Çin’den Gırnata’ya Hepsinde Aynı Kişilerin Yattığı 44 Mağara, 44 Mezar—2.bölüm--

ÇİN’DEN GIRNATA’YA HEPSİNDE AYNI KİŞİLERİN YATTIĞI 44 MAĞARA, 44 MEZAR—2.BÖLÜM--
KEHF SURESİNİN ANLATTIKLARI VE ANLATMADIKLARI
İncil’de olmasa da Hıristiyanlık Dünyasında oldukça geniş bir yer tutan Ashab-ı Kehf ( Yedi Uyurlar ) acaba daha önceki kutsal kitaplar olan Tevrat ve Zebur’da da var mıdır?
Yahudiler de esas olarak Ashab-ı Kehf olayının Hz. İsa’dan sonra meydana gelen bir olay olduğunu kabul ederler. Bu sebeple de Hz. İsa ve İncil’den çok daha önce gelmiş olan Tevrat ve Zebur’da Ashab-ı Kehf anlatılmadığı gibi diğer Yahudi kaynaklarında da Ashab-ı Kehf anlatılmaz doğal olarak. Ancak?
Ancak Yahudi kaynaklarında da bir insanın ya da bazı insanların öldükten sonra dirildiği ile ilgili yazılar vardır.
* Mesela M.Ö.458 Yılında Babil’den kaçış esnasında Yahudilere öncülük eden Ezra’nın Tanrı tarafından yüz yıl uyutulup diriltilmesi gibi.
*Mesela Talmud’da yer alan Honi ha-Me’aggel ve Abimelek’ten ilki yetmiş, ikincisi altmış yıl Tanrı tarafından uyutulmuş ve tekrar diriltilmiştir Yahudi inancına göre.
*Mesela yine Talmud’da ve Tevrat’ta zalim bir hükümdarın zulmünden kaçan bir gurup insanın bir mağaraya sığınarak kendilerini ve inançlarını koruduğundan bahsedilir.
İşin en ilginç tarafı da Tanrı tarafından yüz yıl uyutulduğuna inanılan Ezra olayı, dolaylı şekilde Kur’an-ı Kerim’de Bakara Suresi 259. Ayette anlatılmıştır.
Bu ayete göre yıkılmış haldeki bir şehri gören bir kişi “Ölümünden sonra Allah bunları nasıl diriltir?” diye hayret etmiş, Allah Teâlâ da ölümden sonraki dirilişi ispat etmek üzere bu kimseyi öldürüp yüz sene sonra diriltmişti
BAKARA SURESİ 259. AYET MEALİ : [Yahut altı üstüne gelmiş bir şehre uğrayan kimseyi görmedin mi? O, “Allah, burayı ölümden sonra nasıl diriltecek ?” demişti. Bunun üzerine, Allah onu öldürüp yüzyıl ölü bıraktı, sonra diriltti ve ona sordu: “Ne kadar ölü kaldın?” O, “Bir gün veya bir günden daha az kaldım” diye cevap verdi. Allah, şöyle dedi: “Hayır, yüz sene kaldın. Böyle iken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Bir de eşeğine bak! Böyle yapmamız seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir. Eşeğin kemiklerine de bak, nasıl onları bir araya getiriyor, sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?” Kendisine bütün bunlar apaçık belli olunca, şöyle dedi: “Şimdi, biliyorum ki; şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.”]
****
Gerek Yahudi kaynaklarında gerek Hıristiyan kaynaklarında gerekse İslami kaynaklarda aslında ortak konu insanların öldükten sonra tekrar dirileceği inancıdır. Ancak Ashab-ı Kehf olayı dört kutsal Kitap’tan ( Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an ) sadece Kur’an’da yer alır. Diğer dinlerde ise kutsal kitapların dışındaki kaynaklarda anlatılmaktadır.
Peki Kur’an’da Ashab-ı Kehf olayı nasıl ele alınmıştır?
Kur’an-ı Kerim’de Ashab-ı Kehf olayı doğrudan doğruya bu olaya adını veren Kehf Suresinde anlatılmaktadır. ( Kehf, mağara demektir. Dolayısıyla da Ashab-ı Kehf: Mağara dostları, mağara yoldaşları anlamına gelir. )
Efendim, bu anlatıma geçmeden önce bir noktanın altını çizelim: Ashab-ı Kehf’e aynı zamanda Ehl-i Kehf de denir ama maalesef zaman içinde Ehl-i Kehf , Ehli Keyfe dönüşmüş ve bu da keyfine düşkün, tembel insanlar için kullanılan bir tabir olmuştur. Oysa Ehl-i Kehf, bir mağarada senelerce keyif çatmak için uyumadılar. ( ‘’ Üç dönüm bostan, yan gel yat Osman’’ türündeki insanların Ehl-i Kehf ile alakası yoktur. Onlar olsa olsa Ehl-i Kahvehane olabilirler. )
Neyse… Kur’an-ı Kerim’de Kehf Suresi, bakalım bize Ashab-ı Kehf’i nasıl anlatıyor?
