BALIKESİR'DE BİR KADIN 46
Günce 11 Mayıs 2025
Gelincik ve papatyaların üstüne bırakıyoruz vücutlarımızı. Beş kadının içinden yükselip bir melodiye dönüşen duygularını dinliyor toprak ana... Şefkatle kucaklıyor; kucakladıkça eriyor, yok oluyor geçmek bilmeyen acılar. Zehrin damarlarından akıp toprağa karıştığını, karıştıkça isyan diye haykıran böceklerin ısırışıyla bir nevi yeni bir panzehir oluştuğunu görüyoruz. Her bir kadın, zerk edilmiş iksiri şükranla kabul edip bugün yaşananları hiç unutmamak üzere içten içe söz veriyor...
Sevgili günlük, bugün farklı bir giriş yaparak başlıyorum seninle hasbihâl etmeye. Belki de yaşanan anı, bir paragrafla bir çırpıda özetleyiverir. İçimizden geçen tüm duyguların özeti kabilindedir.
Süpürgeyi halının üstünde gezdiriyorum; tozların bu çekiş kuvvetine direnmeyişine şaşıyorum. Modern hayatın kolaylıklarından biri olan ıslak temizlik mendilleriyle toz alıyorum. Anacığım bu mendilleri hayatına sokalı bayağı oldu. Bense evimde hâlâ eski usul devam ediyorum toz almaya. Oturma odası ve mutfağın camlarını siliyorum bu mendillerle. Gayet başarılı bir sonuç, diyor iç sesim. Anacığım, ıhlayarak seyrediyor uğraşlarımı. Oldum olası ıhlamalara doyamaz zaten...
Telefonum çalıyor. Madam Süzinak, ahizenin diğer ucundan kar tanesi gibi süzülerek dostça "Merhaba," diyor. "Anneler Günü'n kutlu olsun," derken, ben de yağmur damlalarının çıkardığı pıtırtılı bir ses tonuyla kutluyorum gününü. "Bugün doğaya açılalım, ne dersin?" diyor.
Kostüm konusunda tedirginim; Mayıs ayı bir sıcak bir soğuk. Tutturuveriyorum bir şarkı Fatih Ürek'ten:
Boşver be
Elalem ne derse desin
Hadi hadi hadi hadi hadeee
Haydi lililililililili
Annem ve babamla vedalaşıp, tüm rüküşlüğümle çıkıveriyorum dışarıya. Gören gözler sevinsin...
Leydi Em, kardeşi Madam Süzinak, iki edebiyat öğretmeni dostum Hafize ve Ayşe bir de ben çıkıyoruz yola. Niyetimiz, memleketimizin köylerini gezmek. Anadolu'nun insanı hâlâ misafirpervermiş. Unutmamışlar içlerinde barındırdıkları örf ve adetlerini. Emmiler köy kahvesinde oturmuş, "Baksak mı bakmasak mı?" hesabı kararsız...
Biz çılgın beş kadın, satmışız anasını dünyanın...
Şiirler, şarkılar bir yandan; dertler, tasalar bir yandan. Gülmek kadar ağlamak da yakışıyor bize.
Gelinciklere, papatyalara koşuyoruz; poz poz fotoğraflar çekiyoruz. Hafize’yi böcek ısırıyor, sırtı kızarmış. Şifa niyetine tükürüyorum tüm haylazlığımla. "Doğal antiseptik," diyorum kıkırdayarak.
Leydi Em, "Acıktım, bir ağaç gölgesi bulalım," diyor. "Biraz sabredin," diyorum. "Gelini olduğum az ötedeki köye kadar sabredin. Simav Çayı’nı besleyen derenin sefası bir başka olur."
Daracık bir köprüden geçiyoruz. Şarıldayarak akan suyun sesini dinlerken, Eskişehir ve Ankara istikametine giden trenin geçme olasılığını düşünüyorum elimde olmadan.
Açıyoruz kamp sandalyelerini ve masasını. Gezi için ortak kumbaramızdan yapmışız tüm harcamayı. Simit, peynir, domates ve salatalık... "Değmeyin keyfimize," diyoruz. En lüks lokantaların spesiyal menüleri olsa, dönüp bakmak aklımıza gelmez.
Dereye paçalarımızı sıvayıp giriyoruz Ayşe’yle. Çeri domatesleri o, ben de salatalıkları yıkıyorum. Suyun serinliği, taşların şiirselliği bambaşka bir boyuta taşıyor bizi.
Bir ara kendimi tanıyamıyorum diyorum. Leydi Em yerinden kalkıp çalılara doğru seyirtiyor; doğaya bırakıyor derdi, kederi. Arkasından Hafize’yle ben gidiyoruz; etrafı kolaçan ederken yeniden kıkırdıyoruz.
Ve günün sonunda, koca bir gülümsemeyle birbirimize bakıyoruz. Hafize bir dize mırıldanıyor usulca:
"Yol arkadaşların iyiyse, varacağın yerin bir önemi kalmaz."
H. Çiğdem Deniz
(
Bakıkesirde Bir Kadın 46 başlıklı yazı
çitlembik tarafından
13.05.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
