Bir aldatının başşehriyim ve
yalnızlığın külüstür motoruna rağbet ettiğim ve temcit pilavı gibi hüzün
çöreklendiği yeryüzünün gizil tehlikesi bodoslama sevdiğim günler rahmet
okurken ve işte yüreğimde dizili çekincelerin rabıtası.
Ben bir külüm kum misali döktüğüm
taşlar cebimden ayrı düşen sözcüklerin feryadı isli bir ruhun nankör tapınağı
elbet sehven sevdiğim bir mısra salık verdiğim rabıta ve aşkın kuvözü.
Ritmi yok çığlıklarımın
Rengi de yok
Külbastı gölgem külliyen yalan demek
kadar da noksan
İçinde yaşadığım tekkem
Kimliksiz bir rabıta acının açısı
Düztaban imgelerden çaldığım nazı
Eksik etmediğim kadar niyazı
Şems’ in rüzgârına takılı hem aklım
Hem de pervasızca salındığım
Dik alası ölümün koptu kopacak
kıyametin
Öncüsünde saklı sıra dışı bir şiirim
Meylettiğim kadar yarına
Aklımsa mazimde takılı
Mahal verdiğim kadar yalnızlığa
Köhne bir deniz altı
Ve de o denizatı hani tepesine geçip
İpleri bıraktığım
Lakin zincirlerim ve zincirleme sıfat
tamlamalarım
Yarın mizaçlı bir dua
Yâdında ömrün yağan nura
Şükredip sabrımı da sınarken Huda
Ve işte seyyah gölgem
Simyacı yüreğimde nasıl ki saklı
devasa evren
Devrelerimin de attığı
O devre arası kendi kaleme
yağdırdığım
Golden nasiplenen belki de bir dilaltı
Hani, sırlarımın pekiştireci
Hani yılgınlığımı göstergesi
Hani yarım ağız sevenlere başkaldırısı
Ümmetin ve hikmetin ve bilinmezin
sırları
Takvada aşk
Tefe konmuşken özlem
Tesirsiz bir çağrı
Aslında yangını başlatana ettiğim sitem
Elbet kendime yüklendiğim
Elbet kendime zimmetli
Bir kafes ki içimin sanrıları
Dış sesin mutabakata varamadığı
İç sesimin de güvencesi iken şiiri
Dikizleyen imgelerin gölgesinde açan
bir çiçek misali
Siması tanıdık acıların
Şiar edindiğim hazanın asi/l rüzgârı
İçimi deşen
Ruhumla eşleşen
Bir milat ki yaşam
Miadı dolanın
Çekip gittiği
Gürültülü bir vedanın müspet ekseni
Öncemi nadasa bırakıp
Sonram dediğim kalemin tıknaz gölgesi
Ve işte ansızın büyüyen bir duman
Göz gözün görmediği
Sondan başlayan bir masal bir ferman
Aşkın k/özlediği
Dağınık façam
Acı yüklü torbam
Gönlümün de ukdesi iken
Yalnızlığın rahvan atı
Dizginleri dünde bıraktığım kadar mı?
Yoksa dingin bir ömür dilediğim kadar
mı?
Teveccüh edilen her yeni günü ümidi
Savsaklasam bile içimin müridini
Enkaza dönen bir günden
Üstü örtülü münferit hecelerden
Başımı alamadığım kadar kendimden
gidemediğim
Yarı saydam bir eksen
Gönlün girift dokusundan da sökün
eden
Ant içtiğim kadar kutsalıma
Başım gözüm üstüne bu yamalı gölgem