KEHF SURESİ 9-26. AYETLER: [ Köşeli parantez içindeki yazılar bana aittir. ]
KEHF SURESİ 9 AYET: Rasûlüm! Yoksa sen sadece Ashâb-ı Kehf ve Ashâb-ı Rakîm’in mi ibrete şâyan âyetlerimizden olduğunu sandın? Öyle sanma; başka nice ibretâmiz âyetlerimiz var!
[ Burada dikkat edilecek olursa bir de Ashab-ı Rakîm’den bahsediliyor. Peki kim bu Ashab-ı Rakîm? İşin doğrusu kim ya da ne olduğunu tam olarak bilen yok ama yazımızın ileriki bölümlerinde bu konuya döneceğiz yine. Yani Ashab-ı Rakîm’in kim olabileceği konusuna. ]
KEHF SURESİ 10. AYET: Hani o genç yiğitler mağaraya sığınıp: “Rabbimiz bize katından bir rahmet ver, bize yardım et; şu işimizde doğru ve rızâna uygun olan ne ise onu bize nasip eyle!” diye niyâz etmişlerdi.
[ Dikkat edilecek olursa mağaraya sığınanların ne sayısı ne de adları vardır. Diğer ayetlerde de adları ve sayılarını göremeyeceğiz. ]
KEHF SURESİ 11. AYET: Bunun üzerine biz de onları sığındıkları o mağarada yıllarca sürecek derin bir uykuya daldırdık.
KEHF SURESİ 12. AYET: Sonra iki fırkadan; Ashâb-ı Kehf ve düşmanlarından hangisinin bekledikleri gayeyi daha iyi hesap etmiş olduğunu ortaya çıkarmak için onları tekrar uyandırdık.
KEHF SURESİ 13. AYET: Şimdi biz, onların başından geçen ibretli hâdiseyi bütün gerçekliğiyle sana anlatacağız: Hiç şüphesiz onlar Rablerine iman etmiş genç yiğitlerdi; biz de onların imanlarını daha da artırdık.
[ Bu ayetten sonraki ayetlerde gençlerin niçin mağaraya sığındıkları anlatılıyor. ]
KEHF SURESİ 14. AYET: Kalplerine tam kuvvet ve metânet verdik de zâlim krala karşı kıyâm ettiklerinde şöyle dediler: “Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbi olan Allah’tır. Biz O’ndan başkasını ilâh kabul edip tapmayız. Böyle bir şey yaparsak, yemin olsun ki gerçek dışı, pek saçma bir iddiada bulunmuş oluruz.”
KEHF SURESİ 15. AYET: “Şu bizim halkımız ise tuttular, Allah’tan başka ilâhlar edindiler. Madem öyle, onların gerçek ilâh olduklarına dair açık bir delil getirmeleri gerekmez mi? Artık Allah adına yalan uydurandan daha zâlim kim olabilir?”
KEHF SURESİ 16. AYET: İçlerinden biri şöyle dedi: “Madem ki siz onları ve onların Allah’tan başka taptıklarını terkettiniz, o halde mağaraya sığının ki Rabbiniz üzerinize rahmetini yaysın, işinizde size kolaylık ve fayda ihsân etsin.”
KEHF SURESİ 17. AYET: Rasûlüm! Orada bulunsaydın güneşin doğduğu zaman onların mağaralarını sağ taraftan dolaştığını, battığı zaman ise onları sol taraftan makaslayıp geçtiğini, böylece üzerlerine doğup onları rahatsız etmediğini görürdün. Onlar mağaranın genişçe bir yerinde idiler. Onların bu şekilde korunmaları, Allah’ın kudretini gösteren delillerden biridir. Allah kimi doğru yola erdirirse, işte gerçekten doğru yola ermiş kimse odur. Kimin de yoldan sapmasına fırsat verirse, artık sen ona doğru yolu gösterecek bir yardımcı bulamazsın
KEHF SURESİ 18. AYET: Onlar uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Tek yanlarına yatıp zarar görmemeleri için biz onları kâh sağa kâh sola çeviriyorduk. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmaktaydı. Eğer onları bu halleriyle görseydin dönüp kaçardın ve onlar yüzünden için korkuyla dolardı.
[ Bu ayet ilginçtir zira bir taraftan insanların uykudayken niçin sağa, sola döndüklerini izah eder hem de ilk ve tek olarak sadece bu ayette mağarada uyuyan gençlerin yanlarında bir de köpek olduğundan bahsedilir. ( Ama köpeğin de adı belirtilmez. ) ]
KEHF SURESİ 19. AYET: Biz onları uyuttuğumuz gibi, durumlarını aralarında soruşturmaları için öylece de uyandırdık. İçlerinden biri: “Burada ne kadar kaldınız?” diye sordu. Bir kısmı: “Bir gün, belki bir günden de az” diye cevap verdi. Diğerleri ise şöyle dediler: “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi birinizi şu gümüş parayla şehre gönderin de yiyeceklerin hangisi daha temiz ve daha güzelse baksın, ondan size biraz yiyecek getirsin. Fakat çok nazik ve tedbirli davransın da sakın sizi ve yerinizi hiç kimseye sezdirmesin.”
KEHF SURESİ 20. AYET: “Çünkü eğer şehir halkı yerinizi öğrenir de sizi ellerine geçirirlerse ya sizi taşlayarak öldürürler veya sizi kendi dinlerine döndürürler. İşte o zaman ebediyen kurtuluşa eremezsiniz.”
KEHF SURESİ 21. AYET: Böylece biz insanları onların durumundan haberdar ettik ki, Allah’ın va‘dinin gerçek olduğunu ve kıyâmetin mutlaka kopacağında hiç şüphe olmadığını bilsinler. Vefatlarının ardından halk, aralarında Ashâb-ı Kehf’in bu fevkalade hallerini tartışmaya başlamışlardı. Bir kısmı: “Üzerlerine bir anıt dikin; onların durumlarını en iyi Rableri bilir” dediler. Onlar için ne yapılacağı konusunda görüşleri ağır basanlar ise: “Hayır, onların yanıbaşlarına mutlaka bir mescid yapacağız” dediler.
KEHF SURESİ 22. AYET: İnsanlar, bu kıssanın verdiği dersler üzerinde düşünecek yerde: “Onlar üç kişidir, dördüncüleri köpekleridir” diyecekler. “Beş kişidir, altıncıları köpekleridir” diyecekler. Bunların yaptıkları gaybı taşlamaktan ibarettir. Bir grup da: “Onlar yedi kişidir, sekizincileri köpekleridir” diyecekler. De ki: “Rabbim onların sayısını daha iyi bilir. Zâten onlar hakkında doğru bilgi sahibi olan çok az insan vardır.” O halde onlar hakkında Kur’an’da haber verilen açık delillerin dışında kimseyle tartışmaya girme ve onlarla ilgili olarak hiç kimseye bir şey sorma!
[ Bu ayet de çok ilginçtir. Allah açık açık ‘’O gençlerin kaç kişi olduklarını yalnız Allah bilir.’’ Dediği halde İslam Dünyasında bile bu sayı 7 olarak kabul edilmiş, hatta gençlere isimler dahi verilmiştir. ( Bu isimleri de zikredeceğiz ileride, ) ]
KEHF SURESİ 23. AYET: Hiçbir şey hakkında: “Ben yarın mutlaka şu işi yapacağım” deme.
[ Allah bu ayette tüm insanları uyarıyor ‘’ Ben yarın şu işi yapacağım ‘’ demememiz konusunda. Öyle ya, yarına sağ çıkacağımız ne malum? ]
KEHF SURESİ 24. AYET: Ancak: “İnşallah; Allah izin verirse yapacağım” de. Bunu söylemeyi unuttuğun zaman Rabbini hatırla ve: “Umarım ki Rabbim beni bundan daha yakın bir vakitte dosdoğru ve güzel bir başarıya eriştirir” de.
[ Bu ayette de Rabbimiz bizlere ‘’ İnşallah.’’ Demenin önemini anlatıyor.]
KEHF SURESİ 25. AYET: Yine bir kısmı: “Onlar mağaralarında üç yüz sene kaldı” dediler; bir kısmı da buna dokuz sene daha ilâve ettiler.
[ Evet, bizim kaynaklarda Ashab-ı Kehf’in mağarada 300 hatta genel kabule göre 309 yıl uydukları anlatılır. Oysa Kur'anda böyle bir bilgi yoktur. ]
KEHF SURESİ 26. AYET: De ki: “Onların ne kadar kaldığını en iyi Allah bilir. Çünkü göklerin ve yerin gaybı Allah’ın elindedir. O ne kadar güzel görür, ne kadar güzel işitir. İnsanların Allah’tan başka hiçbir dostu ve yardımcısı yoktur. Allah, hükmüne ve hâkimiyetinin icrâsına hiç kimseyi ortak etmez.
[ Ama Kur’an, Ashab-ı Kehf’in mağarada ne kadar kaldığını da bildirmiyor ve dahası peşin peşin bu sürenin 33 ya da 309 yıl olmadığını söylüyor.]
*****
Şimdi Kur’an-ı Kerim’de bizzat Rabbimizin bize bildirdiği Ashab-ı Kehf olayındaki bilgileri toplayalım ve bu bilgilerin ne kadarının hem İslami kaynaklarda hem de İslam dışı kaynaklarda da var olduğuna ya da yok olduğuna bakalım.
Bilgilerin neredeyse tamamının kaynağı Kur’an iken Kur’an’da olmayan bilgilerin İslami kaynaklara nasıl girdiğine bakalım.
Ne zaman bakalım? Gelecek bölümde…
(
Çin’den Gırnata’ya Hepsinde Aynı Kişilerin Yattığı 44 Mağara, 44 Mezar—2.bölüm-- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
2/25/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.