HAC VE UMRE YAPMAK

(DEVAMI) 4

Mukaddime: 

 

Rahmân ve Rahîm olan Allâh’u Teâlâ’nın Adıyla…

 

Hamd, Allâh’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. O’nun hidâyete erdirdiğini hiç kimse saptıramaz, saptırdığını ise hiç kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki, Allâh’tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed aleyhisselâm O’nun kulu ve Rasûlü’dür…

 

Bundan sonra:    

“İnnes-Safa Vel-Mervete Min Şeâirillah.”

Sonra, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Allah’ın başladığı ile başlıyorum veya başlıyoruz.

Yani Safa’dan başladı. Beyti görene kadar Safa üzerinde yükseldi, kıbleye yöneldi. Müteakiben üç kere Allah’ı tevhit, tekbir, tahmid etti ve şöyle buyurdu:

لاَ إِلَهِ إِلاَّ اللهُ، وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ، وَلَهُ الْـحَمْدُ، يُحْيِي وَيُمِيتُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ لاَ إِلَهِ إِلاَّ اللهُ، وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، أَنْجَزَ وَعْدَهُ، وَنَصَرَ عَبْدَهُ، وهَزَمَ الْأَحْزَابَ وَحْدَهُ

“La İlahe İllallahu Vahdehu La Şerike Leh. Lehul-MulkVe Lehul-Hamdu Yuhyi Ve Yumitu Ve Huve Ala Külli Şeyin Kadîr. La İlahe İllallahu Vahdehu La Şerike Leh Enceze Vağdehu Ve Nasara Abdehu Ve Hezeme’l-AhzabVahdehu.”

Sonra bu arada dua etti. Bu tesbihatı üç kere söyledi. Sonra yürüyerek Merve’ye doğru indi. Ayakları vadinin içine dökülünce koştu. Ayakları vadinin içinden yukarı çıkınca yürüdü, Merve’ye geldi. Beyti görene kadar Merve üzerinde yükseldi. Merve üzerinde de Safa üzerinde yaptığı gibi yaptı. Nihayet tavafının sonu yedincisi Merve üzerinde tamam olduğu zaman şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Eğer yaptıklarımı hiç yapmamış olsaydım, kurbanlık sevk etmezdim! Elbette haccımı da umreye çevirirdim! Sizlerden kimin yanında kurbanlık yoksa ihramdan çıksın ve haccını umre yapsın!”

Başka rivayette ise Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Haccınızı umreye çevirerek, Beyti tavaf ve Safa ile Merve arasında say ediniz ve saçlarınızı kestiriniz! Bu amelleri yaparak ihramınızdan çıkın! Sonra ihramsız olarak ikamet ediniz! Nihayet terviye günü olunca hac niyetiyle ihrama giriniz! Kendisi ile Mekke’ye geldiğiniz İfrad haccınızı Temettu hacca çeviriniz!”

Bunun üzerine Surâka bin Malik bin Cu’şem (Radiyallahu Anh) ayağa kalktı o Merve’nin aşağısında idi:

Ya Rasulallah! Bu umremiz ile temettu etmemiz hakkındaki görüşün nedir? Yalnız bu senemize mi? mahsus yoksa ebedi mi? dedi. Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) parmaklarını birbirine geçirdi ve üç kere şöyle buyurdu:

“Hayır, bilakis ebedi olarak, hayır bilakis ebedi olarak! Kıyamet gününe kadar umre hacca dahil olmuştur!”

Surâka bin Malik bin Cu’şem (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Ya Rasulallah! Sanki şu anda yaratılmışız gibi bize dinimizi beyan etseniz. Bugün işlediğimiz ameller ne içindir? Kalemin yazıp mürekkebin kuruduğu ve kaderin cari olduğu şey için mi? Yoksa gelecekteki işleyeceğimiz şeyler için midir? Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Hayır, ameller kalemin yazıp mürekkebin kuruduğu ve kaderin cari olduğu şeyler içindir!”

Surâka bin Malik bin Cu’şem (Radiyallahu Anh)’da şöyle dedi:

O halde yapılan ameller ne içindir? Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Amel ediniz! Herkese kendisi için yaratıldığı şeyler kolaylaştırılmıştır!”

Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Biz ihramdan çıktığımız vakit, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kurban kesmemizi, bizden bir grubun bir kurbanlıkta yedi kişinin bir deve ve sığırda birleşmemizi emretti ve şöyle buyurdu:

“Herkimin yanında kurbanlığı yoksa üç gün hacda ve yedi gün de memleketine ehlinin yanına döndüğünde oruç tutsun!”

Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Bize neler helaldir? dedik. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

Size her şey helaldir.”

Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Bu durum üzerimize ağır geldi de bundan gönlümüz daraldı! Bir kimse Batha’ya çıktık da:

Ailem ile ahdim birleşme müddetim bir gündür demeye başladı. Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Kendi aramızda müzakere edip, hacdan başka bir şey istemeyip, sadece ona niyet ederek hacılar olarak yola çıktık. Nihayet bizimle Arafe gününün arasında dört gün beş gece kaldığı bir zamanda, bize kadınlarımızla münasebette bulunmamızı ve kadınlardan dolayı zekerlerimiz meni damlatır halde Arafat’a çıkmamızı emrediyor! diye söylendik. Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) eliyle sahabelere, haccımızı nasıl temettu yaparız? Biz onu daha önce hac diye isimlendirmiş ve niyet etmiştik dediler.

Bu söz, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e ulaştı! Kendisine semadan mı bir şey indirildi? Yoksa insanlar tarafından mı bir şey söylendi, bilmiyoruz! Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayağa kalktı ve insanlara hutbe irat etti. Allah’a hamd edip Allah’a senada bulundu ve şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Allah’ı bana mı öğretiyorsunuz!? Elbette biliyorsunuz ki, ben Allah’tan en çok sakınanız, en doğru söyleyeniniz ve hayırlınızım! Sizlere emrettiğim şeyleri yerine getiriniz! Eğer ben kurban sevk etmemiş olsaydım ben de sizin gibi ihramdan çıkardım! Fakat kurbanlık mahalline ulaşana Mina da kesilene kadar, ihramlıya haram olan şeylerin hiçbiri bana helal olmaz! Takdim edip yaptığım şeyleri geri çevirebilsem kurbanlığı sevk etmezdim! Artık sizler ihramdan çıkınız!”

Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Bunun üzerine biz ihramdan çıkıp, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i dinledik ve itaat ettik. Kadınlarımızla cinsi münasebette bulunduk, kokular süründük ve elbiselerimizi giydik. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve Onunla beraber yanında kurbanlığı olan kimselerin dışında insanların hepsi ihramdan çıktılar. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve Talha (Radiyallahu Anh)’ın dışında sahabelerden hiç kimsenin beraberinde kurbanlığı yoktu. Ali (Radiyallahu Anh) Yemendeki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in develeriyle vazifesinden geldi. Fatıma (Radiyallahu Anha)’yı ihramdan çıkanların arasında, boyalı elbise giyinmiş saçlarını taramış ve gözlerine sürme çekmiş olarak buldu. Ali (Radiyallahu Anh) onun bu fiilini kınadı ve:

Bunu sana kim emretti? dedi. Fatıma (Radiyallahu Anha)’da:

Bunu bana babam emretti! dedi. Ravi dedi ki:

Ali (Radiyallahu Anh) Irak’ta şöyle anlatırdı:

Yaptığı şeyden dolayı Fatıma’yı huzurunda ayıplamak ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den naklettiği ihramdan çıkma emri hususunda fetvasını sormak için Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gittim. Bunu Fatıma’ya karşı reddettiğimi, Fatıma’nın da:

Bunu bana babam emretti! dediğini kendisine haber verdim. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Fatıma doğru söyledi, Fatıma doğru söyledi, Fatıma doğru söyledi. Bunu ona ben emrettim!”

Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ali’ye şöyle buyurdu:

“Sen hacca niyet edip onu kendine farz ettiğin zaman ne dedin?”

Ali (Radiyallahu Anh)’da şöyle dedi:

Ey Allah’ım! Rasulünün ihrama girdiği gibi ihrama niyet ediyorum, dedim. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Benimle beraberimde kurbanlık var ve bu sebeple ihramdan çıkamam! Sen de ihramlı olarak kal ihramdan çıkma!”

Ali (Radiyallahu Anh)’ı Yemen’den getirdiği kurbanlarla Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Medine’den getirdiği kurbanlıklar yüz tane deve idi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve beraberinde kurbanı olanlar hariç, insanların hepsi ihramdan çıktılar ve saçlarını kısalttılar. Nihayet terviye günü olunca Mekke’yi arkamıza alarak hacca niyetle Batha da ihrama girip telbiye söyleyerek Minaya yöneldiler. Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Aişe (Radiyallahu Anha)’nın yanına girdi ve onu ağlar halde buldu ve şöyle buyurdu:

“Neyin var?”

Aişe (Radiyallahu Anha):

Benim halim şu ki, ben hayız oldum! dedi. İnsanlar ihramdan çıktıkları halde ben ihramdan çıkamadım ve Beyt’i de tavaf edemedim. Şimdi insanlar hacca gidiyor dedi. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Şüphesiz ki, bu Allah’ın Adem’in kızlarına yazmış olduğu bir şeydirSen şimdi yıkan sonra hac niyetiyle ihrama gir sonra haccet, hacılar ne yapıyorsa sen de aynı şeyleri yap. Ancak Beyti tavaf etme ve da namaz kılma!”

Aişe (Radiyallahu Anha)’da öyle yapıp hac amellerinin hepsini yaptı ancak o, Beyti tavaf etmedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devesine binip hareket etti. Öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarını orada yani Minada bize kıldırdı. Sabah namazından sonra biraz daha kaldı. Nihayet orada iken güneş doğdu. Sonra Nemirede kendisi için kıldan bir çadır kurulmasını emretti. Müteakiben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hareket etti. Kureyş, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in cahiliye devrinde Kureyş’in yaptığı gibi Müzdelifedeki Meş’aru’l-Haramın yanında vakfe yapacağından ve konaklama yerinin orası olacağından şüphe etmiyordu. Ancak Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Müzdelifeyi geçip Arafat’a geldi. Çadırını Nemirede kurulmuş olarak buldu ve oraya indi. Güneş batıya meyl edince Kasvanın getirilmesini emretti. Kasvanın üzerine semeri konuldu ona bindi nihayet Arafat vadisinin ortasına geldi. Orada insanlara bir hutbe irat ederek şöyle buyurdu:

“Şüphesiz ki, kanlarınız ve mallarınız, bu beldenizde, bu ayınızda bu gününüzün haramlığı gibi sizlere haramdır! Dikkat ediniz! Şüphesiz kicahiliye işlerinden olan her şey şu iki ayaklarımın altındadır, lağv edilmiştir! Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da kaldırılmıştır! Kan davalarımızdan ilk kaldırdığım kan davasıAbdulmuttalib’in oğlu Rabîa bin el-Haris’in kan davasıdır! O Sa’d oğullarında çocuğu için sütannesi aramakta iken Huzeyl onu öldürmüştü!

Cahiliye faizi de kaldırılmıştır! Faizlerimizden ilk kaldırdığım faizAbdulmuttalib bin Abbas’ın faizidir! O tamamıyla geçersiz kılınmıştır!

Kadınlar hakkında da Allah’tan korkun! Kuşkusuz ki, sizler onları Allah’ın emaneti ile aldınız ve ferclerini (avret yerlerini) Allah’ın kelimesiyle helal kıldınız! Kuşkusuz ki, sizin onlar üzerindeki hakkınız, hoşlanmadığınız kimselere döşeklerinizi çiğnetmemeleridir! Eğer bunu yaparlarsa onları hafifçe dövün! Onların sizin üzerinizdeki hakları da maruf yönüyle yedirilmeleri ve giyindirilmeleridir!

Şüphesiz ki, ben size öyle bir şey bıraktım kieğer ona sıkı tutunursanız ondan sonra asla dalalete düşmezsiniz! O, Allah’ın kitabıdırSizler benden mesul tutulup sorulacaksınız! O vakit ne diyeceksiniz!?”

Sahabeler:

Rabbinin risaletini senin tebliğ ettiğine, vazifeyi ifa ettiğine, ümmetine karşı üzerindeki görevini yerine getirip nasihat eylediğine kesin şehadet ederiz, dediler. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şehadet parmağını semaya doğru kaldırıp insanlara göstererek üç defa şöyle buyurdu:

اللَّهُمَّ اشْهَدْ، اللَّهُمَّ اشْهَدْ، اللَّهُمَّ اشْهَدْ

Ey Allah’ım! Şahid ol! Ey Allah’ım! Şahid ol! Ey Allah’ım! Şahid ol!

Sonra Bilal bir tek nida ile ezan okudu. Sonra kamet getirdi, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) öğle namazını kıldırdı. Bilal sonra yine kamet getirdi, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ikindi namazını kıldırdı. Bu iki namaz arasında hiçbir şey kılmadı. Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kasvaya bindi ve vakfe yerine geldi. Dişi devesi kasvanın karnına kaya parçaları değmeye başlayıncaya kadar tepenin eteğine yanaştı. Yayalar topluluğunu önüne aldı ve kıbleye döndü. Sonra güneş batıncaya kadar vakfe yapmaya devam etti. Sarılık biraz gidip kurs kaybolunca Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Burada vakfe yaptım, Arafat’ın tamamı vakfe yeridir.”

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Usame bin Zeyd’i terkisine bindirdi ve üzerinde sekinet olduğu halde ifada yapıp yavaş yavaş hareket etti. Kasvanın dizginini hayvanın başı semerin ön tarafına değecek şekilde kısmış olduğu halde sağ eliyle şöyle elinin içi semaya gelecek şekilde işaret ederek Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Sekinetlesekinetle!”

Kum tepeciklerinden her birine uğradıkça oraya çıkması için kasvanın dizginini biraz gevşetirdi. Nihayet Müzdelifeye geldi. Orada akşam ve yatsıyı aralarını cem edip bir tek ezan ve iki kametle kıldırdı. Aralarında hiçbir sünnet namaz kılmadı. Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) fecir vakti oluncaya kadar yattı. Sabah belli olunca bir ezan ve bir kametle sabah namazını kıldırdı. Sonra kasvaya bindi ve oradan da Meş’aru’l-Harem’e kadar geldi ve oranın üzerine yükseldi kıbleye yöneldi, Allah’a dua etti ve Allah’a hamd etti tekbir getirdi, tehlil getirdi ve Allah’ı birledi. Ortalık iyice ağarana kadar vakfe yapmaya devam etti. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Müzdelifeki bu mekanda vakfe yaptım. Müzdelifenin tamamı vakfe yeridir.”

Güneş doğmadan önce üzerinde sekinet olduğu halde Müzdelifeden hareket etti. Fadl bin Abbası terkisine bindirdi. Fadl güzel saçlı, beyaz simalı güzel bir adamdı. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devesi üzerinde giderken kendisine binitli kadın hacılar karşı geldiler. Fadl kadınlara bakmaya başladı. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de elini Fadl’ın yüzüne koydu. Fadl yüzünü diğer tarafa çevirip bakmaya devam etti. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de elini diğer taraftan Fadl’ın yüzüne koyup onun yüzünü baktığı taraftan çeviriyordu. Nihayet Muhassır vadisinin ortasına geldi. Burada bineğini biraz hareket ettirdi ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Sekinet üzere olunuz!”

Sonra ağacın yanındaki büyük cemreye çıkaran orta yola suluk edip cemreye kadar geldi. Duha namazı vakti ona yedi tane küçük taş attı. Taşların hepsi nohut büyüklüğünde idi. Her taşla beraber tekbir getirip Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Allah'u Ekber.”

Müteakiben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) binitinin üzerinde olduğu halde bu taşları vadinin içinden iki parmağı ile atıyor ve şöyle buyurdu:

“Hac amellerini benden alınız! Kuşkusuz ki, ben bilmiyorum, belki bu haccımdan sonra bir daha hac yapamaya bilirim!”

Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) cemreyi birinci kurban kesme gününden sonraki diğer teşrik günlerinde güneş zevalden batıya meylettiği zaman attı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Akabe cemresini taşlarken kendisine Surâka bin Malik bin Cu’şem (Radiyallahu Anh) rastladı ve:

Ya Rasulallah! Bu sadece bize mi hastır? dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Hayır, size has değil bilakis ebedidir!”

Sonra kurban kesme yerine gitti. Kurban edilmek üzere hazırlanan yüz deveden altmış üç deveyi kendi eliyle kesti. Sonra bıçağı Ali (Radiyallahu Anh)’a verdi. O da geride baki kalan develeri kesti. Ali (Radiyallahu Anh)’ı kendi kurbanında ortak etmişti. Sonra her bir deveden bir parça et alınıp pişirilmesini emretti. Onlar bir tencereye konuldu ve pişirildi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile Ali (Radiyallahu Anh) onların etlerinden yediler ve suyundan içtiler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hanımları için de bir inek kesti. Biz bir deveyi yedi kişi için ve bir ineği de yedi kişi için kestik. Başka bir rivayette Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Bir deveyi yedi kişi ortaklaşa kurban ettik. Bir kimse ona bir ineğin ortaklaşa kesilmesini uygun görüyor musun? O devenin hükmündedir, dedi. Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Mina’da kurban etlerimizden üç günden fazla yemezdik! Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize ruhsak verdi ve şöyle buyurdu:

“Dilediğiniz kadar yiyiniz ve dilediğiniz kadar da azık yapınız!”

Biz de dilediğimiz kadar yedik ve dilediğimiz kadar da azık yaptık. Hatta o azık bizi Medine’ye kadar ulaştırdı. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kurbanlığını kesti ve akabinde başını tıraş etti. Nahr günü Mina’da insanların sorusuna cevap vermek için oturdu. O gün herhangi bir şeyden önce takdim edilmiş bir şey hakkında sorulduğunda, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Hiçbir darlık yoktur! Hiçbir darlık yoktur!”

Hatta bir kimse Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gelip:

Kurban kesmeden önce başımı tıraş ettim, dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Hiçbir darlık yoktur!”

Sonra başkası geldi ve:

Cemreye taş atmadan önce başımı tıraş ettim, dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Hiçbir darlık yoktur!”

Sonra başka biri daha geldi ve:

Ben cemreye taş atmadan önce tavaf yaptım, dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Hiçbir darlık yoktur!”

Başka biri de:

Ben kurbanımı kesmeden önce tavaf yaptım, dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Hiçbir darlık yoktur!”

Sonra başka biri gelip:

Ben taş atmadan önce kurban kestim, dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Taş at hiçbir darlık yoktur! İşte burada kurban kestim, Minanın tamamı kurban kesme yeridir. Mekke sokaklarının hepsi yol ve kurban kesme mahallidir. Sizler kurbanlarınızı eşyalarınızın bulunduğu yerlerde kesiniz!”

Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Kurban kesme günü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize hitap edip şöyle buyurdu:

“Hürmet bakımından hangi gün daha büyüktür?”

Sahabeler:

Bu kurban kesme günümüz, dediler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Hürmet bakımından hangi ay daha büyüktür?”

Sahabeler:

Bu içerisinde hac yaptığımız ayımız, dediler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Hürmet bakımından hangi belde daha büyüktür?”

Sahabeler:

Bu beldemizdir, dediler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Şüphesiz ki, kanlarınız ve mallarınız, bu beldenizde, bu ayınızda bu gününüzün haramlığı gibi, sizlere haramdır! Tebliğ ettim mi?”

Sahabeler de:

Evet, tebliğ ettin, dediler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

اللَّهُمَّ اشْهَدْ

Ey Allah’ım! Şahid ol!

Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devesine binerek Mekke’ye geldi ve Beyt’i ifada tavafı yaptı. Sahabeler de Beyt’i tavaf ettiler. Safa ile Merve arasını tavaf etmediler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mekke’de öğle namazını kıldırdı. Abdulmuttalib oğullarına geldi. Onlar zemzem suyunu dağıtmakta idiler, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de onlara şöyle buyurdu:

“Sulayın ey Abdulmuttalib oğulları! İnsanların hac ibadetlerinden sanarak sizlere sulamanızda galip gelmelerinden korkmasaydım, sizinle beraber ben de su çekerdim!”

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir kova uzattılar, O da kovadan içti. Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Aişe (Radiyallahu Anha) hayız oldu ve bütün hac amellerini yaptı, ancak beyti tavaf etmedi. Nihayet Aişe (Radiyallahu Anha) temizlenince Kabe’yi tavaf etti, Safa ile Merve arasını say etti. Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Sen hac ve umrenden birlikte çıkmış oldun.”

Aişe (Radiyallahu Anha):

Ya Rasulallah! Sizler hac ve umre yapmış olarak gidiyorsunuz da ben sadece hac ile mi gideyim? dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Senin için ecir onlar için ecrin misli kadardır.”

Aişe (Radiyallahu Anha):

Ya Rasulallah! Ben gönlümde Beyt’i tavaf etmediğimi bilip dururken nasıl hac etmiş olurum? dedi. Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yumuşak huylu bir kimse idi. Aişe (Radiyallahu Anha) kendisinden bir şey talep ettiği zaman o şey üzere Aişe (Radiyallahu Anha)’ya mutabakat ederdi. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Ey Abdurrahman! (Kız kardeşin) Aişe’yi götür ve Tenimden umre yaptır.”

Aişe (Radiyallahu Anha)’da hacdan sonra umre yaptı sonra oradan dönüp geldi. Bu, Mina’dan Muhassab mevkiine indikleri gece olmuştu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) veda haccında insanların kendisini görmeleri için yüksekte bulunmak ve halkın kendisine soru sorabilmeleri için Beyt’i devesi üzerinde tavaf etti. Hacerü’l-Esved’i de mihceni ile işaret ederek istilam ediyordu. Çünkü halk onun etrafını çevirmiş ve çok kalabalık olmuştu. Bir kadın çocuğunu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e doğru kaldırdı ve:

Ya Rasulallah! Bunun için hac var mı? dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:

“Evet, onun için hac, senin için de ecir/sevap vardır.”

(Buhari 1489, Müslim 1216/146, Malik Muvatta 1/372, Ahmed bin Hanbel Müsned 14421, İbni Mace 2980, Nesei 2762, Ebu Davud 1787, Darimi 2/49, İbni Hibban 3944, Beyhaki 8827, Tabarani Mucemu’l-Evsad 3207, Hakim 1691, İbni Ebi Şeybe 4/512, İbnu’l-Carud 469, Tayalisi 16 Tahavi el-Meani 2/140, Tahavi el-Müşkil 3/160, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 1068)

Önemli Bir Not: Bu hadis, Allâme Muhammed Nâsıruddin el-Albânî (Rahmetullahi Aleyh)’in hac kitabından alınmıştır! Şeyh Albânî (Rahmetullahi Aleyh) bu hadise, 176 tane hadiste geçen ziyadeleri eklemiştir. Yani bu hadisin tamamı, 176 tane hadisten meydana gelmektedir!

Umre İle İlgili Konular

(58) Umrenin Meşruluğu

(126) Allah'u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Hac ve umreyi Allah için tamamlayın!..”  (Bakara: 2/196)

(59) Ramazanda Umre Yapmanın Fazileti

(127) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) haccından döndüğü vakit, Ensar’dan Ümmü Sinan (Radiyallahu Anha)’ya şöyle buyurdu:

“Seni hac etmekten men eden şey nedir?”

Ümmü Sinan (Radiyallahu Anha) kocasını kast ederek:

−Ebu Falanın iki devesi vardır. Bunlardan birine binip hacca gitti. Diğeri de bizim arazimizi suluyor, dedi. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Ramazanda umre yapmak (ecir yönünden) benimle hac yapmaya bedeldir!”

(Buhari 1745, Müslim 1256/221, Ebu Davud 1909, Nesei 2109, İbnu’l-Carud 504, İbni Mace 2993, İbni Huzeyme 3077, İbni Hibban 3700, Tabarani Mucemu’l-Kebir 11299, 11322, Beyhaki 4/236, Ahmed bin Hanbel Müsned 1/229)

(60) Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Kaç Kere Umre Yaptığı

(128) Enes (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dört kere umre yaptı. Veda haccı ile yaptığı umre müstesna diğer umrelerinin hepsi Zilkade ayında oldu. Hudeybiye senesinde Zilkade ayında bir umre, ertesi sene Zilkade ayında bir umre, Ciğrânede Huneyn ganimetlerini taksim ettiği yerde Zilkade ayında bir umre ve bir de haccı ile beraber yaptığı umredir.”

(Buhari 3889, Müslim 1253/217, Ebu Davud 1994, Tirmizi 815)

Mekke İle İlgili Konular

(61) Mekke’ye Giriş ve Çıkış

(129) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mekke’ye, Kedâ denilen Bethâdaki Seniyyetu’l-Ulya mevkiinden girdi, çıkışta Kudâ denilen Seniyyetu’s-Sufladan çıktı.”

(Buhari 1575, Müslim 1257/223, Ebu Davud 1866, Nesei 2865, İbni Mace 2940) 

NOT: DEVAMI VAR

Hâtîme:

 

Hamd âlemlerin rabbi olan Allâh’a mahsustur. Salât ve selâm yaratılmışların en hayırlısı Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in, âlinin ve ashabının üzerine olsun.

 

Yardım ve başarı, izzet ve şeref Allâh’tandır. 

O her şeyin en iyisini bilendir, 

Muvahhid Kullara  Selâm Olsun.

 

Polat Akyol.

 

KAYNAK : 

 

TEVHİD DAVETİ

 KUR’AN VE SAHİH SÜNNET

 


( Hac Ve Umre Yapmak (Devamı) 4 başlıklı yazı Polat Akyol tarafından 13.04.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu