Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 17.04.2025
Güncelleme Tarihi : 17.04.2025
Okunma Sayısı : 429
Yorum Sayısı : 9
Günün Yazısı

Bu Yazı 18.04.2025 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.
Bugün  Bu  Makamı  İşgal  Eden  Zat Bu Millet  Ve Memleket  İçin Hain Bir Adamdır
BUGÜN  BU  MAKAMI  İŞGAL  EDEN  ZAT BU MİLLET  VE MEMLEKET  İÇİN HAİN BİR ADAMDIR- HAKİMİYET BİLA  KAYD-Ü  ŞART MİLLETİNDİR-3.  BÖLÜM-

Mustafa  Kemal '' Padişahın  bizi  öldürtmek  istediğini  bizzat kendi  ağzından  duysam  inanmam'' diyordu  ama  tam da  o  malum  fetvanın imzalanıp  İngiliz  ve  Yunan  uçaklarıyla  yurdun  dört  bir  yanına  atıldığı  günlerde Padişah  Vahdettin, tüm  Türk  Milletinin yüreğinde  hâlâ  bir  sızı  olan  kahraman  bir  Türk  evladının  idamına  ilişkin mahkeme  kararını  onaylamıştı.

Evet, İngilizlerin  baskıyı  iyice arttırdığı  1920  Senesinin  Nisan  Ayında, Boğazlayan  Kaymakamı Kemal  Bey, Nemrut  Mustafa  denen  adi,  şerefsiz,  bölücü bir  hainin  başkanlık  ettiği ve  adına Nemrut  Mustafa Divanı denen bir   mahkemece Ermenileri  katlettiği  gerekçesiyle  idama mahkum  edilmiş ve  padişahın  bu  idam kararını  onaylamasıyla  10  Nisan  1920'de  idam  edilmişti. ( Malum  fetvadan  bir  gün  önce. Bazı  kaynaklara  göre  aynı  gün. )

{ Araya  sıkıştırayım: Malum  fetvanın  yayınlandığı  gün  yani  11 Nisan 1920'de Padişah  aynı  zamanda -artık  iş  göremez  duruma  gelmiş  olan- Osmanlı  parlamentosunu  da  kapattı.} 

Mustafa  Kemal  ve  yol  arkadaşları,  şayet Boğazlayan  Kaymakamı  Kemal Bey'e  idam  kararı  veren  mahkemenin  huzuruna  çıkartılmış  olsalar başlarına  geleceği çok  iyi  biliyorlardı ama  yine  de '' Padişahımız  efendimiz,  Halifemiz  efendimiz.'' Diyorlardı.

Padişah'ın, Boğazlayan  Kaymakamı Kemal  Bey'i  idama  götüren  kararın  altına  mührünü  bastığını  en  iyi  bilenlerin  başında Harbiye  Nazırı  Fevzi  Paşa (Fevzi  Çakmak )  geliyordu ama  İngilizler  tarafından  aşağılanmaktan artık  iyice  bunalmış  olan  Fevzi  Paşa,  İstanbul'u terk edip  Ankara'ya  ayak  bastığı  27  Nisan  1920'de tren  garında  bizzat Mustafa  Kemal  Paşa  tarafından  karşılanmış  ve  ayağının  tozuyla  TBMM  kürsüsüne  çıkartılmıştı. 

27 Nisan  1920'de  TBMM  Kürsüsüne  çıkan  Fevzi  Paşa  da ''  Padişahımız,  halifemiz,  efendimiz.'' Diyordu. 
 
Gelin  hep  beraber  27  Nisan 1920'de  Fevzi  Paşa'nın  TBMM'de  yaptığı  konuşmadan çok  önemli  pasajları  hep  birlikte  okuyalım.

27.04. 1920
İkinci Celse
Reis:( Meclis  Başkanı ) Mustafa Kemal Paşa  Hazretleri

4. — BEYANAT
1. — Fevzi Paşa Hazretlerinin İstanbul ahvaline ve Zât-ı Şahane ile olan mülakatına dair beyanatı

Fevzi  Paşa'nın  beyanatını  satır  satır  yazmayacağım. 

Paşa, önce  İstanbul'un  16  Mart  1920'de  nasıl  resmen  işgal  edildiğini,  bu  işgal  sırasında  neler  yaşandığını  anlattı.

Sonra  Padişahla  yaptığı  görüşmelerde  padişahın ''Aman  ne  yapın  edin  Anadolu  ile  bağlantıyı  koparmayın ''  Dediğini  söyledi

Daha  sonra İngilizlerin  baskı  yaparak  ''  Kuvay-i  Milliyeyi  reddediniz  dediklerini  buna  karşılık onlara  ''  Kuvay-i  Milliyeyi  reddedemeyiz  ancak  bazı  yerlerde  Kuvay-i  Milliye  adına hukuksuzlar  yapan, fenalıklar  içinde  bulunanları reddederiz.'' dediklerini  anlattı.

İngilizlerin '' Bizim  dediklerimizi  yapmazsanız  Amerika'dan  getirteceğimiz  unu  Müslümanlara  vermeyip  Ermeni  ve  Rumlara  veririz'' diye  tehdit  edip  ambargo uygulamaktan  bahsettiklerini  anlattı. 

Konuşmasının  sonuna  doğru  malum  fetvayı da anlattı.  Şöyle:

''...........O kabine (Damat Ferid Paşa Hükümeti) erkanından olan zevattan, gerekse Harbiye Nezaretinde bulunan bazı arkadaşlardan aldığım malumata nazaran o kabineye tazyik icra ettiler '' Fetvayı veriniz.'' diye. Nihayet o fetvayı aldılar.'' 

''Malumunuz vechile o fetva İngiliz süngüsü ile alınmış, İslamı sinesinde birbirine düşürmek için ilk defa yazılmış acı bir vesikadır. Milletin hiss-i hâkikatini, ümidederim ki, bundaki fecaati görecek ve bunun ehemmiyeti sıfıra inecektir. (Şüphesiz, sadaları”) ''

Evet,  Fevzi  Paşa, o  fetvanın  İngiliz  süngüsü  zoruyla  hazırlandığını  ve  imzalandığını  söylüyor, mebuslar  ise  '' Hiç  şüphesiz  öyledir.''  Diyorlardı.  ''  Yok  yahu.  Padişah  da Şeyhülislam  da  hain  oldukları,  İngiliz  uşağı  oldukları,  şahsi  menfaatlerini  müstevlilerin siyasi emelleriyle  tevhid  ettikleri  için  o  fetvayı  hazırladılar.''  Diyen  yoktu.

{ Bu  arada bugün Nutukta geçen '' Şahsi  menfaatlerini  müstevlilerin  siyasi  emelleriyle  tevhid  edebilirler.''  Cümlesinde ve  daha pek  çok  cümlede ( Mesela ''Dahili  ve harici  bedhahların'' )  ne  demek  istendiğini  sözlük  kullanarak  anlayabilmek  de  ayrıca  üzerinde  konuşulması  gereken  bir konudur  ya, ana  konumuz  o  değil  }

Hatta  TBMM  Reisi  Mustafa  Kemal  Paşa, ''  Fevzi  Paşa'nın  bu  açıklamalarını bastırıp  yayınlayıp,  dağıtalım  dediğinde  ''Hay  hay '' diyerek  onaylamışlardı.

*****

Aradan sadece  beş  ay  geçmişti.

25  Eylül 1920'de TBMM'nin  gizli  oturumunda  Mustafa  Kemal  Paşa  aynen  şöyle  diyordu:

''Meclisi Âlinizin hilâfet ve saltanat, halife ve sultan meselesiyle iştigal etmesinde( meşgul olmasında )  mehazir (sakıncalar)vardır. Bu mahzurları şimdiye kadar fiiliyatiyle gördük. Bunu bizden zorla almak isterlerse her türlü mücahedeyi yaparız, ikide birde Meclis-i Âlimizin bu mesele üzerinde müzakere ve münakaşa açması caiz değildir kanaatindeyim.''

''BUGÜN  BU  MAKAMI  İŞGAL  EDEN  ZAT BU MİLLET  VE MEMLEKET  İÇİN HAİN BİR ADAMDIR (Alkışlar) Müsaade buyurunuz beyim. Hain bir adamdır. (Alkışlar, bravo sadaları,)''

''Meclis-i Âlimizde şimdiye kadar pek büyük ve cidden tarihî cüretler gördük. Maateessüf şimdi makam-ı hilâfet ve saltanatı işgal eden zat bu millet için hain bir adamdır.'' 

Evet,  Mustafa  Kemal  Paşa, '' Hilafet  ve  saltanatı  bizden  zorla  almak  isterlerse her  türlü  cihadı  yaparız''  diyordu  ama  aynı  zamanda çok  yakın  zaman  önce ''  Efendimiz,  halifemiz,  Zât-ı  Âlî''  dediği  Vahdettin  için  açık  açık  '' Hain ''  diyordu  ve  ayakta  alkışlanıyordu.

Peki  bu  beş  aylık  zaman  zarfında  ne  olmuştu  ki  Mustafa Kemal,  kenedisi  hakkında  idam  fermanı  verdiği,  Boğazlayan  Kaymakamı  Kemal  Bey'i  idama  gönderen  kararı  imzaladığı  halde ''Efendimiz'' diye  hitap  ettiği  padişaha  şimdi  '' Hain'' diyordu. Daha  da  önemlisi  hiç  bir  mebus ''  Beş  ay  önce  efendimizdi  şimdi  hain  mi  oldu?''  Diye  sormuyordu?

Ne  olmuştu?

FOTOĞRAF: Boğazlayan  Kaymakamı  Kemal  Bey  ve  Kemal  Bey'in Bayezıd Meydanında  idam  edildikten  sonra  Kadıköy'deki  evine  getirilen  cenazesinin  evinden  mezarlığa  taşınması. 

( Bugün Bu Makamı İşgal Eden Zat Bu Millet Ve Memleket İçin Hain Bir Adamdır başlıklı yazı Sami Biber tarafından 17.04.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu