyada ‘’ Çok sevdim yalan oldu’’ şarkısıyla bir anda fenomen olan Fatih Bulut düşünceleri diğer insanlardan daha değerli olan bir insandı bu tanıma göre( 1. Fotoğtaf) ‘’Uykular haram oldu/Gençliğim bak talan da oldu/Çok sevdim yalan oldu/Zalım geceler’’ sözleri altın yaldızla yazılıp altın çerçeve içinde baş ucumuza asacağımız sözlerdi demek ki... Bir anda milyonların beğenisini kazandığına göre öyleydi muhakkak. ( 2.Fotoğraf )
Bir başka örnek vereyim:
Mesela genç bir bayan şarkıcı olan Aleyna Tilki ‘’Suyla yoğurdu karıştırınca ayran oluyormuş’’ Diye yazdı.( 3. Fotoğraf ) İşte o anda da ülkede bir Milli Heyecan oluştu. Çünkü Anadolu coğrafyasında asırlardır hiç kimse suyla yoğurdu karıştırarak ayran yapma gibi bir muhteşem buluşu akıl edememişti. Bahsi geçen şarkıcı kıza yorumlar yağmaya başladı. Öyle ki sadece bir kaç dakika içinde yorum sayısı 20.000 i aştı.
Dahası aynı şarkıcı kızımız’’ İlham Veren Gençler’’ listesine alındı hem de Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından...(4. Fotoğraf ) Evet...Gerçekten de suyla yoğurdu karıştırınca ayran olduğu gibi müthiş bir buluşla milletimize ilham vermiştir bu genç kızımız ki kendisine minnet ve şükranlarımı arz etmek için ellerine kapanmak yetmeyeceğine göre acaba takla mı atsam diye düşünmekteyim hâlâ.
Neyse... Hâlâ girmemiş olduğum ana havadise duhul edeyim yavaş yavaş.
Ben pek bilmem ama bir kişinin sosyal medyada çok çok takipçisi olursa bundan bayağı güzel para kazanıyormuş. Hatta geçenlerde okuduydum bu işten ayda 30-40 Bin gibi para kazananlar oluyormuş.
Hal böyle olunca bazı vatandaşlar fenomen olarak yattıkları yerden para kazanmak istiyorlar tabii ki.
İstemesine istiyorlar da kim ben gibi oturup saatlerce hatta bazen günlerce araştırma yapıp da bir şeyler yazacak? Hem yazsa bile kimin umurunda olacak?
İnsanların ilgisini çekip takipçi sayısını patlatmak lazım.
Sarkıcı- artist- manken ya da aynı familyadan değilsen
Futbolcu ya da son zamanlarda parlayan bayan voleybolculardan biri değilsen
Politikacı filan değilsen
Bir kitabı 2500 Tl ye kakalama kaabiliyetine sahip ünlü bir gazeteci/yazar filan değilsen
İnsanları televizyon programlarına çıkartıp ‘’ Babamı eşimle aynı yatakta yakaladım. İki çocuğumun babamdan olduğunu düşünüyorum’’ veya ‘’ Ben de kocamı aldatıyorum ama onun beni aldattığı kadar değil.’’ Veyahut da ‘’ Karım canı sıkıldıkça evden kaçıp falancayla ilişki yaşıyor. Lütfen karımı bulup bana geri getirin. Ben onsuz yaşayamam.’’ dedirtmiyorsan insanların ilgisini nasıl üzerine çekebilirsin ki?
Hele hele bir de erkeksen tipten / kadınsan endamdan yana fukara isen vay haline ki vay... [ Gerçi bizim erkek milletinin önüne Drakula’nın dişisini koy ona bile ‘’ Çok Güzelsiniz Bağyan’’ Diye asılır ya o da işin ayrı bir boyutu.]
Bir şeyler yapmak lazım ama ne?
Yukarıda demiştim ya yattık yerden para kazanmak diye. İşin doğrusu aslında o kadar da kolay değil bu işler tabii ki. Ama yine de ‘’ Yattık yerden ‘’ tabiri bir vatandaşımız için ilham kaynağı olmuş.
Evet...Ordu ilimizde Suna Yeşil adlı bir bayan yattığı yerden takipçi sayısını patlatmak için bayağı bayağı yatmış. Nereye mi yatmış? Ordu ilimizin işlek caddelerinden biri üzerine boylu boyunca yatmış.[5. Fotoğrafta görüldüğü gibi]
Tabii olarak vatandaşlarımız cani bir koca tarafından darp edilmiş zavallı bir kadın zannetmişler önce. Toplanmışlar başına. Kadın bu arada kayda alıyor tüm olup bitenleri.
Suna Hanım bayağı bir kalabalık topladıktan sonra kalkmış ve kendini son sür’at Karadeniz’in hırçın dalgalarına bırakmış. Vatandaşlar bakmışlar kadın genç ve güzel.( 6. Fotoğrafta görüldüğü gibi) Hani seksenlik bir nine olsa ‘’ Bu soğukta suya atlamaya değmez’’ Diyecekler ama kadın dediğim gibi bayağı güzel...Atlamışlar denize ve Suna Ablamızı denizden çıkarmışlar. Suna Abla bunları da bir güzel paylaşmış Tik Tok’unda...
Sonra efendim Suna Ablamızı alıp hastaneye götürmüşler ‘’ Kim bilir ne derdi var gariban kadıncağızın’’ Diye.
Doktor- hekim dökülmüş Suna Ablamızın başına. Suna Abla ise kayda devam ve tabii ki söylemeye gerek yok takipçi sayısı hızlı bir yükselişte.
Derken doktor amcalar ‘’ Yok bir şeyi. Akli dengesi de yerinde.’’ Deyip salıvermişler Suna Ablamızı.
Suna Abla bir kere ilgiyi üzerinde topladı ya artık tutabilene aşkolsun.
Kaldığı otelin balkonuna çıkmış son olarak. Görünüşe göre intihar girişimi. Bu arada yine kayıtta olduğunu söylememe gerek yok.
Velhasılıkelam Suna Ablamız bu gidişle sosyal medya fenomeni olmak için son videosunu öteki alemde çekerse hiç şaşmamak lazım ve ne yazık ki ülkemizde Suna Yeşil'ler o kadar çok ki... Yine ne yazık ki Suna Yeşiller her gün katlanarak artmakta.
Mesela 7. Fotoğraf sosyal medya fenomeni olmak için birbirlerini öldüresiye döven yarınlarımızın anneleri genç kızlarımıza ait.
Peki insanlara kendinizi beğendirmek ve ilgiyi üzerinizde toplamak için bu kadar yırtınmaya değiyor mu?
Evet bazı vatandaşlar bu işten para filan da kazanamıyorlar ama yine de başka insanların ilgisini çekmek için olmayacak absürtlükler yapıyorlar sırf insanlar kendilerinden bahsetsinler diye. İşte onu soruyorum. Değiyor mu bu kadar insanın içinde olmak?
Gelin bu sorunun cevabını bize büyük mutasavvuf-sufi Behlül-ü Dânâ versin.
Harun Reşit bir gün Behlül-ü Dânâ’ya ‘’ Behlül! Seni vezirim yaptım. Git hazırlan yarın göreve başla’’ Demiş ama Behlül’ün sevineceğini umarken hiç beklemediği bir cevap almış: ‘’ Sağolun sultanım ama bu görevi kabul etmeden önce bir danışmam lazım?’’
Harun Reşit kızmış: ‘’ Bu ülkede benden daha yüksek bir makam mı var ki sen ona danışacaksın? Sana bu görevi ben veriyorum...Müminlerin emiri yani.’’
Behlül tekrarlamış. ‘’ Öyle de olsanız danışmam gerekenlere danışmadan bu görevi kabul edemem.’’
Harun Reşit merak etmiş ‘’ Acaba kime danışacak bu deli divane?’’ Diye. Ona ‘’ Tamam madem danış’’ Derken bir adamına da emretmiş ‘’ Behlül’ü gölge gibi takip et ve bak bakalım kimle görüşüp kime danışır.’’
Behlül-ü Dânâ huzurdan çıkar çıkmaz koridorun sonundaki helaya uğramış. Az sonra heladan çıkmış ve Harun Reşit’in huzuruna varmış: ‘’ Sultanım ! Danıştım ama bana sakın kabul etme.’’ Dediler.’’
Harun Reşit iki saniye sonra huzuruna giren adamına sormuş: Doğru mudur dedikleri? Kime danıştı bu?’’
Adamı cevap vermiş: ‘’ Yalan söyler sultanım. Helaya girdi ve çıktı. Başka hiç kimseyle görüşmedi’’
Harun Öfkeyle Behlül-ü Dânâ’ya dönmüş.
‘’ Helaya gitmişsin. Niye yalan söylüyorsun?’’
‘’ Evet’’ Demiş Behlül ve eklemiş: ‘’ Helaya gittim ve kuburdakilere sordum bu görevi kabul edeyim mi diye. Bana dediler ki sakın ! Bizler de zamanında ne güzel ne lezziz ne gösterişli sebze- meyve ve yiyeceklerdik. Bir de şimdiki halimize bak. Nasıl bu hale geldik peki? İnsan içine girerek...O bakımdan sen sen ol insan içine girme.’’
Bilmem ki başka söylenecek söz kaldı mı değerli okurlar?
Ama yine de son sözümüzü söylemeden bitirmeyelim.
Fatih Evladım ! Aleyna Kızım ! ve Suna Hanım !
O kadar reklamınızı yaptım. Artık siz de bu gariban hocayı görür de paylaşımlarınızda bir kez olsun benden bahsedersiniz değil mi? Bizim de takipçimiz artsın yani. Başımız kel değil...
NOT : Yanlış anlaşılmasın. Son fotoğrafı ( 8. Fotoğraf ) Takipçi sayım artsın diye koymadım. Sadece başımın kel olmadığını herkese göstermek için koydum ve tamamen günceldir. 11. 11. 2021 Tarihinde bizzat kendim tarafından çekilmiştir.
( Sosyal Medyada Fenomen Olmak Uğruna başlıklı yazı Sami Biber tarafından 12.11.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu