Sandık Başı Beklerim Vay Benim Emeklerim
Yıl 1984
25 Mart Günü tüm yurtta yerel seçimler var. Bendeniz de bir seçim sandığının başında sandık kurulu başkanı olarak görevdeyim. Yer mi: Batman Merkez. O zamanlar Siirt iline bağlı bir ilçe olan Batman’dayım.
Neyse efendim, sabahın köründe gittim görev yapacağım okula. Oy verme yerlerini bir gün önceden hazırlamıştım zaten. O gün önce sandık kurulunda görevli başkan yardımcılarım geldi. Daha sonra siyasi partilerin sandık temsilcileri de geldi ve ilk iş olarak bizim sandık heyetine edepli erkanlı adam gibi bir seçim yaptıracağımıza dair yemin ettirdik. Sonra Seçim sandıklarının boş olduğunu heyete gösterdim ve tek tek iple bağlayıp üzerlerini mühürledik. Sonra seçmen listemizde ne kadar seçmen olduğuna baktık. 350 seçmenimiz vardı. Seçim zarflarını saydık tek tek...Onlar da 350 taneydi.
Biz bu minval üzre seçmen vatandaşlarımızı beklerken bir baktık ağzındaki altın dişleri parlata parlata bir vatandaş geldi. Hemen ardından da koca bir sini. ‘’Deli kız sinin geliyor’’ türküsündeki gibi, sinide yok yok. Otlu peynirden, sıcak böreğe kadar ne ararsan var. Kaçak çayın kokusu ise mest ediyor adamı. Sabahın köründe zaten kahvaltı yapmadan gelmişiz. Sandık kurulu gözümün içine bakıyor hani ’’ Yesek rüşvete girer mi?’’ Gibilerinden ... Ben ’’ yumulun arkadaşlar ’’ der demez bir saldırdılar ki ( Ben de dahil tabii ki ) beş dakika önce dopdulu olan sini beş dakika sonra bomboş kaldı.
Haa unuttum. Siniyi getiren şahıs mahallenin tek muhtar adayıydı. Adam tek aday, seçileceği kesin olduğu halde niçin böyle bir kıyak çekmişti hâla anlamış değilim.
Oy verme işlemleri başladı...Baktım ilk gelen bir öğrencim, yanında da çarşaflı bir hanım var. ’’ Lan İbo sen de mi oy kullanmaya geldin? Senin yaşın o kadar var mı? ’’ Dedim..İbo uzattı nüfus cüzdanını..Baktım evet yaşı tutuyor. Neyse İbo oyu verdi. Yanındaki hatun kullanacak. Kullanacak da bayanın bayan olup olmadığından emin olmalıyım. Yüzünde kara peçe var. Başladık İbo'yla konuşmaya
-Bayan peçesini açsın
İbo çok sevdiğim ve beni de çok seven bir öğrencim olduğu halde ters ters baktı
-Hocam açmasa olmaz mı?
-Yahu İbo ! Yasalar böyle, açması gerekiyor ki bilelim bize verdiğin nüfus cüzdanındaki şahıs mı çarşafın altındaki.
-Hocam bana güvenmiyor musun sen? Hanım benim karımdır.
-Karın mı? Lan oğlum seninki de kambur kambur üstüne. Lise öğrencisi evli olamaz. Bilmiyor musun? ( Aslında biliyordum pek çok öğrencimin evli hatta çocuk sahibi olduğunu )
Sandık başındaki polislerin dikkatini çekti durum ve geldi biri.
-Hocam bir sorun mu var?
-Yok yok bir sorun yok. Delikanlı öğrencim olur da. Konuşuyoruz öylesine.
İbo’nun hanımı çaresiz açtı yüzünü. Allah bizim İbo’ya bağışlasın, ay parçası gibi bir kızdı. Neyse kullandırdık oyunu gelin hanıma.
Bu sorunu daha sonraki saatlerde de yaşadım. Vatandaş namusuna halel gelecek sanıyor olmalı ki o peçeyi açtırmak istemiyor, homurdanıyor, itiraz ediyor, hani oralarda polis ve asker olmasa daha ’’ peçeyi açsın. ’’ dediğim anda oyacaklar beni.
Hani bir mankenimiz ’’ Dağdaki çobanla benim oyum bir mi?’’ Demişti de çok kızmıştık o mankene ya, aslında çok da haksız sayılmaz. ( Tabii ki bunu kendine münasip olmayan bir iktidar başa geldiğinde hatırlamasaydı. ) Pek çok yaşlı vatandaş sandık başına geldiğinde bizzat bana sordu ’’ Hoce hangisine vereyim oyi?’’ Ya da ’’ Hocam babam oy kullanmasını bilmez, onun yerine ben kullansam olur mu?’’ Veyahut da adamın eşi oy kullanma yerine gidiyor bakıyorsun kocası da dalmaya kalkıyor içeri ’’ Sen giremezsin’’ Diyorum; sandık kurulundakiler bile ’’ Hocam onlar karı koca, aynı partiye oy verecekler nasılsa. Bırak da girsin adam ’’ Diyorlar.
Vatandaş içeriden bağırıyor ’’ Lo Veysiiiii...Bu poh yiyenin kağıdında arının resmini görmiyem nerededir looo?’’ Arı dediği Anap...Veysi cevap veriyor. ’’ Ula babo say..Baştan üçüncüye bas mühri ’’
Vatandaş bana soruyor:
-Hoce hangisine verah?
-Yahu amca hangisini beğeniyorsan ona ver.
-Hiç birini tanımiyim ki? Sen bilirsin. Ohumuş adamsan.
-Yahu amca biz söyleyemeyiz hangisine oy vereceğini. Olmaz.
-Eyi o zaman gözümizi yumup basacağıh artık birine mühri.
Seçim işte bu minval üzerine devam etti. Arada siyasi partilerin belediye başkan adayları yanımıza gelip bizlere görevlerimizde başarı dileklerinde bulundular. Bir isteğimiz olup olmadığını sordular. Öğlen vakti muhtar adayından nefis bir lahmacun ziyafeti geldi. Ve sonunda akşam oldu. Seçim süresi sona erdi. Sandık başında bekleyen olmadığı için oyların sayım dökümüne başladık. İşte bu noktada bizim muhtar adayını fazla bekletmemek için bu sefer biz ona kıyak çektik ve ilk önce muhtarlık seçimi oylarını saydık. Tabii ki tek aday olan muhtar çıktı sandıktan...Öteki sandıklardan da o çıkmıştı zaten. Muhtar Beyin altın dişleri daha da bir parladı. Sonra Belediye başkanlığı seçim sonuçlarına geçtik. Orada da sonuç beklendiği gibiydi. Encümen seçimlerini ise her zaman olduğu gibi kimse sallamadı.
Seçmen açısından seçim bitmişti ama bizim, özellikle de benim açımdan asıl çile daha yeni başlıyordu çünkü seçim sayım dökümleri ile ilgili tüm evrakları İlçe Seçim Kurulundaki hakimlere teslim edip onların huzurundan ayrılmadan iş bitmiş olmuyordu. Sayım döküm bittikten sonra tüm evrakları ve seçim sandığını da alarak polis nezaretinde İlçe Seçim kuruluna gittim. Gitmesine gittim ama bir baktım ki yüzlerce sandık başkanı ellerinde torbalarla sıraya girmiş bekliyorlar. İşlerini erken bitirip çıkmış olanlar yüzlerinde belli bir rahatlamayla çıkarlarken ben anladım ki bu teslim etme işi sabaha kadar sürecek. Çünkü seçim evraklarını teslim etmek için içeri giren bir sandık kurulu başkanı neredeyse ancak yarım saatte çıkabiliyor dışarı.
Çaresiz bekleyeceğiz artık. Beklemesine bekleyeceğiz de nasıl? Oturacak bir bank bile yok. Millet torbaları altlarına sermiş, içinde seçmenin oyları ve tutanaklar ile ‘’evet’’ mührü olan o torbabalar cümlesinin minderi olmuş. Hatta bir kaç torbayı yanyana getirerek yatak yapıp yatanlar da var.
Ben de aldım torbamı öylece bekliyorum sıra bana gelsin diye. Saat 1 filan oldu. Sandık başkanlarının ancak yarısı teslim etti evrakları. Fena halde acıktık ya bu sefer artık altın dişlimiz filan yok meydanda... Baktım arkadaşın biri nereden bulmuşsa dumanı üstünde bir kaç ekmek bulmuş, bir tane de sana yağı almışlar, ekmeyi yağa banıp banıp yiyorlar bir kaç kişi. ’’ Ulan nereden buldun o ekmeği, o yağı ’’ dedim. ’’ Yakında fırın var, ekmekler yeni çıkıyor fırından, yağı da evden aldım ’’ Demez mi? ’’Yahu dışarı çıkmak serbest mi’’ dedim, ’’ Torbanı burada birine emanet et çık istediğin gibi dolaş ’’ Dedi.
Ben de öyle yaptım. Torbayı bırakıp çıktım dışarı. Gidip birkaç tane sıcacık ekmek aldım. Geldim tekrar seçim kuruluna. Tabii ki ekmek anında tükendi. Midenin sesini tam olarak olmasa da susturdum biraz ama uyku dökülüyor gözlerimden. Baktım bir kaç arkadaş dışarı çıkıyorlar. Sordum ’’İşiniz bitti mi’’ diye. ’’ Yok bitmedi. Sabaha kadar da sıra bize gelmez. Biz gidiyoruz ’’ Dediler. ’’ Peki seçim torbası?’’ Dedim. cevap vermediler.
Gecenin saat ikisi ve hâlâ sandık kurulu başkanlarının neredeyse yarısı seçim evrakı teslim etmek için bekliyor. Olacak iş değil. Yorgunluk ve uykusuzluktan geberiyorum. Aldım torbamı. Soktum ceketimin içine. Doğru eve gittim. Vurdum kafayı yattım. Dört saat kadar bir uykudan sonra sabah saat altı gibi tekrar İlçe Seçim Kuruluna gittim. On kadar sandık başkanı kalmıştı evrak teslim etmek için bekleyen. Sonunda teslim ettik sağ salim.
O gün bu gündür bir daha Sandık Kurulu Başkanlığı mı? Tövbeler tövbesi...Şimdi bilgisayarla yapılıyor ama olsun. Sütten ağzım yandı bir kere.
(
Sandık Başı Beklerim Vay Benim Emeklerim başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
14.05.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.