SAMİ HOCA HACI İSALI'YA İMAM OLMUŞ DEYİN ANLARLAR DÜNYANIN HALİNİ--1. BÖLÜM--
Öğretmenlik hayatımın daha ilk yılları...
Yer: Manavgat
Okul: İmam-Hatip Lisesi
Ders: Sosyal Bilgiler 8. Sınıf
Konu: Köyde Hayat ve Köy Yönetimi.
Hayatında köy görmemiş olan ben..
Evet evet ben... Manavgat'ta öğretmenlik yapmaya başladığım senelere kadar hayatımda bir köy görmemiştim. Gördüğüm en köysü yer ise 9 yaşındayken gördüğüm memleketim Kağızman ve 11-12 yaşlarında gördüğüm Hasankale ( Pasinler) idi o güne kadar.
Hal böyleyken bir kaçı hariç hepsi köylü çocuğu olan öğrencilerime köylerde hayatı anlatıyordum.
Anlatmasına anlatıyordum kitaplardan ezberlediklerimi ya arada o kadar falso yapıyordum ki.
- Evet çocuklar... Bizim köylerimizde gariban ve zavallı ezilmiş halkımız aç bî ilaç- sefil bir hayat yaşarken toprak ağaları köylümüzün canına okumaktadır.
Bir öğrenci parmak kaldırıyor.
-Hocam toprak ağası ne?
-Toprak Ağası mı? Köyün en zengin adamı. Hani köyün fakir çobanına kızını vermeyen zalim adam var ya işte o. Zavallı köylüyü sömüren adam.
-Heee anladım. Allah'a şükür bizim köyde yok o ağalardan.
-Allah Allah yahu? Nasıl olmaz evladım? Biz o kadar sosyal içerikli köy filmini boşuna mı seyrettik? O kadar köy hayatını anlatan romanı boşuna mı okuduk? Hem sizin köyde yoksa başka köyde vardır. Olmalı? Mutlaka olmalı. Koskoca Yaşar Kemal- Fakir Baykurt- Yılmaz Güney yalan mı söylüyor yani?
-Hocam valla o dediklerini bilmem de bizde toprak ağası diye bir şey yoktur.
''Yok bu çocuğu döveceğim. Ulan sıpa! Toprak Ağasız köy mü olur? Biz bu işin ilmini almışız bugüne bugün. Dur bak şimdi nasıl madara edeceğim velet seni.''
-Çocuklar! İçinizde köylü olanlar parmak kaldırsın.
Oooo maşallah sekiz öğrenci hariç hepsi köylü çocuğu.
-Evet Ali. Sen söyle bakalım. Sizin köyün Toprak Ağası kim?
-Hocam bizim köyde Toprak ağası yok ki ismi de olsun
Allah Allahhhh. Bu çocuklar beni deli etmeye ant mı içtiler?
-Peki Musa sizin köyde var mı?
-Var hocam.
-Hele şükür yahu.
-Bizim köyde herkes ağadır hocam. Üç dönüm toprağı bir dönüm portakal bahçesi olan herkes ağadır bizim köyde. Öteki köyleri de hiç sorma hocam. Onlar da aynıdır. Üç dönüm toprağı olan herkes birbirine ağa der bizim köylerde.
Adem atılıyor.
-Ali doğru diyo hocam. Bizim köyde herkes birbirine ağa der. Hasan Ağa- Mehmet Ağa- Osman Ağa... Herkes ağadır. Ama toprak Ağası desen bulamazsın.
Nuri söz istiyor ama gözleri muzip muzip bakıyor. Belli bir şeytanlık yapacağı.
-Hocaaaaaammmm !
-Buyur Nuri.
-Bizim Niyazi'nin babasına '' Hıyar Ağası diyorlar'' genelde hıyar yetiştirdiği için.
Nuri ile Niyazi arasında ufak bir arbede yaşansa da anında engelliyorum tabii ki ve derse devam ediyorum
-Peki ezme- ezilme?
Musa Söz alıyor:
-Hacam ! Bizim buralarda bir zeytin ezeriz zeytinyağı yapmak için bir de misafir gelince şeker şerbet ezeriz. Haa. Bazı köylerde ceviz ezmesi filan da yaparlar.
Mustafa Ali dalıyor lafa:
-Hocam bir de ırakı içenler vardır. Onlar da ırakı yanında acılı ezme diye bir şey yerler. Onu mu diyon?
- Bak Mustafa Ali ! ''Bizde kan davası da yoktur.'' dersen şaak diye düşer bayılırım.
-Anlamadım hocam. Ne davası?
-Kan davası. Hiç duymadın mı?
Bu arada bütün öğrenciler aptal aptal bana bakıyorlar ama asıl aptal olan benim.
-Yooo o da ne ki?
Yok arkadaş. Bunlar ya köylü çocuğu değillerdi ya da ben Türk toprağı diye bir yabancı ülkenin toprağına ayak basmıştım. Bu nasıl bir saçmalıktı? Kan davası denen şeyi bilmeyen Türk Köylüsü olabilir miydi?
Elimde kalan son kozu oynamaya karar verdim.
-Peki çocuklar. Şimdi diyelim ki köyünüzden bir kız bir oğlanı sevdi. Ama kızın babası kızını oğlana vermiyor. Bu durumda ne olur köyünüzde?
Çocuklar kıkırdamaya başladı.
-Ne olacak hocam. Oğlan kızı kaçırır.
Deriin bir oh çektim. Hele şükür yahu. Nihayet köylüye benzer bir davranış görmüştüm. Öyle ya Türk köyleri üzerine aldığımız eğitime göre bizim köylerimizde genç erkekler babasının vermediği kızları kaçırırlardı.
-Çok güzel Abdullah. Sonra ne olur peki?
'' Allah'ım ya Rabbim ! Kızın babası- abileri ya da bir başka yakını kızı infaz eder.'' Desin diye dua ediyorum içimden. Yoksa Türk köyleri ve köylüleri hakkında tüm bildiklerim yerle yeksan olacak.
-Hocam ! Oğlan kızı kaçırdı ya.
-Eee?
-Sonra kızın anası-babası ile oğlanın anası babası bir kaç ay birbirlerine küserler. Ama essahtan değil haaa.
-Eeeeeeeeeeeee?
-Daha sonra araya köyün hatırı sayılır insanları girer ve küs olan kız ve erkek tarafını barıştırırlar.
-Sonra barışan aileler bir olur kızlarını ve oğullarını infaz ederler değil mi?
-Yav hocam ne diyon anlamıyom ki. İnfaz ne? Sizin oralarda düğüne infaz mı diyorlar?
-Düğün mü? Yani kocaya kaçan kıza bir de düğün mü yapıyorlar?
-Eveeet. Bizim buralarda hep böyle olur.
-Yani kocaya kaçan kızı ailesi öldürmez öyle mi?
-Neye öldürsün ki?
Bu arada kız öğrencilerimden Hacer söz istedi.
-Buyur Hacer.
-Hocam şimdi diyelim ki bizim Veli'nin ablası Harun'un abisine kaçtı.
-Evet Hacer diyelim ki öyle oldu. Veli'nin ailesi Veli'nin ablasını öldürmez mi kocaya kaçtı diye?
-Nasıl öldürsün ki hocam? Velinin anası da babasına kaçmış. Hem Harun'un anası da Harun'un babasına kaçmış.
Sözde ben öğrencilerime ders anlatıyordum ama aslında onlar bana ders veriyorlardı.
-Tamam çocuklar. Sanırım olayı anladım. Kız diyelim ki evden kaçtı sizin köylerde. Kızın anne babası kızı öldürmüyor ama oğlan tarafından öylesine bir başlık parası istiyor ki oğlan tarafı neye uğradığını şaşırıyor. Oğulları olsun kendileri olsun bu başlık parasını yüz yıl çalışsalar toplayıp kız tarafına veremezler. Değil mi?
Hay Allah yaaa. Yine anlamsız anlamsız suratıma bakıyorlar ve Melahat Söz istiyor.
-Buyur Melahat.
-Hocam bir başlık alt tarafı kaç para olabilir ki?
-Anlamadım kızım.
-Başlık parası diyon da. Yani bir başlığın parası için yüz sene çalışılır mı hiç?
Artık tepemin tası iyice attı.
-Yoksa siz başlık parasını da mı bilmiyorsunuz?
Hep birden cevap verdiler:
-Yooooo.
Haydaaaa. Ulan ben nereye geldim böyle? Kan davası yok. Toprak ağası yok. Ağanın ezdiği fakir ve gariban halk yok. Töre cinayeti yok. Evden kaçan kızı infaz yok. Hatta başlık parası bile yok.
- Ya çocuklar hani evlenecek olan kız için kızın babası erkek tarafından belli bir miktar para ister ya. İşte o paraya başlık parası denir. Buralarda yok mudur o?
Bu sefer Sare söz istiyor.
-Buyur Sare.
-Hocam ! Sizin yaşadığınız köylerin ne acayip adetleri varmış öyle. Hiç evlenecek kız için erkek tarafından para istenir mi? Ne kadar ayıp.
-Valla bence de istenmese iyi olur tabii ki. Anladığım kadarıyla buralarda başlık parası da yok.
-Hocam ! Bizim burada evlenecek kızın tüm ev eşyasını kız babası alır.
-Deme.. Essah mı?
-Neye şaştın ki hocam? Doğrusu budur.
-Eee. Erkek tarafı ne halt eder?
-Erkek tarafı da gücüne göre takı takar geline.
Yok arkadaş... Böyle olmayacaktı. Mutlak surette bir köy görmeliydim bu Diyar-ı Manavgat'ta
- Tamam çocuklar. O zaman şöyle yapıyoruz. Bu Pazar bir köye gidiyoruz. Ama içinizde sadece 8 köylü olmayan öğrenci olduğuna göre onlarla gidiyoruz. Yani köylü olanlar köyü biliyorlar zaten. Köylü olmayanlar da görsünler.
-Hangi köye gidiyoruz hocam?
İsmail Söz istedi:
-Bizim köye gidelim hocam
-Sizin köyün adı ne?
-Hacı İsalı
-Tamam. Pazar Günü saat dokuzda okulda buluşuyoruz sekiz -köylü olmayan- öğrenci ile ve Hacı İsalı Köyüne gidiyoruz. [(aslında köylü olmayanlar da köyü biliyorlar da onların bildiğini ben bilmiyorum. Ayrıca 40 kişilik bir grupla gariban(!) bir köye gidip insanlara adeta '' bu 40 kişiyi birden yedirin içirin doyurun'' manasında emrivaki yapmak ayıp olur diye düşünüyorum.) Bilsem tüm okulu götürürdüm ya neyse. ]
Birden aklıma geldi.
-Yahu çocuklar gidiyoruz dedim de hangi araçla gidiyoruz?
Bu sefer Yaşar söz aldı.
-Hocam bizim camcı kamyoneti var ya. Onunla gideriz. Öne üç kasaya da beş kişi attık mı en fazla yarım saatte Hacı İsalı'da oluruz.
-Tamam Yaşar. Pazar günü sen arabayı getir. Benzini filan benden merak etme.
-Benzinin lafı mı olur hocam. Tamam. Pazar günü bizim kamyonet okulda olacak saat 9 da.
****
Pazar Günü Manavgat'ın Hacı İsalı Köyüne gidecektim. Böylece hayatımda ilk kez filmlerin dışında gerçek bir Türk köyünü bizzat gözlerimle görecektim.
Evet..İlk kez Toprak Ağası olmayan- Töre Cinayeti ve Kan davası diye bir şey bilmeyen- Başlık Parası denilen mefhumu hiç tanımamış. Kimse tarafından ezilmemiş- kimseyi ezmemiş hatta evden kaçan kızına düğün yapan yani okuduğum romanlardan ve seyrettiğim filmlerden tamamen farklı bir Türk köyüne gidecektim.
Çok heyecanlıydım.
Pazar Gününü iple çekiyordum.
Devam edecek.
( Sami Hoca Hacı İsalı'ya İmam Olmuş Deyin Anlarlar Dünyanın Halini--1. Böl başlıklı yazı Sami Biber tarafından 13.01.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu