Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 21.08.2024
Okunma Sayısı : 399
Yorum Sayısı : 13
Osmanlı'nın  Mekke  Ve  Kâbe  Hassasiyeti

Dersimiz : Tarih
Konu : II. Selim Dönemi- Kıbrıs'ın Fethi.
Ben anlatıyorum, öğrencilerim kuzu kuzu dinliyorlar.
Derken efendim geldik Kıbrıs'ın fethinin doğurduğu sonuçlara. Tek tek anlattım. Bence konunun anlatımı bitmişti.
Sınıfın en çalışkanlarından Dilara parmak kaldırdı?
- Hocam ! Sonuçlardan birini atladınız. Hatta sebepleri anlatırken de atladınız aynı şeyi.
Dilara'nın neyi kastettiğini gayet iyi biliyordum. Kasten atlamıştım zaten. Ama yine de '' Otur yerine, atladığım bir şey yok.'' Diyemezdim. Mecburen sordum:
-Neyi atlamışım bakalım?
- Hocam ! Kıbrıs'ın feth edilmesinin en önemli sebeplerinden birisi bu adada çok kaliteli üzümler yetiştirilmesi ve bu üzümlerden en kaliteli şarapların yapılmasıdır. Şarabı çok seven ve sürekli şarap içen II. Selim'in Kıbrıs'ı ferh etmesinin sebeplerinden birisi budur. Kıbrıs feth edilince bu kaliteli üzümlerin ve onlardan yapılan şarapların elimize geçmesi, böylece şarap ticaretinden önemli bir gelir elde edilmesi de Kıbrıs'ın fethinin sonuçlarından birisidir.
Canım sıkılmıştı. Dilara gibi çalışkan bir öğrenciyi terslemek olmazdı. Hem ders kitabında konu aynen bana anlattığı gibi anlatılmışsa Dilara'nın suçu neydi?
Maalesef Ders kitabında kelimesi kelimesine aynen böyle anlatılıyordu Kıbrıs'ın fethinin sebep ve sonuçları.
- Bu saçmalığa inanıyor musun Dilara?
-Hocam benim inanıp inanmamam neyi değiştirir ki? Ders kitabımızda öyle yazıyor.
Haklıydı, ders kitabında öyle yazıyordu.
Zamanla ders kitabında yazılanların dışında da II. Selim ile ilgili yazılmış pek çok şey okudum, hatta filmler seyrettim. Mesela öylesine azgın bir adammış ki (!) sarayın hamamında sarhoş sarhoş cariye kovalarken ayağı kaymış, başı mermer kurnaya çarpmış ve beyin kanamasından ölmüş (!)
Peki başka ne biliyoruz(!) II. Selim hakkında?
Bir de annesi Hürrem Sultan'ın entrikalarıyla ağabeyi Mustafa'nın ortadan kaldırıldığını, öz be öz kardeşi Bayezıd'ı da bir entrikayla babasına öldürttüğünü ve böylece cumburlop tahta oturduğunu biliyoruz.
Haa bir de Alevi katliamı konusunda dedesi ve adaşı I. Selim'den ( Yavuz Sultan Selim ) hiç de aşağı kalmayan bir katil olduğunu (!) biliyoruz.
Peki Selimiye Camii?
Bir Selim yaptırmış ama Yavuz mu, Sarı Selim mi yoksa Neyzen Selim mi bilemiyoruz. Kanuni Sultan Selim(!) yaptırmıştı galiba.
Peki II. Selim'in 30 Eylül 1574'de "Mekke-i Mükerreme Kadısına ve Harem Şeyhi Hüseyin'e gönderdiği fermanı hiç duyduk mu?
Duymuş olsaydık sanırım onu cariye peşinde koşan bir dam budalası, kaliteli şarap içmek için ada feth ettiren bir ayyaş, keyfi olarak Alevi öldüren bir katil olarak değil ceddi gibi Hadimü'l Haremeyn ( Mekke ve Medinenin hizmetkarı ) olarak tanırdık. Ama ne yazık ki az sonra okuyacağınız ferman hiç bir ders kitabında yer almadı hiç bir dönem.
Evet, işte o ferman ( Günümüz Türkçesi ile ) [ Köşeli parantez içindeki açıklamalar bana aittir. ]
"Mekke-i Mükerreme Kadısına ve Harem Şeyhi Kadı Hüseyin'e hüküm ki;
Hâlâ İstanbul'a tafsilatlı arzuhal sunulup Harem-i Şerif (Kâbe ) duvarlarına bitişik evlerin ve medreselerin tuvaletlerinin sıcak günlerde kokmakta olduğu ve bu kokudan hacıların ziyade sıkıntı çekmekte olduğu ifade edilmiştir.'
'Ayrıca bazı Rafızi itikatlı Acemler [ Şii İranlılar ] hakikaten Harem-i Şerif haricinde yüksek evler yapıp, Beytullahi'l-Haram'a ve Harem-i Şerif'e YÜKSEKTEN BAKIP uygun olmayan çeşitli hareketlerde bulunup Harem-i Şerif'te ibadet eden salih zatları rahatsız etmektedir. Bunların geceleri aileleriyle beraber döşekleri ve beşikleri ile Harem-i Şerif'in üzerine çıkıp yattıkları ve buna benzer çeşitli uygunsuz hareketlerinin bitmek bilmediği bildirildi."
"Şimdi, daha önce tarafımdan Harem-i Şerif duvarına bitişik bir ev satın alınıp, yılda 120 altın sikkeye kiraya verilip, devletimin ve saltanatımın devam ve bekası için Sure-i Fetih okunup testilerle su dağıtılırdı. Harem-i Şerif duvarına bitişik olması uygun görülmeyip, evvela bu evin yıkılması ve zikrolunan paranın Cidde mahsulünden tayin olunması babında Cidde Emini'ne hükm-i hümayunum gönderilmiştir. [ Yani diyor ki yıkma işine öncelikle Kabe Duvrına bitişik olan ve tarafımdan satın alınmış olan evi yıktırın. Kabe'ye bitişik böyle bir ev uygun değildir. ]
''Buyurdum ki, hükm-i şerifim sana ulaştığında asla geciktirmeyip emrim gereğince ilk başta o evi ve daha sonra Harem-i Şerif duvarlarına bitişik olan diğer evleri, kimin olursa olsun tamamen yıkarak ortadan kaldırasın ve HAREM-İ ŞERİF DAHİLİNDE BİNADAN ESER BIRAKMAYASIN. Medrese tuvaletlerini dahi kaldırıp, Harem-i Şerif'in dışında münasip bir yerde yaptırasın."
"Harem-i Şerif'in haricinde dört tarafı ev vesair binalardan altışar zira yer ayırtıp, her taraftan 6 arşına varıncaya kadar olan evleri dahi yıktırıp, Beytullahi'l-Haram ve HAREM-İ ŞERİFE YÜKSEKTEN BAKTIRMAYASIN. Amma bu bahane ile mübaşirlere aldırmaktan ziyade kaçınasın.
''Zikrolunan parayı her sene Cidde Emini'nden alıp, eskiden olduğu gibi Sure-i Fetih okutup testilerle su dağıttırasın. Bu husus bundan sonra gizlice takip edilecek olup, kimini himaye ve kiminin hatırını kırmamak için aksine bir durum görürsem ve Harem-i Şerif'e bitişik veya altı arşından yakın ev veya bina olduğu halde yıktırmamışsan neticesi size ait olup özrünüz kabul edilmeyecektir. Kimseye itimat etmeyip, kendiniz bizzat ilgilenip, ihmal ve gevşeklik etmekten kaçınasınız."
******
Osmanlı'nın bizlere hep sarhoş, ayyaş, kadın budalası olarak anlatılan padişahının Mekke-i Mükerreme ve Harem-i şerifle ilgili hassasiyeti böyle. Bir de en dindar padişahına bakalım.
Tabii ki en dindar deyince çoğumuzun aklına II. Abdülhamit geldi ama değil.
En dindar padişah I. Ahmet'tir.
Jüstinyen'in yaptırdığı ve fetihten sonra camiye çevirdiğimiz Ayasofya'nın karşısına Sultanahmet Camiini yaptıran padişah I. Ahmet, cami tamamlandıktan sonra çıkan dedikodular sebebiyle rahatsızdır zira özellikle hacılar, Sultanahmet Camiinin altı minareli olmasının Kabe'deki altı minareye saygısızlık olduğunu dile getirmektedirler.
Padişah, Mimarbaşı Sedefkar Mehmet Ağa'yı huzura çağırır ve sorar.
- Bizim cami kaç minarelidir ağa?
-Altı padişahım
- Kabe'de kaç minare vardır?
Mehmet Ağa meseleyi anlar ve cevap verir?
-Müsaade edin gidip kendi gözlerimle göreyim padişahım.
Padişah izin verir, Sedefkar Mehmet Ağa Kabe'ye gider ve iki sene sonra tekrar padişahın huzuruna çıkar.
-Kabe'de yedi minare vardır padişahım.
İki sene içinde Kabe'ye bir minare daha ilave etmiştir.
***********
Günümüzde Kabe'nin etrafını dolduran yüksek binalara ve hacıların(!) Kabe'ye ne kadar yüksekten baktığına şahit oldukça şaşırmamak elde değil.
Osmanlı'nın en sarhoş (!) padişahı kendi evi dahil etrafındaki tüm evleri yıktırıyor, en dindar padişahı en yokluk zamanında bir minare daha ilave ettiriyor ama günümüz hacıları (!) Kabe'ye de Kabe'de ibadet eden insanlara da yüksekten bakıyorlar.
Günümüz Müslümanı, Osmanlı'nın en sarhoş(!), en ayyaş(!), en kadın budalası(!) padişahının kesip attığı tırnağı kadar olabilse Vahhabi köpeği Suudiler Kabe'nin etrafına bir tek yüksek bina yaptırabilirler miydi?
Şimdi '' Sami Hocam ! Filistin'de her gün yüzlerce insan katledilirken senin derdin Kabe'nin etrafına yaptırılan yüksek binalar mı?'' Diye soran olabilir.
Hemen cevap vereyim: Evet benim derdim Kabe'nin etrafına yaptırılan yüksek ve aşırı masraflı binalardır. Kudüs de elimizden çıkmadan önce etrafına bir sürü binalar yapmıştı Yahudiler.
( Osmanlı'nın Mekke Ve Kâbe Hassasiyeti başlıklı yazı Sami Biber tarafından 21.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu