BELKİ BİR GÜN...
Bir zamanlar terk ettiğim veya terk
ettiğimi sandığım, hayatımın bir dönemini geçirdiğim bir sokağı ziyaret ettim.
Bir zamanlar beni herkesin tanıdığı bu sokakta dolaşırken tanıdık birine
rastlamak pencerelerden bakanlardan,sokakta dolaşanlardan bir merhaba,nasılsın
sesi duymak,ondan bir haber almak istedim...
Sanki
ben bu sokakta hiç bulunmamışım,sanki burada hiç yaşamamışım gibi hiç kimse
camı açıpta bana seslenmedi.Hiç kimse tanıdık olsun veya olmasın bir merhaba
bile demedi. İnadına dolaştım...Aradım... Sanki kimse bu güne kadar beni
görmemişti. Beni hiç tanımamıştı.Tüm sokak bana düşmandı sanki.Hiç kimse ondan
bir haber vermedi. Veya vermek istemedi. O sokak ,gündüz olmasına rağmen zifiri
bir karanlığa bürünmüştü.
İnsanların görmesine aldırış etmeden gözyaşlarımı
silmeye bile gerek duymadım. Özgürce salıverdim gözyaşlarımı. Gözyaşlarım
nurdan yapılmış inci taneleri gibi özgürce yüreğimin ta içinden gelip sanki
acıları temizlercesine aktı,aktı,aktı... Gözyaşlarım aktıkça acımın azalacağı
yerde, dahada çoğaldığını,dayanılmaz bir hal aldığını anlıyordum.
Acaba ben bunu hak etmişmiydim ? Fazlasıyla hak
etmiştim.Hemde çok fazlasıyla haketmiştim.
Sokağın
başında durdum ve şöyle başımı geriye çevirip son bir defa,acaba diye yaşlı
gözlerle sokağa baktım. O kadar kalabalığa rağmen sokak bomboştu.
Kendime göre haklı nedenlerimden dolayı bunun
böyle olmasını ben istemiştim.
"Allaha emanet ol" son sözüydü...
Kaybettiğimi bulmak için geldiğim bu sokaktan
umutlarımı yitirmeden belki bir gün,bir yerde diyerek ayrıldım.
Her şeye rağmen acaba o beklenen gün
gelecekmiydi ?
Beklemenin kime ne zararı dokunmuşki...
Kamil ERBİL