Ah Şu Dertler Yok Mu

*
ah  şu dertler yok mu
silkinerek uyanıyorlar hep birden
can suyuna kavuşmak için 
cümleler sıralanıyor dil tespihine 
hançeri hiç pas görmemiş 
şehir eşkıyası kadar acımasız

ruhta bir düğümdür dert dedikleri
gah sabırla çözülür 
gah kirli bir kördüğüme dönüştürülür
kalıcı sanırsın 
oysa 

zihin bulantısına dönüştüklerinde
ya delirmektir manalı uyanışlara
ya da her şeyi devirip gitmektir 
mukaddes dirilişlere

vakit akşama dönmüş 
ortalık kara yansıyan turunç rengi
kül eden gama teslim oluyorum
kar serpiliyor boylu boyunca
içime gamı gömmüşüm işte 
üşüyorum

ruhumun sesini dinliyorum
bir daha
bir daha, bir daha, bir daha…
bir çok defa... 
bazı şeyleri anlamak için

gözyaşlarıma karışıyor içlenişim
her damla
insan olmak ile kalmak ara yerinde 
kaç defa düştüklerimi  
geçen zamanın ziyanını
hesaplıyorum
bir kaç defa 
o zayıf hendese bilgimle

dünyaya yetişmek telaşı devrilip düşüyor yere
ne yerlisi ne yabancısıyız aslında kendimizin 
fani olan her şey ziyan 
o vakit tek dosta döndürüyorum çare arayan gönlü 
şadırvanda su donmuş
havada zaman donmuş 

bak… dostum  
kar yağıyor dışarıda
soğuk bu kar tanelerinde saklanıyor 
üşüme 
sobaya odun at
sobanın dibine dek yürü 
ısın biraz

camdan izliyorum 
nefesim camı mühürlüyor 
yaşıyorum
rahmeti yayana sesimi duyurmak için
aslında insanı en iyi O’ tanır 

ömür geçiyor hiç aralanmadan
nefeslense biraz 
dursa, dinlense… 
ellerimle yoklasam 
kavrasam sonra en derin çatlağından 
en büyük derdimi bulsam tek hamlede
o ana ulaşıp 
otursam oradaki kendimin karşısına
dertleşsek

dert ahalisi 
sabahlara dek çarpar kapıları umudun yüzüne 
acının adı alışmaktır artık
aldırma …
umudunun yüzüne tekrar tekrar bak 
yağmur indirecek dost birazdan
yanan yüreğe 
aşıp geçtiğin eşiğe 

dert biter sabır bitmez
kaygı biter hayal bitmez
gülmek ağlamak biter düşünmek bitmez
kavuşmak biter beklemek bitmez  
ben neden bitmezlerin içinde aramıyorum 
gerçek dostu

kar hafifliyor
kuşlar hala darı aramakta
doğruluyorum dert eşiğinden 
eski yerine yeniyi
hüzün yerine neşeyi
terk yerine seyahati 
an yerine günü devşiriyorum 

biliyorum
uyuyup uyandığımda dostum beni bekliyor olacak 
gerçek dost
her gönle anlayacağı lisanla 
tane tane anlatıyor aslında
lapa lapa kar yağarken 
abası yamalı bir derviş gibi 
şu cümle geçip gidiyor zihnimden   

hayatta en güzel şey
değerli olmak 
var olmaktır
hem de varoluşların en şereflisidir
yaşamak…

bir gün çekilen perdeler aralanır
aşikar olur tüm masalsı sırlar
bir gün hüzün rıhtımından sis perdeleri de çekilir aradan
ne göğün maviliği kalır 
ne de denizin sakinliği
zaman bile durduramaz seni

bir basiret makamıdır ötelerin ardını görmek
kar gibi beyaz sanma bu ihtişamlı yankıyı
sakın yalan sanma gözlerin görmediği gerçeği
ve bir gün hayatı ikiye ayıran bir gölge 
kayıp gider zamanın boşluğuna

içimizde kayıp giden 
ne yolcudur 
nede yol 
kaybolan da biziz
kalan da…

redfer
( Ah Şu Dertler Yok Mu başlıklı yazı redfer tarafından 11.06.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu