Mesut Çiftler Müsabakası Dest-i İzdivacınıza Talip Olabilir Miyim -3. Bölüm--
MESUT ÇİFTLER MÜSABAKASI / DEST-İ İZDİVACINIZA TALİP OLABİLİR MİYİM? -3. BÖLÜM--
Bu bölümde öncelikle Haftalık Mecmuanın Mart 1927 de açtığı ‘’ Hangi Kızla
Evlenmeli?’’ Yarışmasının sonucunu açıklayayım.
Yarışmayı 9754 kişiden 3363ünün oyunu
alan ve özellikleri : ‘’Osmanlı tipidir; pek sokağa
çıkmaz. Çağdaş eğlence türlerini sevmez. Sinemaya, tiyatroya, baloya gitmez.
Çok sıkı bir aile terbiyesi almıştır. Dindardır. Çok güzel bir kızdır. Çok
merhametli bir kalbi vardır.’’ Olarak
tanıtılan Mediha Hanım
kazanmıştı.
******
1928 yılına geldiğimizde bu işe zamanın
en ciddi gazetelerinden biri
olan Vakit Gazetesi
el atar.
Şimdi ‘’ Vaaaay şeriatçı Vakit gazetesine
de bakın. Demek
zamanında çöpçatanlık yapıyormuş
ha? ‘’ Diyenler olacaktır.
Yok efendim o
zamanki Vakit Gazetesi
ile günümüzdeki Vakit
gazetesi aynı değil...
Vakit Gazetesinin başlattığı yarışmanın
adı ‘’ Mesut Çiftler Müsabakası’’ dır.
İşin aslına bakacak
olursanız Vakit gazetesi sahiplerinin umurlarında
bile değildir kimin
kimle mesut bir
yuva kurabileceği. Onların derdi
tirajlarının düşeceği korkusudur.
Peki tirajlarının düşeceğinden
niçin korkuyorlar?
Korkuyorlar çünkü Mustafa
Kemal yurdun dört bir
tarafında yeni Türk
Harfleri dediği Latin
harflerini hem de
bizzat kendisi kara
tahta başına geçerek
tanıtmaktadır. Araya Falih Rıfkı
Atay’ı sokup gazetenin bir sütununun
eski harflerle diğer
sütunun yeni harflerle
basılması önerisi de
Mustafa Kemal tarafından reddedilmiştir. Bu durumda
tirajı arttırmak için bir
takım yenilikler aranırken
bugünkü evlendirme programlarının atası sayılacak
bir uygulamayı devreye sokarlar.
Vakit Gazetesi 30
Kasımda eski yazı ( Arap
Alfabesi ) 1 Aralıkta ise – Yeni Türk Harfleri
resmen uygulanmaya konulduğu
için - Yeni Türk
Harfleriyle okuyucularına ‘’ Mesut
Çiftler Müsabakası ‘’ adını
verdiği yarışmayı ve
yarışmanın detaylarını sunar.
Buna göre gazete iki günde bir
bir erkek ve bir kadın tanıtacaktır. Bu kadın
ve erkekler tabii
ki yine hayali kişiler. Kadınların
ve erkeklerin tüm özellikleri
yirmi gün boyunca gazetede okuyuculara
duyurulacak. Bu arada
okuyucular yirmi gün
boyunca kupon biriktirecekler ve 20.
Günün sonunda kuponları
ile müracaat edip adlarını
kaydettirdikten sonra hangi
çiftin birbirine uygun
olduğunu belirtecekler.
Hangi çift en fazla
oyu almışsa o çifti
belirleyenler arasında yapılacak
kurada birinciye 100 Tl
ikinciye 50 Tl verileceği
gibi ayrıca gazeteyi satan bayiye
de 50 Tl para ödülü
vardır.
Gazete kuponu her gün
verir. Hayali yarışmacı erkek
ve kadınları da iki günde
bir ( bir erkek ve bir
kadın ) tanıtır.
Bu yarışmanın hayali
gelin ve damat
adaylarının adları ve
özellikleri şöyledir ( Bir kaç örnek
)
HALİT BEY:
30 yaşında bir ilçe kaymakamıdır. Namuslu, güzel, temiz bir hayat
arkadaşına ihtiyacı vardır. Hayatı Anadolu’da geçeceği için eşinin balo ve
eğlence meraklısı olmasını istememektedir. Kendisinin çehresi güzeldir. Doğru,
bilgili ve çalışkan bir adamdır. En büyük kusuru sinirli olması ve çabuk
kızmasıdır. Fakat karşısındaki insan aklı başında, makul, sakin, düşünceli bir
insan olursa, çok hürmet eder. Sevdiği insanlara karşı fedakar denecek kadar
iyidir.
HAFİZE HANIM:
42 yaşında, eski bir konak kalfasıdır. Ömrü çalışmakla geçmiştir.
Fevkalade işgüzardır. Yüzü çirkindir, fakat iğrenilecek gibi değildir. Tatlı
sözlüdür. Kanaatkardır. Şimdiye kadar kocaya varmamıştır. Fakat evin efendisi
vefat etmiş, konak dağılmış, kalfa on parasız sokakta kalmıştır. Hizmetçiliğe
gitmek nefsine ağır gelmekte, namuslu bir kısmet bulursa evlenmek istemektedir.
Varacağı adamının yaşı, serveti ne olursa olsun razıdır.
SABİT BEY :
Eski istidbat (II. Abdülhamit dönemi kastediliyor)paşalarından
birinin oğludur. Babasından kalan ev ve dükkanların kiralarıyla geçinir.
Memuriyeti yoktur. Vaktiyle epey çapkınlık etmiş, lakin sonradan uslanmıştır.
Kıskançtır. Güzelce, sade ve sakin bir kadınla evlenmek arzusundadır.40 yaşındadır.''
NECMİYE HANIM :
Yirmi bir yaşında orta boylu, kıvırcık siyah saçlı, tatlı
esmer…Çehresi pek güzel değil; fakat sevimlidir. Yemek pişirmesini, dikiş
dikmesini bilir ve ev işleriyle uğraşmaktan hoşlanır. Eğlence ve
tuvalette(giyim kuşamda) gözü yoktur. Tahsili ilk mektep tahsilinden ibaret
kalmıştır. Fakat aklı her şeye erer. Alaturka keman çalar. En büyük kusuru
mahdut ve biraz inatçı olmasıdır. Evlendikten sonra annesinden ayrılmak
fikrinde değildir.
Yarışma sonunda ilk gün
tanıtılan Ali Bey ve 8 Aralık 1928 de tanıtılan Kadriye Hanım
birbirine en yakışan çift
olarak seçilir.
Peki Ali
Beyin özellikleri nelerdir?
ALİ BEY:
40 yaşında mühendistir.200 lira aylığı, bir evi vardır. Zevcesi iki yıl
önce vefat etmiştir. Üç ve yedi yaşlarında iki kız çocuğu vardır. Orta
boylu, şişmanca, sevimli, çalışkan bir adamdır. İşreti (İçki içmez)
yoktur. Doğruluktan ve intizamdan çok hoşlanır. Muntazam evinden işine, işinden
evine gidip gelir. Terbiyeli hayırhahtır. Fakat mantıksızlığa tahammül edemez. Çocuklarını
çok sever. Güç darılır, fakat kırıldığı insanla kolay barışamaz.''
Ya Kadriye Hanımın özellikleri?
KADRİYE HANIM:
Yirmi yedi yaşında. Kısa boylu, pembe
çehreli, güzel beyaz dişli, yumuk siyah gözlü bir kadın. Fakir fakat temiz bir
ailenin kızıdır. İki defa evlenmiş, ikisinde de bahtiyar olmamıştır. Birinci
kocası ayyaş ve serseri, ikincisi aksi, titiz hastalıklı bir adamdı. Bu
adamlarla geçinmek için bin türlü fedakarlığa ve mahrumiyete katlanmış, fakat
muvaffak olamamıştır. Mutsuz olmasına rağmen çok neşeli, cesur ve
çalışkandır. Mütemadiyen güler ve güldüğü zaman yanağında sevimli bir çukur
açılır. Kocasının güzel, zengin, meşhur bir adam olmasını istemez.
Yarışmayı kazanan ve 100 Tl ödülü alan
o sene Erkek İstanbul Muallim Mektebinin 3. Sınıfında okuyan bir
öğrenci olduğu için
ismi açıklanmaz. İkinci olup 50 Tl
ödülü alan ise
Eskişehir’den Sara Hamit
Hanım olur.
Gazeteler daha sonraki yıllarda
da izdivaç konularına
yer verdikleri gibi
Türk kadın tipini de
tarif etmeye başlarlar.
Mesela 15 Mart 1933 de yayın hayatına
başlayan Yedigün Dergisine göre ( Genel
yayın Yönetmeni Sedat
Simavi idi.) Cumhuriyet kadını
iş ve aile
hayatını birlikte yürüten
kahramandı.
Dergi Yazarlarından Hikmet Feridun
Es kadının evde
hizmetçi dışarıda hanım olması
gerektiğini savunuyordu.
Derginin yazarlarından Rakım Çalapala
dergiye gelen mektuplara cevap
veriyordu. Mesela 22
yaşında iyi eğitim
görmüş bir kız yakınıyordu ‘’ Talibim yok.
Olanlar da az
eğitimli. Ben ne
yapayım’’ Rakım Çalapala
bu kıza ‘’
Evde kitapların diplomanın değil erkeğin
sözü geçer. O
bakımdan az eğitimli
birine evet diyebilirsin.’’
Evet... Bir taraftan ülkedeki
nüfusun arttırılması için
evlenme ve çocuk
yapma teşvik edilirken
bir taraftan da öyle
Türk kadınları fotoğraflarda
gördüğünüz üzere Avrupalı
kadınlar misali bir özgürlüğe
özendiriliyordu.
İşin aslına bakacak
olursanız kadınlara sözüm ona
akıl hocalığı yapan erkekler
kendi karıları dışındaki
kadınların çok özgür olmasını istiyordu.
Yedigün dergisi aynı
zamanda kadınların 24 erkeklerin
ise 29 yaşından
önce evlenmelerini hiç
uygun görmüyordu oysa
Mustafa Kemal ve Hükumet
nüfusun hızlı bir
şekilde arttırılmasından yanaydı ve
gerek gazeteler gerekse dergiler
güya hükumeti destekliyorlardı.
Bu dönemde ideal bir
Türk kadının tipi de
çizilmişti dergi tarafından: Vücudu sağlam, asabı kuvvetli,
çizgileri yuvarlak, gözleri parlak, dudakları dolgunca...
Peki kızlar nasıl
rahatça koca avlayabilirlerdi?
Dergi bunun için de
11 Altın kural belirlemişti:
*İyi huylu olmak
*Fazla boyanmamak
*Erkeğe arkadaş olabilmek
*İyi ev kadını olmak
*Kıskanç olmamak
*Erkeği kıskandırmamak
*Akıllı hareket etmek
*Artist ruhu barındırmak
*Erkeğine göre giyinmek
*Çok zayıf olmamak
*Balıketinde olmak
Anlaşılan o ki
derginin erkek yazarları ( Evet bu
kriterleri belirleyenler arasında
tek kadın yok. Hepsi
erkek.) kendi hoşlandıkları
kadın tipini çok kolay
erkek avlayabilecek kadın tipi
olarak yazmışlardı.
Sahte münevver( aydın ) , ukala, şımarık, artist, dişi kurt, süs kadını
özelliklerini taşıyan kadınların
hiç şansı yoktu.
Dua etsinler. Bunları
bugün yazmış olsalar
feministler parça parça
ederdi bu içten pazarlıklı
hovardaları )))))))))
Peki Türkiye’de bir
kadın ve bir
erkeğin karşı karşıya
gelerek yani daha profesyonel adıyla
randevu programları ne
zaman ve nasıl
başlamıştır?
Randevu şovlarının ilk örneğinin Amerika’da 1960’lı yıllarda yayınlanmaya
başlayan “The Dating Show” olduğu bilinmektedir. Söz konusu bu ilk örnek
Türkiye’de 90’lı yıllarda yayınlanan “Saklambaç” adlı program formatının
birebir aynısıdır. Dolayısıyla Türkiye’de ilk evlendirme/randevu programı
olarak yayınlanan Saklambaç’ın “The Dating Show” adlı programın Türkiye
versiyonu olduğu söylenebilmektedir. Ayrıca The Dating Show İngiltere’de “Blind
Date”, Avustralya’da ise “Perfect Match” adıyla yayınlanmıştır. İlerleyen
süreçte Türkiye’de, 2002 yılında ise aşk ve evlilik temalı ilk program olan
“Ben Evleniyorum” adlı yarışma yayınlanmaya başlamıştır. Bu programdan sonra
“Biz Evleniyoruz”, “Size Anne Diyebilir miyim”, “Gelinim Olur musun” vb. birçok
evlilik programı yayına girmiştir. Sene 2007’ye gelindiğinde ise evlilik
programlarına temel olan “Saklambaç” adlı randevu programının formatında
evlilik programları yapılmaya başlanmıştır. Bu konudaki ilk örnek ise Esra
Erol’dur. Flash TV’de Esra Erol’un sunuculuğunda yayınlanan “Dest-i İzdivaç”
adlı program 10 yıl sürecek bir yayın formatının öncüsü olmuştur.
Ve tabii
ki Dest-i İzdivaç
programları deyince de
kafasında bardak kıran Caner’i
Ata Türk
ve Annesi çılgın kaynana Semra’yı (
Ata Türk maalesef
intihar etti. Semra Kaynana ise
bir iki tv programı
yaptı sonra ortalıktan
yok oldu.)
Program Sunucusu Esra
Erol’u dizlerine oturtup göğüslerini mıncıklayan Necip Dedeyi
Beş kez
evlenip iki karısını öldüren
üçünden boşanan ama
evlenme konusunda asla
umudunu yitirmeyen Sefer Beyi
Kısmeti Şenol beyi
çok yaşlı bulan Mehri
Hanımı
Kimseleri beğenmeyen Nevruz Hanımı
Sonradan kabak çiçeği
gibi açan Hanife Hanımı
Kulaklarının Arkasını yıkatmak için
eş arayan Hilmi Beyi
unutmak mümkün değil tabii
ki.
BİTTİ.
(
Mesut Çiftler Müsabakası Dest-i İzdivacınıza Talip Olabilir Miyim -3. Bölüm-- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
30.11.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.