*
*
hani
bir fikre kapılırsın belli belirsiz
bir
ekmek alırsın
kokusu
bir açlığı kızdırır bir yerlerde
bir
yoksul vardır hemen köşede
ekmeğin
elde taşınması bile burkar içini
anlayamazsın
hani
bir akşam lamba yakarsın salonunda
birileri
geçer camın önünden
sokağa
sızan ışıkta
tüm
özlemini besler büyütür
hissedemezsin
kah
sinede irili ufaklı boşluklar
kah
içte ki iniş ve çıkışlar
dilinin
ucunda bir türkü
yaşlı
bir denizin dalgaları gibi
değiştiremezsin
her
sorunun uğultusunda soğur beynin
sisli
sorgulara tutulursun
müphemler
sıralanır ruhunun kıvrımlarında
yaşanmışlıklar
dizesinin her basamağında
aklın
ve kalbinin öfkesi ayyuka çıkar
her
nefes bir acıya
her
kalp sızısı bir sancıya dönüşür
anlayamazsın
aynı
ışık kırılmalarını seyreder ay
içinde
öyle bir ateş topu
varılan
her sonuç bir başka fiyasko
birazdan
patlar tufanlar
kaçınamazsın
yıldızlar
kayar alelacele
gökten kıvılcımlar fışkırır
koşarsın
zehirli dumanlı ateşlere
ağlayamazsın
ışıltılar
karşılar seni her gün
tıpkı
dağ başında ki zambaklar misali
üşürsün
ısınamazsın
böyledir
hayat
döngüsüyle
umuduyla duasıyla böyle
böyle
başlar
böyle
tükenir
tüm
yüklerden azat olmanın son deminde
uçmaya
yüz tutunca
yaşam
denilen şey
yavaş
yavaş bir yerlere akar
kaybolur
gider
farkına
varamazsın
ve
nice sözler zihninden gelip geçer
akşam
olur gün batar
sabah
olur şafak doğar
dönüşü
olmayan bu yolda
bir
alem
bir
insan
bir
de sen olamazsın
redfer