Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 28.07.2024
Okunma Sayısı : 491
Yorum Sayısı : 10
Beşinci Reich Döneminde Siyonistler İnsan Mıdır?

Yahudi Rothschild ailesi, 18’inci yüzyılın sonlarında büyük servet sahibi olduğunda, kafasında dünyanın sahibi de olma fikri ışıl ışıl parlamış olmalı ki, finans trafiğini kontrol etmek suretiyle, Deccalizm’in ön hazırlığını yapan Satanizm kanalıyla, insanlığın bütün değerlerini, inançlarını matkapla deler, balyozla parçalar gibi, yerle yeksan etmeye girişti.
 
İkinci Reich dönemi başlarıdır bu dönem.
 
O dönemin büyük sapığı Charles Darwin, 1858’de Evrim Teorisi’ni açıklıyor. Tesadüf mü? Değil. İşin başında kim var bakalım! Rothschild’ler…
 
“Rothschild ailesi, Darwin'e Evrim Teorisi'ni icat etmesi için para verdi.” gerçeğini herkes bilse de, dile getiren yoktu.
 
CBS News Dışişleri Muhabirliği Şefi ve Fox Nation's kanalının eski sunucusu Lara Logan cesur davranarak açıkladı bunu. Sen misin açıklayan! Kadın hemen kovuldu, aforoz edildi. Aşağılandı. Hatta Arap Baharı döneminde Kahire’de muhabirlik yaparken saldırıya uğradı ve çırılçıplak kalıncaya kadar taciz edildi, cinsel istismara uğradı, sekiz gün hastanede tedavi gördü.
 
Evrim Teorisi, canlı türlerinin zamanla değişime uğrayarak başka tür canlılara dönüştüğünü iddia eder. İnsan da Hominid Evrim geçirmiş, maymundan insana dönüşmüş güya.
 
Alt yazısı ne? Allah yok. Dolayısıyla ilk insan Âdem diye biri de yok. Her taksonomist sınıflandırmada olduğu gibi, insan da tesadüfen ortaya çıkmış bir canlı türüdür.
 
Dinî inançlar nasıl yok edilir, kadim hafıza nasıl çökertilir, Allah nasıl inkâr edilir, Şeytana nasıl köle yapılırmış, gördük değil mi?
 
Sizi size bırakmak istemediklerinde “Buradan buyurun.” derler ya! Bütün dünya gibi biz de buyurmuşuz efendim. Ders kitaplarımızda en önem verilen konuydu Evrim teorisi. Öyle iki satır yazıyla geçiştirilmez, maymundan insana nasıl evrimleştiğimiz kocaman resimlerle gözümüzün içine sokulur, öğretmenimiz de ders anlatırken ve sınavlarda bu konuyu ön plana çıkarırdı. Sadece okullarda mı? Medya başta olmak üzere, topluma ulaşabildikleri her ortamda sistematik bir şekilde sürekli köpürtüldü; burun kıvıranlar kara cahil ilan edildi.
 
Dünyada binlerce bilimsel teori varken ve temeli elle tutulur delillerle gerçeğe dayandırılmışken, üstelik insanlığa fayda sağlıyorken, hiçbir bilimsel delili olmayan, ısmarlama Evrim Teorisi nasıl oldu da bu kadar revaç buldu?
 
Ardında kim vardı? Dünya sermayesini ve siyasetini elinde tutan (Nasıl tuttuğu konusuna hiç girmeyeyim; beş makale boyu uzar.)  Rothschild ailesi ve emrindeki bir dernek… Hangi dernek?
 
Botanik ve zooloji araştırmaları yapmak üzere 1788 yılında Londra’da kurulmuş olan ve tamamı Ateist bilim adamlarından oluşan Londra Linne Derneği, dünyanın ilk taksonomi ve doğa tarihi derneği.
 
Darwin’in Evrim teorisi ve tezi bu dernek vasıtasıyla dünyaya lanse edildi. Bir yığın onur ödül töreni ile desteklendi ve günümüze kadar da Siyonizm’in ve Evanjalizm’in ortak çatısı Satanizm tarafından canlı tutuldu. (Onur kelimesi cafcaflı bir kılıftır ve bu noktada onlar için çok sihirli bir kelimedir. Hatırlayın, Netenyahu da onur konuğuydu kongrede.)
 
Üçüncü Reich'ın ilk yöneticisi Adolf Hitler’in “ari ırk” deneyleri de, zıt gibi gözükse de -ki değil- bu inkârcı sapıklar tarafından finans edilmiştir. Hani Hitler Yahudi düşmanıydı? Holokost yapmıştı da altı milyon Yahudi’yi öldürmüştü? İşin aslı öyle değil efendim. Bu Yahudileri öldürenler, Hitler’e parayı bastırıp SS Nazi üniforması giymiş olan Siyonist Yahudi subaylardır. Rahatı yerinde, işi gücü yolunda Yahudilerin kurulmak istenen İsrail’e gitmeye hiç niyetleri yok. Dindar Yahudiler zaten, bize devlet kurmamız yasaklandı diye yanaşmıyor. Avrupa’dan bu insanları nasıl taşıyacaklar Ortadoğu’ya? Hasta, alil, zayıf, yaşlı, mesleği olmayan… Yani İsrail’in kurulma aşamasında sorun çıkartacak, işe yaramayan soydaşlarını hiç acımadan gaz odalarında katlettiler. Bu soykırımın filmlerini gösterime soktular ki meslek sahibi, zengin, güçlü kuvvetli, eğitimli Yahudiler kaçacak delik arasın. Yahudi dostu Alman kılığında ajanlardan oluşan ekipler, bu çok korkmuş Yahudileri, eksiksiz listeler tutarak Filistin topraklarına taşıdı. Nihayetinde o toprakları asıl sahiplerinden çalarak İsrail Devletini ilân etti. Bu çakma devleti ilk tanıyan ülkelerden biri de ne yazık ki Türkiye’dir. Başımızda kimler varmış, bizi biz mi yönetiyormuşuz, yoksa Siyonistler mi? Fazla düşünmeye gerek olmadan cevabı verilebilir bu sorunun, değil mi?
 
Beşinci Reich dönemindeyiz şu an. III. Dünya Savaşı olacak diyorlar lâkin tarih bu savaşın başlangıcını daha önceki bir tarihte yazacak. Mesela 24 Şubat 2022’de patlak veren Rusya - Ukrayna Savaşı veya 7 Ekim 2023’te startı verilen Gazze Şeridi’ndeki Müslümanların soykırımı ve Filistin’in tarihten silinmesi gibi… Onun öncesi de olabilir. Suni çıkartılan Yemen iç savaşı felaketi gibi…
 
 Konu dallanıp budaklanmaya çok müsait. Sadede gelmem lazım şimdi.
 
Efendim, bu makaleyi yazmama neden olan ilhamımın kaynağı, bugün sitede günün hece şiiri seçilen, Nefesi mahlaslı şair Orhan Özer Beyefendinin “Domuzlar” isimli şiiridir. Şairimiz, “Fitnenin yuvası o çirkef yerde” diyerek tanımladığı ABD Kongresi’nde insan görememiş, vahşi, yırtıcı hayvanların adlarını zikrederek, onursuz caniyi alkışa boğan domuzlara tepki vermiş.
 
O kadar haklı ki bu seçiminde… Çünkü o fitne yuvasında insan kalabilmiş tek kişi vardı: Demokratik Partili Kongre üyesi, Filistin kökenli Müslüman Rashida Tlaib. kefiye ve Filistin rozeti takıp, Netanyahu’ya ve tüm domuzlara karşı “Savaş Suçlusu” pankartı açtı. Konuşma biterken de, pankartın “Soykırımdan Suçlu” ifadesinin yer aldığı diğer yüzünü çevirdi.
 
Evet, insanlığını kaybetmeyen sadece bir kişi gördük. Bu kişi aradan kaç asır geçerse geçsin, adı tarihe altın harflerle kazınmış, tek başına bir ordudur artık. Şairimiz Rashida Tlaib için “İçlerinde boynu bükük bir maral” diyerek bahsetmiş. “Kadın dimdik duruyor, nasıl boynu bükük bir maral olabilir?” demeyelim. Zira bu cengâverin temsil ettiğine bakmalıyız biz. Boynu bükük Gazzeli Müslümanlara…  Detayına girip de Müslüman dünyasına sövdürmek istemiyorum. “Boynu bükük maral” doğru tanımlamadır.
 
Bu maraldan gerisini insandan saymamız elbette mümkün değil. Zaten onlar da kendilerini insan addetmiyor. İnsanı Allah yarattı çünkü. Onlar ne diyor? “Biz İblis’in çocuklarıyız.” diyor. “İnsaniyete değil, Deccaliyete inanıyoruz.” diyor. “İblis bize Deccal’ın gelmesi için çok büyük katliamlar yapmamızı, dünyayı ateşe vermemizi, insanları köleleştirmemizi ve dehşetengiz bir ortamı süratle hazırlamamızı emretti.” diyor.
 
Bu yeni bir söylem midir dersek, yazımın başında anlattığım Evrim Teorisi’ni hatırlayalım. Kendilerinin insan olmadığını kabullenen bu İblis çocukları, inançlı insanları yoldan saptırmak için icat ettikleri teoriyle iki asırdır kaç milyar insanı hayvanlaştırdı acaba? Sayıya gerek yok; sonuç ortada.
 
Hani sloganlaştırdığımız bir haykırış var ya… “Bu savaş haç ile hilâlin savaşıdır.”
 
Sloganı değiştiriyorum: “Bu savaş; İnsan ile hayvandan daha aşağı olan Esfel-i Safilin’in savaşıdır.”
 
İnsan kalabilen her yüreğe sonsuz sevgi ve saygılarımla…
 
Mücella Pakdemir
.
.
.
 

Görseli, hem şiirden kaynaklı ilhamıma ilinti yapmak için hem de uygun düştüğü için
Nefesi’nin (Orhan ÖZER) sayfasından arakladım. Hakkını helal eder inşallah.

( Beşinci Reich Döneminde Siyonistler İnsan Mıdır? başlıklı yazı Mücella Pakdemir tarafından 28.07.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu