Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 26.05.2024
Okunma Sayısı : 155
Yorum Sayısı : 12
Iı. Abdülhamit'in  Kardeşi, Mustafa  Kemal'e İşkence  Ettirdi Mi?-2. Bölüm-

1902 Yılında Askeri Akademiye kaydolan Mustafa Kemal burada canla başla derslerine çalışıyordu ve Ali Rıza Paşa'ya vermiş olduğu söze sadık kalarak okulda herhangi bir gazete çıkarmıyordu ama yine de sessiz sedasız ve suya sabuna dokunmayan bir insan olduğunu söylemek mümkün değildi.
Evet, Akademi çatısı altında ne gazete vardı ne de siyaset ama akademinin dışında gazete de vardı siyaset de... Hatta öylesine bir siyaset ki başında II. Abdülhamit olduğu müddetçe bu devletin bir milim bile ilerlemeyeceği, çöküp gideceği açık açık dile getiriliyordu çıkardıkları gazetede.
Nerede yapıyorlardı peki bu işleri?
Bu faaliyetleri İstanbul-Sirkeci'de tuttukları bir kiralık evde gerçekleştiriyorlardı.
1905 Yılı itibariyle Mustafa Kemal de birlikte gazete çıkardığı arkadaşları da [ Mesela Fethi Bey( Okyar ) , Ali Fuat Bey (Cebesoy )] akademiden mezun olmuşlardı ve atanmayı bekliyorlardı. Beklemesine bekliyorlardı ama hepsinin de beklentisi Makedonya, Selanik gibi Rumeli topraklarıydı. Batıya tayin olurlarsa II. Abdülhamit'e karşı çok daha güçlü olabilirlerdi, nitekim İttihat ve Terakkinin merkezi de Selanik'teydi.
Mustafa Kemal ve arkadaşları böylece tayin emri beklerlerken hepsi birden kendilerini Bekir Ağa Bölüğü ya da Kızıl Zindan denilen tutukevinde buldular.
Osmanlı döneminde Harbiye Nezareti olarak kullanılan, bugünkü İstanbul Üniversitesi Merkez Binasının avlusunda yer alan tutukevi, yalnızca siyasi suçlular ile askeri tutukluları ağırlardı. Resmi adı İstanbul Muhafızlığı Dairesiydi ve buraya düşenlerin uğradığı en basit işkence tırnaklarının sökülmesiydi. Bekir Ağa Bölüğüne düşenlerin arkasından '' Rahmetli oldu '' diye Fatiha okunurdu.
Evet, Mustafa Kemal'in arkadaş grubu içine sızmış olan Fethi adında biri ( Bu Fethi, Fethi Okyar değil tabii ki). Onları Harbiye Nazırı Zülüflü İsmail Paşa'ya ispiyon etmiş, Zülüflü İsmail Paşa da durumu önce padişah II. Abdülhamit'e aktarmış, daha sonra da tutuklanan on iki genç subayı Yıldız Sarayına çağırtarak tek tek sorgulattırmıştı. ( Sorgulamaları da değişik değişik paşalar yapıyordu.)
Sorgulananların suçu çok büyüktü. Hepsi de Padişaha suikast tertip etmekle suçlanıyordu ve padişah kafes ardından dinlediği sorgulamadan sonra '' Asın '' Derse asılacaklardı. Zülüflü İsmail Paşa, ağabeyi II. Abdülhamit'in gözünün içine bakıyordu '' Asın '' demesi için. Ancak II. Abdülhamit çok başka düşünceler içindeydi. Onun tamamen farklı planları vardı.
Zülüflü İsmail Paşa, Mustafa Kemal de dahil tutuklu on iki subayın hepsi üzerinde değişik işkenceler uygullatırdı bizzat kendileri Padişaha suikast planları yaptıklarını itiraf etsinler diye ama başarılı olamadı.
Bir paşa oğlu olduğu halde Ali Fuat ( Cebesoy ) bile bu işkencelerden nasibini aldı. Yani Ali Fuat Bey'e bile torpil geçilmedi İsmail Fazıl Paşa'nın oğlu olduğu halde. Bu durumu kendisi şöyle anlatır:
“................Eczacıbaşı Refik Saray’da beni Kabasakal Mehmet Paşa’nın odasının yanındaki odaya bıraktı. Bir süre odada yalnız kaldım. Yanımdaki odadan bazı sesler ve gürültüler geliyordu. Belki benden önce gelen veya zorla getirilen arkadaşlara zulüm yapıyorlar diye düşündüm. Acaba bunların arasında Mustafa Kemal de var mıydı? Gürültüler sona ererken içeriye bir perde çavuşu girdi, selam vermek gereğini bile duymadan: “Buyurun Paşa Hazretlerinin yanına gideceğiz..''
''Birden kendimi Kabasakal Mehmet Paşa’nın huzurunda buldum. Beni hemen tanıdı. “İsmail Fazıl Paşa’nın oğlusunuz, değil mi? Her şeyi olduğu gibi anlatacağınızı Padişah Efendimize olan bağlılığınızdan beklerim.” dedi.
Ne söylesem boştu. Sözlerimin yelpaze sakallı paşa üzerinde hiçbir etkisi olmadığını görüyordum. Zaten beni çok konuşturmadı: “Doğruyu söyleyecek misiniz, söylemeyecek misiniz, önce buna cevap verin. Yoksa ben şiddet kullanmasını da bilirim.” Dedi.
''.............. Paşa, oturduğu masadan öfkeyle kalktı, zile bastı. İçeriye uzun boylu, güçlü iki perde çavuşu girdi. Ben ne olacak diye bakıyordum. Kabasakal Mehmet Paşa masanın altından uzun bir değnek aldı ve çavuşlara: “Yüzbaşıyı çeviriniz, dayak cezası uygulayacağım.''
Gerçi Mustafa Kemal'in anılarında böyle açık açık anlatılan bir işkenceden, zulümden bahsedilmez ama bir paşa oğlu olmasına rağmen Ali Fuat Bey'e bile sopa atılmışsa hiç bir torpili olmayan ve grubun lideri olan Mustafa Kemal'e neler yapılmıştır Allah bilir.
Mustafa Kemal ve on iki arkadaşı ik ay kadar süren bir tutukluluk ve sorgulama döneminden sonra Bekirağa Bölüğünden sağ salim çıkarlar. Çıkmakla da kalmaz askerlik görevlerine devam etmeleri uygun görülür padişah tarafından ama Selanik veya Makedonya değil Şam'da...Mustafa Kemal, Şam'daki 5. Orduya tayin olunur.
Peki neden ceza almaz bu on iki subay?
Mustafa Kemal'e göre Şam'da görevlendirilmek bir cezadır. Bu resmen bir sürgün cezasıdır ama Sultan II. Abdülhamit'in bu on iki yüzbaşıyı idam ettirmemesinin çok başka sebepleri vardır: 1- O sene Harp Akademisinden sadece otuz yedi subay mezun olmuştur. Bunlardan on ikisinin idam edilmesi ordu üzerinde çok büyük bir tepkiye yok açardı. 2- Bu on iki subayın affedilip Rumeli topraklarında görevlendirilmeleri gerektiğini savunan paşalar da vardı ibret-i alem için öldürülmeleri, en azından ordudan atılmaları gerektiğini savunanlar da... II. Abdülhamit ise her zaman paşalar arasındaki fikir ayrılıklarını beslemeyi uygun buluyor ve bu çatışmaların, Paşaların kendisine karşı birleşmesini engellediğini düşünüyordu. Bu nedenle affedilsin diyenleri de cezalandırılsın diyenleri de kırmayacak, birini diğerine tercih ettiğini hissettirmeyecek böyle bir yola baş vurmuştur.
****
1905 Yılında Padişah II. Abdülhamit'in affıyla canları bağışlananlardan Mustafa Kemal, 1909'da Abdülhamit'i tahttan indirmek üzere Selanik'ten İstanbul'a gönderilen Hareket Ordusunun kurmay başkanı olmuşken Fethi Okyar, sürgüne gönderilen padişaha Selanik'e kadar eşlik etmiştir.
Bekir Ağa Bölüğüne gelince:
Bu bina işgal yıllarında bile hapishane olarak kullanılmış bir binadır. Cumhuriyet döneminde ise bu bina mektep olarak kullanılmaya başlanmıştır. ( Mesela bir dönem Tıp Fakültesi laboratuvarı olarak kullanılmıştır. ) Günümüzde Siyasal Bilgiler Fakültesi tarafından kullanılmaktadır. Önündeki ''Atatürk ve Gençlik Anıtı 19 Mayıs 1955'de açılmıştır.
( Iı. Abdülhamit'in Kardeşi, Mustafa Kemal'e İşkence Ettirdi Mi?-2. Bölüm- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 26.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu