Ömrün kızılında saklı şafak
Belki de atisi ölüdür düşlerin
Ve göğe attığım her çentikte ölüp
doğarım
Tembelce bir isyan kundaklarken
içimdeki yası,
Belli bir yaş aralığından s/üzülür
gözlerim.
Üstelik öykümde saklıdır hicretim ve
öz verim.
Aşkın lepiska saçlarına düşerim
Yetmez ama
Düşlerimde meftun şiirler örerim…
Ben en görgülü aşığıyım evrenin:
Kâh örüntü kâh seviş
Bir önsöze kapılıp da şiirde yaşarım
Aheste adımların kırbaçladığı
dehlizler
Ve nakaratı unutulmuş gülüş saklı
güfteler.
Çömeldiğim bir dizenin de isyanıdır
İçimdeki harın kasveti
Dokunur da dokunur uzaklardaki hilale
Aşkın küfesinde saklı bir yıldızım
misal
Misina ipinde gezinen boncuk gözlü
bir rütbe
Katarak olmuş sığların gözündeki kem
dokunuş
İzbelerden firar eden şuh bir gülüş
Edebiyle sevip yaşamanın meali belki
de
Sessizliğime paye vermeyen gölgelerin
nezdinde
Bazen açmadan solan bir çiçeğim.
Dikenlerime takılı bir g/örüntü
Sağ gösterip sol vuranlardan neyse
düşen payıma
İtiraz ettiğim ne hikmetse gücüne
gitti kimilerinin
Akışkan bir yaş da değil
Yasın müridi ivedilikle sevip
kaybolan
O ışık gibi.
Hatırına kaderin
Hatim indirdiğim ölülerim
Öykündüğümse kutsak bir tapınak
Çiçeklerle bezenmiş aşk ki
İçimdeki seyyah yürek
Neyime gerek
Şadırvanlarda saklanmış beyhude
kuşlardan
Neyse düşen payıma
Gözünden düştüğüm sevgilinin laneti
ile
Tepinirim yalın ayak gezdiğim
hayallerde
Kundaklanmış yüreğimin sol anahtarı
kisvesinde
Sağ elimle atmaksa ilk düğümü
Çözüldüğümü kim söyledi?