Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 2/24/2025
Okunma Sayısı : 387
Yorum Sayısı : 17
Çin’den  Gırnata’ya  Hepsinde  Aynı  Kişilerin  Yattığı 44  Mağara,  44 Mezar—1.bölüm--
ÇİN’DEN GIRNATA’YA HEPSİNDE AYNI KİŞİLERİN YATTIĞI 44 MAĞARA, 44 MEZAR—1.BÖLÜM--
1. FASIL: MAXİMİAN, MALCHUS,MARCHUS, MARTİNİAN, DİONİSİUS, IOHNNES, SERAPHİON ve CONSTANTİNİUS
Sizlere 44 mağara ve 44 Mezar değil bu mağara-mezarlarda yatan insanların hikayesini anlatmaya çalışacağım inşallah.
*****
Evet ilk bakışta başlıktaki isimler sizlere hiç bir şey ifade etmeyecektir ama yazıyı okudukça aslında onları çok iyi bildiğinizi, en azından kulak aşinalığınız olduğunu göreceksiniz.
Bu yazıyı okuduğunuz tarihten tamı tamına 1720 sene önce 24 Şubat 305 Tarihinde Roma İmparatoru Diocletianus, bir ferman yayınlayarak bundan sonra ülke sınırları içindeki tüm Hıristiyan ibadethanelerinin yıkılmasını, tüm İncillerin ya da üzerinde İncil Ayetleri, Hıristiyanlık dinine ait vaazlar bulunan tüm yazılı belgelerin yakılmasını emretmişti.
Diocletianus öylesine zalim bir hükümdardı ki bir Hıristiyan azizi olan Erasmus’u ( Aziz Almo ) karnını yarıp ve bağırsaklarını bir vinçe sararak öldürttü. (1. No’lu, 15. Yüzyılda yapılan resim. )
Diocletinus aslında tüm Hıristiyanların pişmanlıklarının bir ifadesi olmak üzere eski tanrılarına ( Zeus, Hera, Apollon vb. ) kurban kesmelerini de emretmişti.
Cahil cühela, elinde olabilecek en büyük silahı orak, tırpan olan köylünün Hıristiyanlıktan tekrar pagan dinine dönmesi çok da önemli değildi Diocletianus için ama eli silahlı ordunun Hıristiyan olması tehlikeliydi. O sebeple de ordusunda bu konuda bir kişi olsun fire vermek istemiyordu.
Derken efendim bir gün İmparator, bugün Hıristiyan alemi için kutsal bir yer olan Efes’teyken karşısına yedi asker çıkardılar.
Adları Maximian, Malchus, Marchus, Martinian, Dionisius, Iohnnes, Seraphion ve Constantinius olan bu askerler Hıristiyan’dı.
İmparator bu askerlere Hıristiyanlıktan vaz geçmelerini söyledi. Onlar da ‘’ Bize az müsaade edin İmparator hazretleri. Biraz düşünelim, size kararımızı bildiririz’’ dediler.
Ancak kararları kesindi. Kat’iyyen dinlerinden dönmeyeceklerdi.
Bugün İzmir/Selçuk- Aydın/ Kuşadası Karayolu üzerinde bulunan ve Anchilus ( Celsus ) adı verilen bölgedeki bir dağda bir mağaraya sığındılar ve o mağarada uyumaya başladılar.
Olayı yavaş yavaş anladınız eminim ve ‘’ O mağara Efes’te değil Tarsus’ta.’’ Ya da Kahramanmaraşlıysanız ‘’ Hocam ! O mağara ne Efes’te ne Tarsus’ta. Bizim Afşin’de.’’ Demeye hazırlanıyorsunuz; biliyorum, ama az sabredin.
Diocletianus, yedi askerin geri gelmediğini görünce ‘’Arayın şunları.’’ diye emretti.
Aradılar, buldular. Baktılar Celsus’da bir mağarada birbirlerine sarılmış uyuyorlar.
İmparatora haber verdiler: ‘’ Bir mağarada birbirlerine sarılmış uyuyorlar yüce İmparator.’’
İmparator hiddetlendi. ‘’ Mağaranın ağzını kapatın, içeride açlıktan ölsün gitsin kafirler.’’
Mağaranın ağzı kapatıldı ve yedi Hıristiyan asker bu mağarada senelerce uyudular. Ancak Hıristiyanlıklarını gizleyen Teodorus ve Rufinus adlı iki kişi, bir kurşun levhaya şu ana kadar yazdığım olayları yazıp, mağarada uyuyan genç askerlerin yanına koydu bu levhayı. ( Evet bu levha önemli zira yine karşımıza çıkacak ileride. )
****
Aradan seneler, seneler geçti. Roma tahtında artık II. Teodosius vardı ve Roma artık Hıristiyan bir ülkeydi.
II. Teodosius’un tahta geçiş tarihi 408 Olduğuna göre göre yedi askerin mağarada uyumaya başladığı tarih üzerinden nereden bakarsanız bakın 103 sene geçmişti.
Bu 103 sene içinde Roma’da Hıristiyanlık resmi din olmuştu ama bu sefer de Hıristiyanlar içinde ölümden sonra tekrar dirilmeye inanmayan sapkınlar ortaya çıkmıştı. Bu sapkınlara ölümden sonra dirilişin var olduğunu kanıtlamak gerekirdi aksi takdirde Hıristiyanlık yerle yeksan olacaktı.
Bu esnada Tanrı, Efes halkından, sürüleri olan Adoliaus adlı birinin aklına mağaranın ağzında bulunan taşları söküp hayvanlarına ağıl yapma fikrini ilham etmişti. Bunun üzerine bu kişi, mağaranın girişindeki taşları söktü. İçeriye gün ışınının girmesiyle genç askerler uzun süren uykularından uyandılar. Uyandıklarında sadece bir gece uyudukları hissine kapıldılar ve adetleri üzere aralarından birini yiyecek temini için şehre gönderdiler.
Şehre gelen genç, şehrin kapısında göz alıcı bir haçın asılı olduğunu gördü ve oldukça şaşırdı. Fakat şaşkınlığı bununla da sınırlı kalmadı. Şehrin içinde yürüdükçe İsa’nın adına yemin eden insanlarla karşılaştı. Yiyecek almak için elindeki -Diokletianus zamanında basılan- parayı uzattığında dükkân sahibi şaşırdı ve bu genç adamın eski bir hazine bulduğunu zannetti. Genç adam aksini iddia etse de dükkân sahibi ikna olmadı, onu şehrin piskopos ve hâkiminin karşısına çıkarttı.
Hâkim genci sorguladı ve genç en sonunda olan biteni anlatınca gerçeği öğrendi ve hep birlikte mağaraya gittiler.
Piskopos, mağaraya girerken kurşun levha gözüne ilişti ve oradan gençlerin kim olduklarını ve hikâyelerini öğrendi.
Durum bir an önce İmparator II. Theodosius’a haber verildi. O sırada Konstantinopolis’te bulunan Theodosius, Efes’e geldi ve gençlerin bu mucizevi hallerini öldükten sonra dirilişi inkâr eden sapkınlığa karşı delil olarak Tanrı’nın bir lütfu olduğunu söyledi.
Hâdisenin tüm gerçeğiyle ortaya çıkması ve gençlerle imparatorun buluşmasının ardından Tanrı gençlerin ruhlarını yeniden kabzetti. Bunun üzerine imparator, gençler için altından bir türbe yaptırmak istedi fakat gördüğü bir rüya sonucunda bu isteğinden vazgeçti.
Ne anlattığımı mutlaka anladınız. Hıristiyan Dünyasında ‘’ Yedi Uyurlar ‘’ İslam dünyasında ise ‘’ Ashab-ı Kehf ‘’ olarak anlatılan kişileri ve olayları önce Hıristiyan inancı çerçevesinde anlattım.
Hıristiyan inancı deyince… Yazdıklarım Yeni Ahit’te ( İncil’de ) var mı? Hayır. Eski Ahit’te ( Tevrat ve Zebur diyelim kısaca ) var mı? Hayır.
Nerede var peki?
İlk kez 6. Yüzyılda Yani Peygamberimizin dünyaya gelişi, İslamiyeti yayışı yıllarında bizim bugünkü Şanlıurfa’mızın Suruç ilçesinde rahiplik yapan Mor Yakup ( Mor rengi değil… Süryanilerde ‘’Aziz ‘’ demektir mor. ‘’ ) adlı bir Süryani din adamı yazmış tüm bunları.
Yahu iyi de Mor Yakup böyle bir hikayeyi doğaçlama yazamaz değil mi? Bir dayanağı olmalı.
Süryanilerin de - Müslümanlardan az farklı olsa da – ibadetlerinin en önemlisine ‘’ Namaz ‘’ dediklerini hesaba katarsak Mor Yakup, büyük ihtimalle Kur’an’daki Kehf Suresinden esinlenmiş ve kendisi de bir takım ilavelerde bulunarak yedi uyurlara tek tek isim bile uydurmuştur.
Sonra?
Sonra gerek doğu gerek batı ülkelerinde bir sürü Yedi Uyurlar Mağarası tespit edilmiştir. Mesela Massignon adlı bir araştırmacı Fransa, Almanya, Belçika, İtalya, Avusturya, Hollanda, İspanya, Ukrayna, Rusya ve Habeşistan olmak üzere takriben kırk dört farklı yerde Ashâb-ı Kehf’e ait mağara tespit ettiği gibi Türk araştırmacı Prof. Ahmet Akgündüz de Çin, İspanya, Mısır ve Tunus’un içinde olduğu pek çok ülkede halk arasında Ashâb-ı Kehf’e ait olduğuna inanılan toplamda otuz üç farklı yerde gençlerin sığındıkları mağaradan bahsetmiştir.
***
Peki İslam Dünyasında göre Yedi Uyurların ya da Ashab-ı Kehf’in bir hikayesi var mıdır? Varsa bu hikaye nasıldır?
Ashab-ı Kehf Tevrat veya Zebur’da da var mıdır?
Kur’anda Ashab-ı Kehf ile birlikte zikredilen Ashab-ı Rakim nedir?
Kıtmir Duası nedir biliyor musunuz?
Gelecek Bölümde inşallah.
NOT: Bu yazıda büyük ölçüde aşağıdaki linkteki yazıdan faydalanılmıştır: alıntıdhttps://acikbilim.yok.gov.tr/bitstream/handle/20.500.12812/57506/yokAcikBilim_10180675.pdf?sequence=-1
( Çin’den Gırnata’ya Hepsinde Aynı Kişilerin Yattığı 44 Mağara, 44 Mezar—1.bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 2/24/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu