M.
NİHAT MALKOÇ
Gelişi büyük bir özlemle beklenen
mümtaz bir aydır ramazan. Öyle ki onun manevî rayihasını ta üç ayların ilki
olan Recep ayında doyasıya hissederiz. Şaban'da ona yaklaşmanın o ulvi
heyecanını duyarız gönül hanemizde. Gelince de nurlara gark olur gönüllerimiz. Onu,
evlerimizi tepeden tırnağa temizleyerek güler yüzle ve iştiyakla karşılarız.
Ayların sultanı olan ramazan,
gönüllerimizin de biricik sultanıdır. O gelince kendimize çekidüzen veririz. 11
ayda boşladığımız hayatımızı ona uyarlarız. Bu durum ona duyduğumuz sevgi,
muhabbet ve ihtiramdandır. O ki bizi kendimize getirir. Hayatı sorgulamamızı
sağlar.
Ramazan, uzak kaldığımız değerlerimizi
ve değerlilerimizi bize hatırlatır. İftarından sahuruna, mahyasından
teravihine, huzur derslerinden sadaka taşlarına, zekâtından fitresine kadar
hayatımıza şekil ve ahenk verir. Sığ kalan hayatımızı alabildiğine
derinleştirir.
Ramazan bize geleneksel hayatın
doyumsuz lezzetlerini sunar. Unutmaya yüz tuttuğumuz paylaşma kültürünü bize
hatırlatır. Karagöz'den Meddah'a kadar geleneksel oyunlarımız bu ayda arz-ı
endam eyler. Adeta nadasa bırakılmış gönüller bu ayda (gül)şen olur. Sözüm ona
modern hayatın o soğuk metalik ve samimiyetsiz atmosferinden kurtuluruz.
Gufran ayı olan ramazan rahmetini,
merhametini ve bereketini beraberinde getirir. Bu ayın manevi ikliminde
ruhlarımız kirlerden arınarak kasvet atmosferinden kurtulur. Büyük bir arzuyla
ve iştiyakla teneffüs ettiğimiz ramazan iklimi adeta bir inşirah neşvesi
yaşatır bizlere.
Ramazan, sair zamanlarda ibadetlerden
uzak kalan ruhların pasını tövbe ve istiğfar zımparasıyla siler. Gönüllerimiz
Allah'a yakınlaşarak manevi rabıtalarını kuvvetlendirir. Vakit namazlarını
cemaatle kılmaya gayret ederiz. Çocuklarımızı ve torunlarımızı yanımıza alarak
teravihlere koşarız. Namazların öncesinde okunan mukabelelere iştirak eyleriz.
Ramazan, birbirinden ayrı düşmüş
gönül puzzle'ımızın parçalarını birleştirir. Eksik yanlarımızı tamamlar. Gönül
yaralarımızı pansuman eder. Kanamakta olan açık yaralarımıza merhem olur.
Rabbimizin kulluk imtihanı gereği bizlere vermiş olduğu nimetlerin muhtaçlarla
paylaşılmasına vesile olur. Solmuş gözlere fer, kurumuş dudaklara tebessüm
gelir.
İyilik mevsimi olan ramazan bizleri
her yönüyle iyileştirir. Hasta gönüllerimizi rehabilite eder. Hayata sevgiyle
bakmamızı sağlar. Güzelliklerin ortak değerlerimiz olduğunu bize hatırlatır.
Dünle bugün, bugünle yarın arasında güçlü ve sağlam köprüler kurmamızı sağlar.
Siyahtan beyaza kadar bütün renklerin insanlık paletinin tamamlayıcısı olduğunu
gönül kulaklarımıza fısıldar. Renklerin kardeşliğinin bizi kurtaracağını bize
öğretir.
Olma ve olgunlaşma ayı olan ramazan,
köklü bir medeniyeti de beraberinde getirir. Bu medeniyettir ki bizi
insanlaştırır, insan kılar. Bütün seslerin tek bir sesin yankısı olduğunu bize
öğretir. Bütün renklerin bir ana rengin tonları olduğunu açık seçik gösterir.
Ramazan; zaaflarımızı terk etme,
mükellef bir kul olarak Hak karşısında iri ve diri durma ayıdır. Madde ve onun
kibirli sahipleri karşısında eğilip bükülmemektir. Yalnızca Allah'a kul
olmaktır. Yani başka bir anlamda söylersek kula kulluk etmemektir.
Ramazan, her ne sebeple olursa
olsun, gönülleri bir şekilde kırılmış insanları hoşnut etme ayıdır. Zalime
karşı mazlumdan yana olma ayıdır. Safımızı ve tavrımızı netleştirme vaktidir.
Hakla batıl arasında gidip gelmekte olan yolları ferasetle teke indirme
vaktidir.
Ramazan garip gurebayı sevindirme,
ona kimsesizliğini hissettirmeme ayıdır. Onun içindir ki üzerinden bir yıl
geçen malların zekâtının tercihen bu
ayda verilmesi daha uygundur. Bununla birlikte belâların def edilmesi için
sadakalar bu ayda daha da artırılır.
Bütün ibadetlerin özü ve özetidir
mübarek ramazan. Bu kutlu ayda ruhumuzu bir çeşit bakıma alır, yıkıma ve kırıma
uğrayan yanlarını tabir caizse onarırız. Buna ruhların yıllık bakımı da
diyebiliriz. Araçlarımıza yıllık bakım uyguluyoruz da ruhlarımıza niye böylesi
bir yıllık bakım uygulamayalım? Üstelik hayatın darbelerinden en çok da onlar
zarar görürken...
Bugün muzdarip olduğumuz hız ve haz
çağında ramazanın mürebbiliğine her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız
vardır. Zira her geçen gün kanayan yaralarımızı ancak o iyileştirebilir. Sivri
ve agresif davranışlarımızı munisleştirir. İyilik yapma, tövbe edip günahlardan
kurtulma, bunların neticesinde sevap kazanma bu ayın doyumsuz meyveleridir.
Millet ve fert olarak ramazanın
kıymetini hakkıyla ve lâyıkıyla bilelim. Onu mahzun bir hâlde uğurlamayalım.
Unutmayalım ki ramazanın bize ihtiyacı yok, bizim ramazana ihtiyacımız var.
Rabbim bizleri sevap mevsimi olan ramazanı idrak edenlerden eylesin.