Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 8/10/2025
Güncelleme Tarihi : 8/11/2025
Okunma Sayısı : 355
Yorum Sayısı : 11
Mondros’tan  Sevr’e  2.  Bölüm.



Haydi film  makarasını  geriye  saralım  biraz  olur  mu?

Mustafa  Kemal  Paşa  6  Ekim  1917’de Harbiye  Vekili  Enver  Paşa’ya,  başında  olduğu  7.  Ordudan  istifa  ettiğini  bildirdi.

Bu  istifanın  sebepleri  ve haklılığı-haksızlığı  konusuna  girmeyeceğim.  Benim  dikkatimi  çeken  husus  başka.

Normal  şartlarda  bir  ordu  kumandanı  istifasını sunmuşsa  ne  yaparsınız? Hele  de  o  komutanı  hiç  sevmiyorsanız?  Aranızda  ezeli  bir  rekabet  varsa?

1- Her  şeye rağmen  ikna  etmemeye  çalışırsınız.  Görevinin  başına dönmesi  için  rica  edersiniz. ‘’ Tam  savaşın  ortasında  böyle  bir  istifa  olmaz.  Lütfen sakın  yapma  böyle  bir  şey’’ Dersiniz.

2-Fırsat  bu  fırsat  deyip  ordu ile  ilişkisini  kesersiniz,  maaş  filan  vermezsiniz,  askeri  üniforma  giymesine  kat’iyen  izin  vermezsiniz.

Ama  öyle  olmuyor.  Mustafa  Kemal  Paşa istifa ettiği  halde  yine  paşa,  yine  devletten  maaşını  alıyor. Dahası  veliaht  Vahdettin Efendi, Almanya’ya  gidecek,  Mustafa  Kemal  Paşa ‘’ Fahr-i  Yaverân-ı  Hazret-i  Şehriyârî  oluyor.  Yani  o  an  için  veliahtın,  sonra da  o  veliahtın  padişah  olmasıyla  padişahın  yaveri…Böyle  bir  ayrıcalık  dünya  tarihinde  görülmüş, işitilmiş  şey  midir?   Değildir  ama  bizde  oluyor.

Mustafa  Kemal,  Almanya’da  ve  Karslbad  kaplıcalarında  gördüğü  böbrek  tedavilerinin  dışında  1918  Yılının  5  Ağustos  Gününe  kadar  İstanbul’dadır.

3  Temmuz  1918’de  ağabeyi  Mehmed  Reşat’ın ölümüyle  4 Temmuz  1918’de  Osmanlı  tahtına  oturan  Vahdettin,  5  Ağustos  1918’de Mustafa  Kemal  Paşa’yı saraya  çağırır  ve bizzat  kendi  ağzıyla tekrar  7.  Ordu  komutanı  olarak  tayin  ettiğini  söyler.

Mustafa  Kemal  bu  atamadan  o  kadar  memnun  olmuştur  ki   (!)  Padişahın  huzurundan  çıktığında  birden bire karşısına  çıkan  Enver  Paşa’ya ‘’  Bravo.  Başardınız…  Beni  oraya  göndermekle  güzel  bir  intikam  alıyorsunuz.’’ Demiştir.


Sonrası  malum..

İngiliz  Generali  Allenby,  bizim  Yıldırım  Ordularını  mahv-ı  perişan  eder  ve  Mustafa Kemal de  dahil  paşalar  İstanbul’a  telgraf  üstüne  telgraf  çekerler  bir  an  önce bir  ateşkes, ardından  da  barış  antlaşmasının yapılması  için.

Padişah  Vahdettin  de  barış  yapılmasını  istemektedir  ama  bu  işi  kim  organize  edecektir?  Hiç  kimseyi  tanıdığı yoktur  ki.

Düşünür taşınır  ve  aklına  ablası  Mediha  Sultan’ın  kocası  İngiltere  sefirimiz  damat  Ferit Paşa  gelir.  Onu  İstanbul’a  davet  eder.

Osmanlı  Devletini  bir  barış  antlaşmasında  Damat  Ferit  Paşa’nın  temsil  edeceğini  öğrenen  Mustafa  Kemal  Paşa,  derhal  padişaha  bir  telgraf  çeker  ve  mealen ‘’Aman Padişahım ! Damat Ferit  Paşa’ya  bu  görevi vermeyin. O,  deli  ve  hayalperest  bir  insandır.’’ Der. Padişah  bu  telgrafa  cevap  verir: ‘’  Kimseyi  tanımıyorum  ki.  Yaverim  olarak  sen  kimi  tavsiye  edersin? Mustafa  Kemal ‘’ Rauf  Bey’’ der  ve  ilave  eder ‘’ Ben  ona  kefilim’’

****

Kendisine  Mustafa  Kemal’in  kefil  olduğu  Rauf  Orbay,  27  Ekim  1918’de  Amiral  Galthorp,  önüne 25  Maddelik  Mondros  Ateşkes  Antlaşmasını  koyduğunda özellikle 7. Ve  24.  Maddeyi  oldukça  ağır  bulmuştu  ama?

Aması  çok  vahim  ve  tirajikomik  maalesef.

Ama Amiral  Galthorp ‘’ Siz  maddelerin  çok  ağır  olduğuna  bakmayın.  Uygulamada kesinlikle bir  işgal  söz  konusu  olmayacak. Size  namus,  şeref  ve  asker  sözü  veriyorum .’’  Deyince  Rauf  Bey , tereddütsüz  imzalamıştı  Mondros  Ateşkes  Antlaşmasını.

Şimdi  artık  komik  mi  bulursunuz  yoksa ağlar  mısınız  bilemem ama  Mondros  Ateşkes  Antlaşmasından  sadece  dört  gün  sonra  Musul  işgal  edildi,  on  dört  gün  sonra İtilaf  Kuvvetleri  73  Gemiyi  Çanakkale Boğazından  içeri  sokup  Dolmabahçe  Sarayına topların namlularını çevirdiler,  27  Kasım  1918’de  Fransız  Generali  D’Esperey,  İşgal  Kuvvetleri  komutanı  olarak  beyaz  bir  at  sırtında  İstanbul’a  girdi  ama resmiyette  İstanbul  işgal  edilmemişti (!)  { İstanbul  16 Mart  1920’de bir  kez daha işgal  edildiğinde  buna  resmi  işgal  dediler.}  

15  Mayıs 1919’da  Yunanlılar  Mondros  Ateşkes  Antlaşmasının  7.  Maddesi  mucibince  İzmir’i  işgal  ettiler.

****

Bir  şey  daha söyleyeyim  Mondros  Ateşkes  Antlaşması  ile  ilgili  olarak,  sonra  Sevr’e  geçelim.


Osmanlı  toprakları  Mondros Ateşkes  Antlaşmasıyla Türklerin  elinden  parsel  parsel  alınmıştır.  Öyle  ki  Türkler  bu  antlaşma  ile antlaşmadan  hemen  önce  sahip  oldukları  toprakların  altıda  beşini  kaybetmiştir  ama?

Sıkı  durun !

Sevr  Antlaşması  ile  kaybedilen  tek  karış toprak  yoktur.  ‘’ Var ‘’ diyen  buyursun  göstersin.  Hodri Meydan. 

Ha,  unutmadan  Sevr  diye  bir  metin  vardır ama  antlaşma  filan  da  yoktur.



****

Eveeet.  Gelecek  bölümde şu  Misak-ı  Milliye  de  bir  nazar  eyleyelim  ve  görelim  28  Ocak  1920  Tarihi  itibariyle  hangi  topraklardan  vaz geçmişiz,  hangi  topraklar  için  ‘’  Bu  kadarını  kurtarsak  yeter.’’ Demişiz. 
( Mondros’tan Sevr’e 2. Bölüm. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 8/10/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu