Kolektif bilinç içinde ilk tuzak mülkün sahibi söyleminde gizlenmişti.  Kolektif alanı mana alana çevirmek için “mülkün sahibi” söylemi icat edilmişti. Mülkün sahibi söylemi kolektif alana karşı ve kolektif alan kişilerine karşı kurulmuş tuzaktı. Bilge Enki kurnazlığıydı.  


Mülkün sahibi söylemi; “Sizin sahibiniz de El demek" anlamına bir söylemdi. El’ in ilk taayyün ediş söylemi içinde El kolektif ortamın öznelerine “yerin ve göğün sahibi olanım” diyordu.  


El 'in, sahibi olduğunu söylediği Yer ve Gök sözcükleri kolektif alanın kolektif özneleriydi. El bu sözü söylerken kolektif alanın hiç farkında değilmiş gibi söylüyordu. Kolektif alanı görmezden gelişle söylüyordu. Kolektif alanı muhatap almazmış gibi söylüyordu. Aslında görmezden geldiği "şey" görür olduğudur. El 'in hitabı görür olduğu şeye göre zıt söylemdi. Kolektif alanın zıt yüzüydü.


“Yer’e, Gök’e sahip oluş söylemi zaten kolektif alanın kendisi olan, öznesi olan kişilere atıfla “Yer'i ve Gök’ü size verdim” diyordu. Kişilere sahip olma söylemi Yer ve Gök sözündeki kişiler anlamı, Yer ve Gök söylemi ittifak bileşeni grupları içermesiyle ifade edilecekti.


Yer ve gök kavramı eskinin depo hafızası içinde ilk ittifakı yapan aşağı topraklardaki tarımcı  gruplarla yukarı topraklardaki tarımcı gruplara söylenen ayırt edici, tasnif edici bir söylemdi. Yer kavramı Sümer grubu ifade ediyordu. Gök kavramı yukarı topraklardaki Göklü çoban Akatlı grubu ya da kişileri ifade ediyordu. İşte El bu kabilden “Yer ve gök topraklarını size verdim” diyordu.


Sümer’in (Yer’in) ve Akad’ın (Gök’ün) sahibi olunmadan “size verdim” denemezdi. Sahibi olmadığınız bir şeyi veremezdiniz. Bir şeye bu benim diye belirleme yapmanız için karşınızda başka başka sahipliklerin olması gerekir. Siz de başka sahipliklere karşı ancak "bu benimdir" diyebilecektiniz.


Kime karşı sahiplikti? (El kime karşı sahiplikti?) Kolektif alana; kolektif iradeye karşı sahiptiniz. El 'in Akad’a (Gök’e) ve Sümer’e (Yer’e) sahip olduğunu söyleyen mesajı İbrahim’e Musa’ya; söylediği şu cümlede saklıydı. “Yer’i Gök’ü size verdim.” Bu söz örtük olarak El 'in iyeliğini cemediyordu. Algı oluşturarak sahiplikti.


Bir tamah yüzünden kolektif haklardan vaz geçen insanlar Yer’e Gök’e sahip olmayı “böylesi bir tamahkar anlayışla kabulleniyorlardı. “Yer’i, Gök’ü size verdim” demenin içine modüle edilen öznel bir mana anlayışını, rıza almayla” ortaya koyuyordu.


Sağlatma yaptığınız, ürettiğiniz ve ürettiğiniz alan kadar yerle iradenin sahibiydiniz. Zaten ittifakın olan sahiplik yani sizin olan kolektif sahiplik, El ‘in sahipliği söylemi içine modüle edilmiştir. El 'in sahipliği söylemi içinde çakılıydı (gömülüydü).


Kolektif sahiplik; işteşler paydaşlığı ve kolektif sağlatma yapan paydaşlıktan ileri geliyordu. Kolektif paydaşlık herkesin katılımcı ve kendi kas gücünden (çalışmasından) ileri geliyordu. Herkesin kendi kas gücü, herkeste olan ve herkesin herkesle ortak olan bir özelliğiydi. Geçeklikti.


Gerçek olan kolektif sahiplikti. El bu gerçekliği görmezden geliyordu. El bu gerçekliği sanal söylem içinde İbrahim ibi bir aracı eksen çevrimi üzerinde “size verdim” diyordu. El belirsizce konuşuyordu.


Aslında El 'in "size verdim" dediği sahiplenme belirsizliği içinde "ittifakın olan yine ittifakın oluyordu". Ama siz gerçekliğe rağmen El 'in tamah vaat eden aracılığını, El ‘in bencil söylemli etki ağırlığını ve El ‘in irade beyan eden "mülkümden size verdim" hükmünü kabul ediyordunuz.

 

( Kolektif Alan 12 başlıklı yazı Uraz Bayram tarafından 11.04.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu