Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 20.08.2024
Okunma Sayısı : 283
Yorum Sayısı : 9
Hilafet-haim Nahum- Vehbi  Koç Ve...6. Bölüm-
HALİFELER  MİLLET  İRADESİNDEN BİR  KARIŞ  İLERİ  GEÇEMEZLER. AKSİNE  HAREKET  EDENLER BAŞLARINI KAYBEDERLER. 

HİLAFET-HAİM NAHUM- VEHBİ  KOÇ VE...6. BÖLÜM-



Balıkesir hutbesinden ( nutkundan )  sadece  on  gün  sonra  bilindiği  gibi İzmir'de  ilk  iktisat  kongresi  yapılır. Bu  kongrede  Mustafa  Kemal'i  konuşmaları  da,  diğer  konuşmacıların  konuşmaları  da  kayıt  altındadır.  Alınan  kararlar  da  öyle.

Bu  konuşmalarda  ''  Hilafet  ve  halifelik  bu  milletin  başının  belasıdır.''  Şeklinde  bir  ifade  var  mı? 

Yok... 

Yok  olmasına  yok  da  1135  Delegenin  katıldığı  İzmir  İktisat  kongresinde yapılan  konuşmalar  sadece kayıtlara  geçen  konuşmalar  mıdır?  Elbette  hayır. 

Yine  Ahmet  Anapalı'nın  iddia  ettiği  gibi  Atatürk  bu  kongreye  katılan  insanlarla  konuşurken  ''  Halifelik  milletin  başının  belasıdır.''  Demiş  olamaz  mı?

Olur  yada  olamaz  çok  da  önemli  değildir  zira  Mustafa  Kemal  Paşa'nın  İzmir  İktisat  Kongresinde  söylediği başka  sözler çok  açık  ve  net  bir  şekilde Halifeliğin  de  gidici  olduğunun  işaretidir.

Ne  demiştir  Mustafa  Kemal?  

''“Hakimiyet gerek asri hukukta ve gerek milli ve dini hukukiyatımızda doğrudan doğruya millete ait bulunduğundan sultanlar, HALİFELER milletin iradesinden arzusundan bir karış ileri geçmek hak ve selahiyetini haiz değildirler. Bunun hilafına hareket eden tacidarlar ( Sultan ya  da halife )  Türk milleti nezdinde ya BAŞLARINI  KAYBEDERLER veya ar-ı firar-ı irtikab ile (  Görevini  kötüye kullanmış  olmanın  utancıyla kaçarak ) memleketi terkeder ve giderler”. 

[ KAYNAK : AKM Belleten – Cumhuriyet Tarihinde Bugün 17 Şubat * İZMİR İKTİSAT KONGRESİ---17  Şubat  2018----https://ataturk.org.au/akm-belleten-cumhuriyet-tarihinde-bugun-17-subat-izmir-iktisat-kongresi/ ] 

Saltanat  gibi  Halifeliğin  de  kaldırılacağını  daha  nasıl  izah  etsin?  Hatırlanacak  olursa  Saltanatın  kaldırıldığı  gün  de  benzer  bir  tehdit  söz  konusu  olmuştur:  '''Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce uygun olur. Aksi takdirde, yine gerçek gerektiği şekilde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.'' [ 1  Kasım  1922 TBMM Zabıt  Ceridesi ] 

 
Peki  ne  olmuştu  da  on  içinde  pek  çok  şey  değişmişti?  On  gün  önce ''Türkiye değil, bütün İslam âlemine ait olan bu makama( Halifeliğe ) görev ve yetki vermek, Türkiye Devleti’nin yetkisi dışında ve üstündedir.'' Diyen  Mustafa  Kemal,  on  gün  sonra  ''HALİFELER milletin iradesinden arzusundan bir karış ileri geçmek hak ve selahiyetini haiz değildirler. Bunun hilafına hareket eden tacidarlar ( Sultan ya  da halife )  Türk milleti nezdinde ya başlarını kaybederler.....''  Diyordu?

On  gün  içinde  değişen  sadece ve  sadece Lozan  Heyetinin İzmir'e  gelmesiydi.  Bu  heyettekilerden  Haim  Nahum'un  herkesten  daha  önce  Mustafa  Kemal  Paşa  ile  buluşmasıydı. 

Efendim  bazı  tarihçiler  halifeliğin  kaldırılmasının  İngilizlerin  hiç  de  işine  gelmeyen  bir  şey  olduğundan  bahsederler. 

Neden  işlerine  gelmiyormuş? 

Çünkü  halifelik  kaldırılırsa  kendi  hakimiyetlerindeki (  Örneğin  Hindistandaki ) Müslümanlar  ayaklanırmış.  O  sebeple  halifeliğin  kaldırılması  hiç  de  işlerine  gelen  bir  durum  değilmiş. 

Ben  bu  kanaatte  değilim.

İngiltere,  halifeliğin  devamından  yana  olsa  bile  halifeliğin  Türklerde,  Türkiye'de  olmasından  yana  değildir  asla. 

Yani İngiltere,  kendi  güdümünde  bir  halifeliğin  devamından  yana  olmuştur;  o  yüzden de  Osmanlı  padişahlarının  Haşimi  soyundan  olmaması  sebebiyle  halifelik  hakları  olmadığı  propagandasını  yapmıştır taa  Hindistan'a  çöktüğünden  beri.

Bir  başka  husus: Bazı  tarihçiler de  Haim  Nahum'un  son  derece  vatansever  olduğundan,  Milli  Mücadelede  Mustafa  Kemal  ve  Kuvay-i  Milliyeyi  desteklediğinden  bahsederler. 

