Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 18.05.2024
Okunma Sayısı : 181
Yorum Sayısı : 11
15 Mayıs  1919'dan 19  Mayıs  1919'a-2. Bölüm-bandırma  Vapuru -
15 MAYIS  1919'DAN 19  MAYIS  1919'A-2. BÖLÜM-BANDIRMA  VAPURU - 


Bugün  pek  çok  vatandaşımıza ve  tarihçilerimize  göre Padişah  Vahdettin,  Samsun'a  gönderdiği  Mustafa  Kemal'e  ''  Devleti  Kurtarabilirsin''  Derken  amacı  vatanın  kurtulması  filan  değildi. O  sadece  ve  sadece  kendisini  ve  saltanatını  düşünmekteydi. Bunun  kanıtı  neydi  peki?  Bunun  kanıtı  Mustafa  Kemal'e  verilen  4  maddelik  talimattı.  Bu  talimatın  hiç  bir  satırında '' Mustafa  Kemal  Paşa,  tarafımdan  vatanı  kurtarmak amacıyla  görevlendirilmiştir.''  Diye  bir ibare  yoktu.  Tam  tersine  vatandaşın  elindeki  silahları  alması,  direniş  örgütlerini  kapatması, yeni  direniş  teşkilatlarının  kurulmasının  önüne  geçmek  gibi görevlerle  görevlendirilmişti. 

Yani  pek  çok  vatandaşımıza  göre  Padişah, eğer  vatanın  kurtulmasını  amaçlamış  olsaydı  Mustafa  Kemal'e verdiği  belgede '' Mustafa  Kemal  Paşa  vatanı  kurtarmakla  görevlendirilmiştir.  Kendisine  her  türlü  yardımın  yapılması buyruğumdur.''  Yazılmalıydı. Böyle  bir  ifade  emir  ve  talimatlarda  olmadığına  göre  padişahın  devleti  kurtarmak  gibi  bir  amacı  kesinlikle  söz  konusu  olamazdı.

Daha  da  açık  yazalım:

Bazı  vatandaşlarımız  ve  tarihçilerimiz  diyorlar  ki: İstanbul'dan  Samsun'a  gidebilmek  için  İngilizlerden Vize  almak  mecburiyetinde  olunduğu  halde,  İngilizlerin Samsun'a  gidecek  heyetin elindeki  belgeleri  didik  didik  inceleyecekleri bilindiği  halde, İngilizlerin  en  küçük  bir  şüphede  Mustafa  Kemal'i de yanındakileri  de tutuklayacakları kesin  olduğu  halde Padişah  Vahdettin,  Mustafa  Kemal'in  eline  ''  Seni  Vatanı  kurtarmakla  görevlendirdim.''  yazılı  bir  belge  vermeliydi.  Böyle  bir  belge  vermediğine  göre  haindir. 

****

Mustafa Kemal  Paşa 30 Nisan  1919'da 9.  Ordu Müfettişi olarak  görevlendirildi.  Bu  görevlendirilme 5 Mayıs 1919'da  zamanın  resmi  Gazetesi  olan  Takvim-i  Vekayi'de yayınlandı. Bu  arada ''  Kendi  karargahımı  kendim  hazırlarım''  Diyen  Mustafa  Kemal  Paşa gerçekten  de  karargahını  bizzat  kendisi  hazırladı. Yani  birlikte  görev  yapacağı  insanları  kendisi  seçti. 

Mustafa  Kemal'in üç  beş  serseri  Pontusçu  Rum  yüzünden Karadeniz  Bölgesinde başlayan  olayları  bastırmak,  vatandaşın  ellerindeki  silahları  almak, Mondros  Ateşkes  Antlaşması  mucibince terhis  edilmesi  gerektiği  halde  henüz  terhis  edilmemiş  askeri  birliklerin  terhisini  sağlamak, kurulan  direniş  örgütlerini  dağıtmak gibi  resmi  bir  görevi  olsa  da  gerçekte  böyle  bir  görevle  görevlendirilmiş  olması  bana  hep  saçma  gelmiştir.  Neden  mi?

Vatandaşın  düşmana  karşı  direnmesini  asla  istemeyen  hükumet  bir  taraftan Ali Fuat (CEBESOY) Paşa’yı 25 Şubat 1919’da Konya Ereğlisi’ndeki 20’nci Kolordunun başına getiriyor, diğer  taraftan  Kazım  Karabekir'i  15.  Kolordu  komutanı  olarak  görevlendiriyor  ve her iki paşa da -  Mondros  Ateşkes  antlaşmasına  rağmen  -  askerini  terhis  etmediği  halde  bunlara '' Geri  dönün ''  Diyen  olmuyor. Sadece  bir  ay  sonra  Mustafa  Kemal'e  ''  Git  oradaki  orduları  dağıt, ellerindeki  silahları  al.''  deniyor.  Bu  çok  garip  değil  midir?

Bir  diğer  husus: Mustafa  Kemal'e  sağlanan  yetkiler  ondan  sadece  bir  ay  önce  Anadolu'ya  geçmiş  olan Kazım  Karabekir'e  ya  da daha  önce Anadolu'ya  geçmiş  olan Ali  Fuat  Paşa'ya sağlanamaz  mıydı? Mustafa  Kemal'den  istenen Kazım veya  Ali  Fuat  Paşa'dan  istenemez  miydi?  İstenirdi. Ama?

Ama  Mustafa  Kemal  Paşa'nın  İstanbul'dan  uzaklaştırılması  gerekiyordu(!) 

Evet,  Mustafa  Kemal  Paşa  da  öyle  diyor  hem  de  Nutuk'ta. 

''Bu geniş yetkinin, beni İstanbul'dan sürmek ve uzaklaştırmak maksadıyla Anadolu'ya gönderenler tarafından, bana nasıl verilmiş olduğu garibinize gidebilir.....''

Çok  gariptir ki Mustafa  Kemal  Paşa, kendisine istemeye  istemeye  kabul  ettiği  bir  görev  verildiğinde  hep  böyle  düşünmüştür.  Mesela 7. Ordu  Komutanlığı  görevinden  istifa  edip  İstanbul'a  geldikten  sonra yeni  padişah  Vahdettin  tarafından padişah  buyruğu  ile tekrar  7.  Ordunun  başına  getirildiğinde  buna  ''  Sürgün ''  Demiştir. Aynı  şekilde  Samsun'a  gönderilmesini  de  ''Sürgün''  olarak nitelemiştir.

Bu  öylesine  bir  sürgündür  ki  Padişah ve  hükumet Mustafa  Kemal  Paşa'yı  hiç  bir  bakanda,  ordu  komutanında  olmayan  yetkilerle  donatmıştır. 

Ama  Harbiye  Nazırlığı  beklerken  9.  Ordu  Müfettişliği  ile  yetinmek  zorunda  kalan  Mustafa  Kemal  Paşa bu  görevlendirmeyi  '' Sürgün ''  olarak yorumlamıştır. 


Aslında 13  Kasım 1918'den 16  Mayıs  1919'a  kadar  İstanbul'da  kalan  ve  bu  süre  içinde  Padişah  Vahdettin'i  bir  darbe  ile  tahtından  indirmeyi  bile  düşünen Mustafa  Kemal'i  İstanbul'dan  uzaklaştırmak padişahın  bizzat  kendi  topuğuna  sıkması  demektir  zira  Mustafa  Kemal  sahip  olduğu  yetkilerle  Anadolu'da  padişaha  karşı  çok  daha  rahat  bir  ihtilal  gerçekleştirebilecekti.  Nitekim  de  öyle  olmuştur.  

****

15 Mayıs  gecesini  annesi  Zübeyde  hanım  ve  kız  kardeşi  Makbule  ile  geçiren  Mustafa  Kemal  Paşa, 16  Mayıs  1919  Cuma  günü  Kızkulesi  önünde  demirlemiş  olan  Bandırma  Vapuruna  geçti. 

1878 Yılında  İngiltere'de  bir  yük  ve  yolcu  gemisi  olarak m inşa  edilmiş  olan  Bandırma  Vapuru 1891'de Erdek  kayalıklarına  bindirerek  ağır  hasar  aldıysa kaptanı  Andreas  tarafından Haliç  tersanesine  çekildi ve adamakıllı  bir  onarımdan  geçtikten  sonra  1894'de bir  Türk  gemisi  oldu  ve  Bandırma  adını  aldı. 

Çanakkale  Savaşları  sırasında  cepheye  mühimmat  ve  asker  taşıdı. Bir  kaç  kez  düşman  saldırısına  uğrasa  da  bir  yara  almadı. Yani  16  Mayıs  1919  Tarihi  itibariyle pusulası  olmayan,  her  an  batmaya  aday  bir  gemi  değildi. Ama  biz  hep  öyle  tanıdık  onu. 

Bandırma  gemisi bazılarının  dediği  gibi  Mustafa  Kemal  ve  sadece  on  beş  yolcuyla  değil   yetmiş  dokuz  yolcu  ile  yola  çıkacaktı. Ayrıca  bazı  kaynaklara  göre  vapura Mercedes  marka  bir otomobil  ve  üç  de  at  yerleştirilmişti. 

Tek eksik  İngiliz  vizesiydi.  

İngiliz  Yüzbaşı  John  Godolphine  Bennet ''  Gidebilirsiniz, sakınca yok.''  derse rahatlıkla Karadeniz'e  açılabilirdi  Bandırma  Vapuru...

Devam  edecek.  

( 15 Mayıs 1919'dan 19 Mayıs 1919'a-2. Bölüm-bandırma Vapuru - başlıklı yazı Sami Biber tarafından 18.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu