Düşük yapan bir cümleydi aslında:
öncemde saklı masalların minvalinde çöken kubbesi göğün ve işte bir şiirin
resitaline verilmiş iken hem fermanım hem de sözcüklerin davetiyesi.
Söküklerimden örülü annemin cılız kır
saçları
Öykündüğümse şahika ve kırık
kanatları
En çok da çiçek olup açmadığım
sabahları özlüyorum:
Demem o ki:
Dünde kalan mutluluğum ve çocukluğum
Soyutlandığım kadar cihandan
Sadece annemin yüzüne yağan nurdur
Tutuklu kaldığım mırıltılar ve
nidalar
Ansızın
Ve sere serpe
Firar eden nice imge
Ertelediği kadar yüreğin tahliyesini
Ve iyi halden midir hep kaybettiğim
unvanım?
Hani, hani…
Sektiğim hece hece
Bir düş âlemi ki tapındığım
Yüce Rabbim ve İlahi tapınağım
Elbet kalbimin sesini dinlediğim
kadar
Uzağındayım cihanın ve yalanların da
Soyunun tükenmediği kaderde saklı
Acılar
Soykırımları
Ve ölen çocuklar:
Ah, ar damarı çatlamış insan
izlekleri
Kâh soyut kâh somut kavramlar
Hazır ol da geçen ömür
Ve saat farkı:
Demlendiğim oktavda
Derlediğim makamda
Gölgemi dahi kovmuşken, başucuma
Dikili bir ağacın kökü
Aslında öldüm öleli
Nasıl ki yoktu bir dikili ağacım
yaşadığım minvalde
Şimdilerde kabrimde saklı
Hem sırlarım hem mezar taşım
Afaki olduğunu bile bile sevdiğim
Sevecen yüreğimden eksik etmediğim
Kuş b/akışı hayata:
Yetmedi…
Coşkumla
Sevdamla
Bentler aştığım nasıl ki t/aşkın bir
ırmağım.
Azadesi köpüklerin
Boyumu açan tarifesi ömür denen
Girift minvalin
Sökün ettiği kadar da ilham,
yüreğimden
Ve kürediğim
Ve tünediğim
Ve küstüğüm
Bir anıt mezar ya da lahit
Alabildiğine de darbe aldı mı yürek
Kasvetli gecenin boğucu iklimi
Kadirşinas yüreğiminse intihar vakti
Ezeli ve ebedi esti mi de sevgi
Denen rüzgârdan alıp da gücümü
Ebediyete intikal edecekken de
sözcüklerin güdümü
Bir hevesle
Bir aşkla
Aşikâr yaşadığım kadar da telaşla
Söz kırımı
Yalnızlığın sonlanmayan vardiyası
Ve mesaisi bitmeyen hüznün
Bir martaval niteliğinde
Aralıksız kederin göz s/üzdüğü
İbaresi ömrün
İkazı göğün
Sular altında kalan şehrin
Akıbeti
Aciz bir teselli mahiyetinde
Yüz görümü sözcüklerin kehaneti
Varsın olsun bir rivayet
Mademki tutulan nutkuma da eşlik
edecek nihayet
Kalemin sarsıcı gücü
Ölümle sevişen bedenim
Ölümsüzlükle iştigal diri sözcüklerin
Bilinmeyen akıbeti
Sırların müptelası
Serlerin revnak sancısı
Surlarında şehrin serili
Hem hitabeler hem külliyesi
Yerli yersiz söylencelere itibar
etmeyen kalbimin kalesi
Ve kalemin hicvi
Ölümün hicreti
Posta koyan iblisin sinsi ihaneti
Şehre de şiire de şaire de gölge
düşmesin yeter ki
Afaki
Olsa bile
Mutluluğun izinde
Devasa bir gizin de perde arkası
Uçuşan saçlarıma yağan karın indinde
Bense sadece suskun
Bense sadece yorgun
Varla yok arası bir çiy tanesi
Alabildiğine Rabbine yakın ve vurgun
Şahidimse kalemim ve koruyucu
meleklerim
İzahı var ya da yok
Tutulan nutkuma konan sevdalı ilham
perim…