Peki Haim  Nahum,  Halifeliğin  kaldırılmasını  pazarlık  konusu  yapma hususunda  İngiltere  ve  Türkiye  arasında  ara buluculuk  yaptı  mı?

Bu  konuda  en  yetkili  ağız  olan  Rıza  Nur  ''  yaptı''  Diyor.  Meclis  Başkanı  Rauf  Orbay   yaptığını  düşünüyor  çok  ciddi  olarak. İmzalandıktan  sonraki  haliyle  Lozan'a  karşı  olanlar  ''  Evet  yaptı. '' Diyorlar. [ Örneğin  daha  sonraları  Topal Osman  tarafından  öldürülen  ve  Nutukta Mustafa  Kemal'in  hiç de  hayırla  yad  etmediği  Lozan  Muhalifi,  Halifeliğin  savunucusu  Trabzon Milletvekili  Ali  Şükrü.. ] 

Ancak?

Ancak  bazı   vatandaşlarımıza  göre Halifeliğin  kaldırılması  bir  günah,  ayıp,  utanç  verici  bir  şey  değildir.  Yani  Halifeliğin  kaldırılması  bir  ihanet  değildir. Hatta   Muaviye  ve  oğlu  Yezit'in  halife  olduğu  bir  dünyada  Halifeliğe  gerek  yoktur.  O  sebeple  de  Haim  Nahum -eğer  halifeliğin  kaldırılması  konusunda  arabuluculuk  yapmışsa bile-   Türkiye'nin  zararına  değil  faydasına  bir  iş  yapmıştır. 

Bir  başka  ilginç  husus:

24  Temmuz  1923'de  imzalanan  Lozan  Antlaşmasını  TBMM 24  Ağustos  1923'de  yani  bir  ay  sonra  resmen  onaylamıştır.  Peki  Lozan  Antlaşması  İngiltere  Parlamentosunda  ne  zaman  onaylandı?  16  Temmuz  1924.

İngiltere  Parlamentosu  16  Temmuz  1924'e  kadar  neyi  bekledi? 

Türkiye'nin  Halifeliği  kaldırmasını  beklemiş  olabilir  mi? 

İnsanın  aklına  başka  bir  şey  gelmiyor.  Bilen  varsa  yazsın.  

Bu  bölümü bir  soru  ile  bitirdikten  sonra  gelecek  bölümde  ''Haim  Nahum, Vehbi  Koç'un  ve  Yahudi  iş adamı Bernar  Nahum'un  babası  mıdır? Gazeteci  ve  iş  adamı  Aydın  Doğan,  Vehbi  Koç'un  oğlu,  dolayısıyla  da Haim  Nahum'un  torunu  mudur?''  sorularına  cevap  arayalım.

Evet,  sorumuza  geçelim. 

Yunan  basınına  göre Lozan  Antlaşması  Yunanistan  adına  bir  hezimettir. Soldaki karikatür  bir  Yunan  gazetesinden  alınmıştır  ve  bu  gazeteye  göre  İngiltere  ve  Fransa'nın  ayakta  tutmaya  çalıştığı  Yunanistan (  Venizelos )  bunca  desteğe  rağmen  fena  hırpalanmıştır, oldukça  yaklaştığı  Megali  İdeadan  fersah  fersah  uzaklaşmıştır  Lozan  Antlaşmasıyla 

Ortadaki  karikatür  ise Lozan  Antlaşmasının  yedinci  sene-i devriyesini  kutladığımız 24 Temmuz 1930' da  Türkiye'nin  en  önemli  gazetelerinden  biri  olan  Cumhuriyet  gazetesinde  yayınlanan  bir  karikatürdür.  

Karikatürde  Sevr'i  ayaklar  altında  görüyoruz.

Ama?

Ama  Sevr'i  ayaklar  altına  alan kişi  bizim  başı  kalpaklı Kuvay-i  Milliyecimiz  değil.

Sırtında  mermi  taşıyan  Şerife  Bacımız,  elinde mavzeri  düşmana  kök  söktüren  Kara  Fatma'mız, Halime  Çavuşumuz, Emir  Ayşe'miz de  değil. 

Sevr'i  ayaklar  altına  alan,  elinde  Roma  lejyonerlerinin  kullandığı  kılıç,  üzerinde  Roma  askerlerinin  giydiği  kıyafet  olan  bir Roma  savaşçısıdır. Bir  Roma  savaşçısının   üzerinde  neden  Türk  Bayrağı  var  bilemiyoruz.   

Şimdi  sorum  şu: Yunanistan,  Lozan  Antlaşmasını  Türk'ün  zaferi  olarak  görürken  aynı  Lozan Antlaşması  Türkiye'de  neden  eski  Roma'nın ( dolayısıyla  Yunan'ın )  Zaferiymiş gibi   karikatürize  edilmiş?  Karikatürde  neden  bir  Kuvay-i  Milliyeci  değil  de bir  Roma  askeri  var? Mesela  neden Kara Fatma,  Halime  Çavuş,  Emir Ayşe  yok  da bir  Roma  savaşçısı  var? 

Lozan'da  kazandığımız  zaferden  mi  utanıyoruz,  zaferi kazanan gerçek  kahramanlardan  mı  utanıyoruz  yoksa  kazandığımız  bir  zafer  filan  yok  mu?  Hangisi? 

( Hilafet-haim Nahum- Vehbi Koç Ve...6. Bölüm- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 20.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu