Rahmân ve Rahîm olan Allâh’u Teâlâ’nın Adıyla…
Hamd, Allâh’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret
dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız.
O’nun hidâyete erdirdiğini hiç kimse saptıramaz, saptırdığını ise hiç kimse
hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki, Allâh’tan başka ibâdete lâyık hiçbir
ilâh yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed aleyhisselâm O’nun kulu ve
Rasûlü’dür…
Bundan sonra:
(130) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mekke’ye geldiği
zaman oraya Mekke’nin yüksek tarafından girdi. Çıkarken de oranın aşağı
tarafından çıktı.”
(Buhari
1495, Müslim 1258/224, Ebu Davud 1868, 1869, Tirmizi 853)
(62) İhramsız Mekke’ye Giriş
(131) Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mekke’ye ihramsız
olarak başında siyah bir sarık olduğu halde girdi...”
(Müslim
1358/451, Ebu Davud 4076, Nesei 2869, Tirmizi 1735, İbni Mace 2277, Beyhaki
9842)
(132) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mekke’yi fethettiği
gün şöyle buyurdu:
“Fetihten sonra hicret
yoktur! Fakat cihad ve niyet vardır. Cihada çağırıldığınız vakit hemen seferber
olunuz! Şüphesiz ki, bu Mekke beldesini Allah, gökleri ve yeri yarattığı günden
beri haram kılmıştır! Bu şehir, Allah’ın haram kılması sebebiyle kıyamete kadar
haramdır!
Şu muhakkak ki, benden
önce burada savaş hiç kimseye helal olmamıştır! Benim için de bir gündüzün bir
saatinden başkasında helal olmamıştır! Bu belde Allah’ın haram kılması ile
kıyamet gününe kadar haramdır! Buranın dikeni kesilmez! Av hayvanı ürkütülmez,
yitiğini, sahibini arayacak olan kimseden başkası el uzatıp alamaz, yeşil
otları koparılmaz!”
Abdullah ibni
Abbas (Radiyallahu
Anhuma) şöyle dedi:
−Ya
Rasulallah! İzhir bitkisi bu yasaktan müstesna olsun. Çünkü izhir, Mekkelilerin
demirciler ve evlere gereklidir. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:
−“İzhir müstesnadır.”
(Buhari
1349, 1727, Müslim 1353/445, Ebu Davud 2018, Nesei 2874, İbnu’l-Carud 509, İbni
Hibban 3720, Abdurrezzak 9713, Tabarani Mucemu’l-Kebir 10943, 10944, Beyhaki
9944, Begavi 2003, Ahmed bin Hanbel Müsned 1/259, 315)
(133) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Allah-u
Teâlâ, Rasulüne Mekke fethini müyesser edince Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) insanlar içinde
ayağa kalktı, Allah’a hamd ve sena etti, sonra şöyle buyurdu:
“Muhakkak ki, Allah fili
Mekke’ye girmekten menetti! Rasulünü ve mü’minleri ise bir defa Mekke halkına
musallat etti! Mekke benden önce hiç kimseye helal olmuyordu! O bir gündüzün
bir saatinde benim için helal kılındı! Benden sonra da hiç kimse için helal
olmayacaktır! Mekke’nin av hayvanı ürkütülmez, dikeni kesilmez, yitiğini kimse
alamaz, ancak sahibini bulmak için olursa bu müstesnadır! Her hangi bir
kimsenin bir sahibi öldürülürse o, iki şeyden hangisi kendi hakkında daha
hayırlı ise onu isteyebilir. Ya kendisine diyet verilir veya öldüren kimse
kısâsen öldürülür!”
Abdullah ibni
Abbas (Radiyallahu
Anhuma):
−Ya
Rasulallah! İzhir bitkisi bu yasaktan müstesna olsun! Çünkü biz izhiri
kabirlerimizde ve evlerimizde kullanıyoruz dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:
−“İzhir müstesnadır.”
Bunun üzerine
Yemen ehlinden olan Ebu Şah (Radiyallahu Anh) ayağa kalktı ve:
−Bunları
benim için yazınız! ya Rasulallah! dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:
−“Bunları Ebu Şah için
yazınız!”
(Buhari
2250, Müslim 1355/447, Ebu Davud 2017, Tirmizi 1405, 2667, İbni Hibban 3715,
Beyhaki 9843, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/238)
(134) Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Sizden birinize Mekke’de silah taşıması helal olmaz!” (Müslim 1356/449, İbni Hibban 3714, Beyhaki 5/155, Begavi 2005)
(135) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
Ben,
Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)’e hicr duvarı Beytten midir? diye sordum. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Evet, Beyttendir.”
Ben:
−Kureyş için
ne mani vardı ki? Hicri Beyte girdirmediler? dedim. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Kureyş’in nafakası
noksan olup bunu yapmalarına imkân vermedi.”
Ben yine:
−Beytin
kapısı neden bu kadar yüksektir? dedim. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Kavmin, dilediklerini oraya girdirmek dilediklerini oradan menetmek için böyle yaptılar! Eğer kavmin cahiliye devrine yakın olmamış olsaydı ve gönüllerinde isteksizlik olmamış olsaydı elbette Hicrin duvarını Beyte katar ve Beytin kapısını da yer seviyesine indirirdim!” (Buhari 1499, Müslim 1333/405, Darimi 2/54, İbni Mace 2955, Beyhaki 5/89, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 1106)
(136) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma), Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in eşi Aişe (Radiyallahu Anha)’dan şöyle tahdis
etmiştir:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Aişe (Radiyallahu Anha)’ya şöyle buyurdu:
−“Kavmin Kureyş Kâbe’yi
bina ederlerken, İbrahim’in koyduğu temelleri kısalttıklarını görmez misin?”
Ben:
−Ya
Rasulallah! Sen Kâbe’nin duvarlarını İbrahim’in temelleri üzerine döndürmez
misin? dedim. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Kavminin zamanı kâfirlik vaktine yakın olmasaydı yeni iman etmiş olmasalardı muhakkak ki, ben Kâbe’nin duvarlarını İbrahim’in temelleri üzerine yapardım!” (Buhari 1498)
(137) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kâbe’yi Habeşlilerden iki cılız bacaklı bir kimse tahrib edecek!” (Buhari 1532, Müslim 2909/57, Nesei 2904, Humeydi 1146, İbni Hibban 6751, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/310)
(138) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kâbe’yi yıkacak olan o apışık siyah Habeşliyi Kâbe’nin taşlarını birer birer koparır halde görür gibiyim!” (Buhari 1535, Ebu Ya’la 2537, 2753, İbni Hibban 6752)
(139) Âbis bin Rabîa şöyle
haber verdi:
“Ömer (Radiyallahu Anh) Hacerü’l-Esved’e
geldi, onu öptü ve:
−Şüphesiz ki,
ben iyi biliyorum ki sen ne fayda ne de zarar vermez bir taşsın! Eğer
Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)’in seni öptüğünü görmüş olmasaydım seni öpmezdim! demiştir.”
(Buhari
1536, Müslim 1270/250, Malik 1/367, Ebu Davud 1873, Nesei 2937, Tirmizi 860,
Darimi 2/52, İbni Mace 2943)
(140) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Hacerü’l-Esved cennettendir!” (Nesei 2935, Ahmed bin Hanbel Müsned 13946, Albânî Sahîhu’l-Cami’ 3174)
(141) Ebu Vail şöyle dedi:
“Ben bir kere
Şeybe bin Osman ile Kâbe’nin içinde bir sedir üzerinde oturdum. Şeybe bana dedi
ki:
−Şu
sandalyeye Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh)’da oturmuştu. Konuşma esnasında bana:
−Kâbe’de
altın, gümüş ve ne kadar kıymetli eşya varsa bunların hiç birini bırakmayıp,
hepsini fakirler arasında taksim edeyim diye düşünmüşümdür, dedi. Ben de:
−Ey
mü’minlerin emiri! Senin iki arkadaşın, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) bu işi yapmadılar!
dedim. Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh):
−Onlar
izlerini takip edip iktida ettiğim iki mürüvvet sahibi kimselerdir! dedi.”
(Buhari
1534)
(142) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mekke’ye
geldiğinde, Kâbe’ye girmeye imtina etti! Çünkü Kâbe’nin içinde sahte ilahlar
vardı! Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) bunların çıkartılmasını emretti! Onlar çıkartıldı.
Sahabeler, İbrahim (Aleyhisselam) ve İsmail (Aleyhisselam)’ın fal okları olduğu
halde yapılmış suretlerini de dışarı çıkardılar. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu:
−“Allah bunları
yapanları helak etsin! Allah’a yemin olsun ki, onlar İbrahim ve İsmail’in hiç
fal oku atmadıklarını elbette iyi bilirler!”
Sonra Beyt’e
girdi ve Beyt’in her tarafında Tekbir getirdi, ancak Beyt’in içinde namaz
kılmadı.
(Buhari
1539, Ebu Davud 2027, İbni Hibban 5861, Abdurrezzak 19485, Tabarani
Mucemu’l-Kebir 11845, Hâkim 2/550, Beyhaki 5/158, Begavi 3214, 3815, Ahmed bin
Hanbel Müsned 1/365)
(143) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beraberinde Usâme
bin Zeyd, Bilâl ve Osman bin Talha el-Hacebî (Radiyallahu Anhum) olduğu halde
Kâbe’ye girdiler. Osman bin Talha (Radiyallahu Anh) üzerlerine Kâbe’nin kapısını kilitledi.
Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) içeri de bir müddet kaldı. Bilâl (Radiyallahu Anh) dışarı çıktığı
zaman ben Bilal (Radiyallahu
Anh)’a:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) içerde ne yaptı
dedim. Bilâl (Radiyallahu
Anh):
−Bir direği
sol tarafına, bir direği sağ tarafına ve üç direği de arka tarafına aldı. Beyt
o zaman altı direkli idi sonra namaz kıldı dedi...”
İmam Buhari:
Bana İsmail bin Ebu Uves, Malikten bu hadisi Bilâl (Radiyallahu Anh):
‘...İki
direği de sağ tarafına aldı...’ şeklinde rivayet etti dedi.
(Buhari
582, Müslim 1329/388)
(144) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Muhassab’da
konaklama hac amellerinden bir amel değildir! Muhassab ancak Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in konakladığı bir
yerdir.”
(Buhari
1665, Müslim 1312/341, Tirmizi 922)
(145) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Muhassab bir
konaklama yeridir. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) burada Medine’ye dönüş için
çıkışının kolay olmasından dolayı konaklardı.”
(Buhari
1665, Müslim 1311/339, Ebu Davud 2008, Tirmizi 923)
(146) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Beş nevi hayvan vardır
ki, herkim ihramlı olduğu halde bile onları öldürdüğünde o kimseye hiçbir günah
yoktur!
1) Akrep,
2) Fare,
3) Yaralayıcı köpek,
4) Karga ve
5) Çaylak.”
(Buhari
1826, 3095, Müslim 1199/76, Malik 1/356, Ebu Davud 1846, Nesei 2832,
İbnu’l-Carud 440, İbni Hibban 3961, Humeydi 619, Beyhaki 5/209, Begavi 1990,
Ahmed bin Hanbel Müsned bin Hanbel Müsned 2/50, 52, 138)
(147) Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle
dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Mescidi Haramda kılınan namaz onun gayrı yerlerde kılınan namazdan yüz bin kat daha faziletlidir.” (Ahmed bin Hanbel Müsned 3/343, Bezzar Keşfu’l-Estar 425, İbni Mace 1406, İbni Hibban 1620, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 4/156)
(148) Abdullah bin Zeyd (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz ki, İbrahim Aleyhisselam Mekke’yi haram belde kıldı ve Mekke için dua etti. İbrahim Aleyhisselam’ın Mekke’yi haram kıldığı gibi ben de Medine’yi haram belde kıldım ve Medine için müddü ve sâ’ı hakkında İbrahim Aleyhisselam’ın Mekke için yaptığı duanın benzeri ben de dua yaptım.” (Buhari 1966, Müslim 1360/454, Ahmed bin Hanbel Müsned 16446, Albânî Sahîhu’l-Cami’ 1523)
(149) Enes (Radiyallahu Anh) şöyle tahdis etti:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Medine şuradan şuraya kadar haram beldedir! Bu sahanın ağacı kesilmez, burada bidat çıkarılmaz! Kim bu Medine haramı içinde Kitap ve Sünnete muhalif bir bid’at çıkarırsa Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun!” (Buhari 1749, Müslim 1366/463, Heysemi 3/302, Ahmed bin Hanbel Müsned 13540, Albânî Sahîhu’l-Cami’ 6685)
(150) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
İnsanlar
meyvelerin ilk olgunlaşanlarını gördükleri vakit onu Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ye getirirlerdi.
Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)’de bu ilk olgunlaşan meyveleri eline aldığında şöyle dua
ederdi:
“Ey Allah’ım!
Meyvelerimizi bize mübarek kıl! Medine’mizde bize bereket ver, sa’ımızda ve müddümüzde
bize bereket ihsan et! Ey Allah’ım! Şüphesiz ki, İbrahim Senin kulun, Halîlin
ve Nebindir. Ben de Senin kulun ve Nebinim. İbrahim, Mekke için Sana dua etti.
Ben de Onun Mekke için istediklerini ve onların bir misli daha fazlası ile Sana
Medine için dua ediyorum.”
Ebu
Hureyre (Radiyallahu
Anh) dedi ki:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu duadan sonra ev
halkından en küçük çocuğu çağırır ve bu ilk turfanda meyveyi ona verirdi.
(Müslim
1373/473, Nesei 304, Tirmizi 3454, Darimi 2/106, 107, İbni Mace 3329, İbni
Hibban 3747)
(151) Amir bin Sa’d (Rahmetullahi Aleyh) babası tarikiyle
şöyle tahdis etti:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Ben, Medine’nin iki
kara taşlığı arasında ağaçlarının kesilmesini, av hayvanlarının öldürülmesini
yasaklıyorum!”
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine’den gidenler
hakkında devamla şöyle buyurdu:
“Medine kendileri için hayırlı bir vatandır eğer bilselerdi! Medine’den hoşlanmadan onu terk eden bir kimse olursu, şüphesiz ki, Allah Medine’de ondan daha hayırlı olan birini bedel kılacaktır. Medine hayatının zorluklarına karşı sebat eden kimse için ben kıyamet gününde muhakkak ki, bir şefaatçiyim veya şahidim.” (Müslim 1363/459, Beyhaki 9661, Begavi 7/309, Ahmed bin Hanbel Müsned 1573, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 1058)
(152) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Yılan kendi yuvasına toplandığı gibi, iman da Medine’ye toplanacaktır!” (Buhari 1756, Müslim 147, İbni Hibban 3728)
(153) Zübeyr (Rahmetullahi Aleyh)’in azatlısı
Yuhannis (Rahmetullahi
Aleyh) şöyle haber verdi:
Ben Harra
fitnesi zamanında Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma)’nın yanında oturuyordum. O esnada Abdullah ibni
Ömer (Radiyallahu
Anhuma)’nın kadın azatlısı Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma)’nın yanına gelip selam
verdi ve:
−Ey Ebu
Abdurrahman! Ben Medine’den çıkmak istiyorum! Ama zaman bize çok şiddetlendi!
dedi. Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) kadına:
−Otur ey
ahmak! Ben Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)’den işittim şöyle buyuruyordu:
“Medine’nin mihnet ve şiddetine sabreden kimse için ben kıyamet günü şefaatçi veya şahid olurum.” (Müslim 1377/482, Malik 2/885, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/113)
(154) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Deccal, şark tarafından gelir. Onun kastı Medine’dir. Nihayet Uhud dağının arkasına iner. Sonra melekler onun yüzünü Şam tarafına döndürürler. İşte orada helak olur!” (Müslim 1380/486, Tirmizi 2243, İbni Hibban 6810, İbni Mende İman 433, Begavi 2023, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/397)
(155) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Ben bir beldeye hicretle emrolundum ki, o belde diğer beldeleri yer. Oraya Yesrib diyorlar. Oysa orası Medine’dir. Demirci körüğünün demirin kirini giderdiği gibi, Medine’de şerli insanları dışına atar!” (Buhari 1752, Müslim 1382/488, Malik 2/887, İbni Hibban 3723, Begavi 2016, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/332)
(156) Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Bir Arabi,
Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) ile İslam üzere beyat etti. Akabinde ona Medine’de
sıtma hastalığı isabet etti. Bunun üzerine Arabi, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e geldi ve:
−Ya
Rasulallah! Benim beyatımı geri döndür! dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu kabul etmedi.
Sonra Arabi yine geldi ve:
−Ya
Rasulallah! Benim beyatımı geri döndür! dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yine kabul etmedi.
Sonra yine geldi ve:
−Benim
beyatımı geri döndür! dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yine kabul etmedi. Bunun üzerine o
Arabi Medine’den çıkıp gitti! Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de şöyle buyurdu:
−“Medine demirci körüğü gibidir! Değersizlerini dışarı atar, temizlerini de meydana çıkarır.” (Buhari 1883, Müslim 1383/389, Nesei 4196, Tirmizi 3920, İbni Hibban 3732, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/306)
(157) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Bir vakit gelecek ki, nesiller Medine’yi şu üzerinde bulunduğu hayra rağmen terk edecekler! Medine’de rızkını arayan afiyetteki hayvanlardan, yani canavar ve kuşların afiyetlilerinden başka kimse bulunmayacaktır! Medine’ye en son gelen ve koyunlarına çığlık atıp giren, Müzeyne kabilesinden iki çoban olacaktır! Bunlar da Medine’yi bomboş ıssız bir halde bulacaklar! Nihayet Seniyyetu’l-Veda mevkiine vardıklarında bunlar da yüzüstü düşeceklerdir!” (Buhari 1754, Ahmed bin Hanbel Müsned 7196)
(158) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Medine’nin giriş çıkış yerlerinde melekler bulunmaktadır! Bu sebeple Medine’ye taûn hastalığı ve Deccal giremez!” (Buhari 1758, Müslim 1379/485, Malik 2/892, Ahmed bin Hanbel Müsned 7238)
(159) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Deccal, şark tarafından gelir. Onun kastı Medine’dir. Nihayet Uhud dağının arkasına iner. Sonra melekler onun yüzünü Şam tarafına döndürürler. İşte orada helak olur!” (Müslim 1380/486, Ebu Ya’la 6459, Begavi 2023)
(160) Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle
dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Mekke ve Medine müstesna her bir beldeyi Deccal kesin çiğneyecektir! Medine’nin giriş ve çıkış yerlerinden her bir yerde, orayı korumakta olan saf saf melekler vardır! Sonra Medine ahalisiyle beraber üç defa sarsılır ve Allah Medine’deki her kâfir ve münafığı Medine’den dışarı çıkarıp atar!” (Buhari 1758, Müslim 2943, Tirmizi 2243, Ebu Ya’la 2940, Begavi 2022, Ahmed bin Hanbel Müsned 13392)
(161) Sa’d (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Medine ahalisine tuzak kuran herkes mutlaka tuzun su içinde eridiği gibi eriyecektir!” (Buhari 1756, Müslim 1387/494, Ebu Ya’la 804, Beyhaki 5/197, Begavi 2014, Ahmed bin Hanbel Müsned 1/169, 180)
(162) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Ebu’l-Kâsım (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Herkim Medine ahalisine bir kötülük etmek isterse, Allah o kimseyi tuzun suda erimesi gibi eritsin!” (Müslim 1386/492, Buhari 1756, İbni Mace 3114, İbni Hibban 3737, Humeydi 1167)
(163) Enes (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir seferden
geldiği zaman Medine’nin duvarlarını gördüğünde devesini salıverirdi. Eğer
deveden gayrı bir binit üzerinde binili ise, Medine’ye sevgisinden dolayı
biniti harekete geçirirdi.”
(Buhari
1802)
(164) Ebu Humeyd es-Saidi (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Biz,
Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) ile beraber Tebük savaşından döndük. Nihayet Medine’yi
yukarıdan gördüğümüzde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“İşte bu Tâbedir, bu da
Uhud’dur. Uhud bizi sever, bizim de kendisini sevdiğimiz bir dağdır.”
(Buhari
1481, Müslim 1392/503, Ahmed bin Hanbel Müsned 23665, Albânî Sahîhu’l-Cami’
7011)
(165) Abdullah bin Zeyd
el-Mazinî (Radiyallahu
Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Evimle minberim arasındaki yer cennet bahçelerinden bir bahçedir!” (Buhari 1134, Müslim 1390/500, Nesei 694, Ahmed bin Hanbel Müsned 16453)
(166) Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle
dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Benim mescidimde kılınan namaz, Mescidi Haram müstesna onun gayrı yerlerde kılınan bin namazdan daha faziletlidir! Mescidi Haramda kılınan namaz, onun gayrı yerlerde kılınan namazdan yüz bin namazdan daha faziletlidir!” (Ahmed bin Hanbel Müsned 3/343, Bezzar Keşf 425, İbni Mace 1406, İbni Hibban 1620, Tayalisi 1367, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 1129)
(167) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle
dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Benim bu mescidimde kılınan namaz, Mescidi Haram müstesna ondan gayrı yerlerde kılınan bin namazdan daha faziletlidir!” (İbni Mace 1404, Buhari 1131, Müslim 1394/504, Nesei 693, Tirmizi 325, Darimi 1/330, Beyhaki 5/246, Malik 1/196/9, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/256, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 971)
(168) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) her Cumartesi
yürüyerek veya binili olduğu halde Kuba mescidine gelirdi. Abdullah ibni
Ömer (Radiyallahu Anhuma)’da böyle yapardı.”
(Buhari 1133, Müslim 1399/515, Nesei 697)
Hamd âlemlerin rabbi olan Allâh’a mahsustur. Salât ve selâm
yaratılmışların en hayırlısı Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in, âlinin ve
ashabının üzerine olsun.
Yardım ve başarı, izzet ve
şeref Allâh’tandır.
O her şeyin en iyisini bilendir,
Muvahhid
Kullara Selâm Olsun.
Polat
Akyol.
KAYNAK :
TEVHİD DAVETİ
KUR’AN VE SAHİH SÜNNET