‘’Zaman tanrım nasıl büyütür bizi
Güzellik olmasa
Yalnızlık olmasa
Unutmak olmasa
Ölümü insan nasıl kabul eder tanrım
Ağaçlar yaşarken
Bulutlar yaşarken
Çocuklar yaşarken…’’ (Alıntı)
Yaralı bir Ren geyiği ve
boynuzlarında
Saklı mavi dünya
Aşkın esareti
Yana yakıla düşmez yakamızdan.
Sözcük iklimlerinde
Diktiği dualar Tanrı’nın
Ne çok yeis birikir içinde
Atıl tarlanın göz deliği
Köstebekler saklanır o karanlık
dehlizde.
Yanlışlar rengin kiri
Renk belki de özgenin teni
Kavisli ruhlar
Kasvetli yurtlar
Şen sesli yağız delikanlı
Aklım fikrim kayıplarda
Rahat battıkça tinime
Gözün değdiği her kare
Kem olmadan da nazar değer hani
Şehvetin suskusu
Aşkın şekli
Göğün tellerinde biriken kuşlar gibi
Nazıyla niyazıyla tetikler rahmeti
Bilinmezin ket vurduğu
Özleme dönük yüzü öfkenin
Kandıkça iblisin tatlı diline.
Her ağaç bir oyuk
Her aşk kimi zaman savruk
Göğün metaneti
Göğüs kafesinde saklı rehaveti
Didikler de didikler ağaçkakan
Bir mevzu ise biriken
Konuşmadan da anlaşır kimi insan
Sözcükler urgan
Yürekler semazen
Zemininde ölümün
Peksimet tadında şivesi ömrün.
Kuru nidalar birikir gecenin
damarlarında
Yol bulmaksa
Karanlığı illa ki kasvet basar
Aşkın rahmetinde
Göreceli bir mutluluk nicedir
muştalanan
Bir kehaneti gerçek sanan kimi zaman
Yükseldikçe ayakucunda öfkenin
Raks eder nazenin imgeler
Basireti b/ağlanmış şiirin
Noksan hecelerinde
Islık çalar sesi kısık türküler.