Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 8/22/2025
Okunma Sayısı : 295
Yorum Sayısı : 8
Armageddon Savaşı  Ya  Da Melheme-i  Kübra  Yahut  Nablus  Savaşı-5.bölüm-


ÖRS  VE  ÇEKİÇ

General  Allenby,  Kudüs’ü  Türklerde  aldıktan  sonra  Şeria’da yapılan  ufak  tefek  muharebeler dışında  sürekli  ordusunu  takviye  etti.  Öyle ki  az  sonra  okuyacağınız  savaşlar  öncesinde İngiliz  ordusunun  gerek  asker,  gerek  teçhizat  bakımından  Türklerden  en  az  üç  kat  daha  üstün  oldukları  görülüyordu.  Türk  tarafında değişen  tek  şey 4.  Ordunun  da  Yıldırım  Ordularına  dahil  edilmesiydi.

General  Allenby’nin Kudüs’ü  ele  geçirdikten  sonraki  hedefi  Türk  ordusunu  tamamen  yok  etmekti. Türklere  ve  Almanlara  Armageddon’u  yaşatmalıydı.  Kıyamet  öncesinde  tam  da  Kutsal  Kitapta  işaret  edildiği  gibi (!)  bela  yağdırmalıydı  düşmanlarına.  O  sebeple  yapacağı  harekata  Örs  ve  Çekiç  Harekatı  adını  verdi. Düşmanlarını  örse  koyup,  çekiçle  dümdüz  edecekti.

Mustafa  Kemal,  istemeye  istemeye  tekrar  geri  döndüğü  7.  Ordusunun  başına  geçtiğinde  ‘’  Her şey  çok  iyi  gidiyor,  merak etme ‘’  Diyerek  kedisini  cepheye  uğurlayan  Enver  Paşa’nın  yalan  söylediğini  biliyordu  ama  cepheye  geldiğinde  bu  yalanın  öyle  pembe  ya  da  beyaz  bir  yalan  değil  kapkara  bir  yalan  olduğunu  gördü. Düşmanın  üstün  kuvvetleri  karşısında  bir  zafer  kazanmak  imkansızın  da  ötesinde  bir  mucizeydi. 

İngilizler  sadece  kara  kuvvetleriyle  değil  aynı  zamanda  hava  ve  hatta  deniz  kuvvetleriyle  bu  savaşın  içindeydiler  ve  aynen  Çanakkale’de  olduğu  gibi  kimi  Hindu,  kimi  yamyam,  kimi  bilmem  ne  bela  ne  kadar  yardımcı  unsurları  varsa  Filistin  cephesine  taşımışlardı.

Yıldırım  Ordularının  karşısında  nasıl  bir  ordunun  olduğunu  anlamanız  açısından  şöyle  özetleyeyim:  I. Dünya  Savaşının  başından  beri  İngilizlerin  en  fazla  asker  ve  askeri  malzeme, maddi  ve  manevi  imkan  yığdıkları  cephe  18  Eylül  1918’de  kıyametin  başlayacağı  işte  bu  cepheydi.

Bu  açıklamayı  şunun  için  yaptım  değerli  okurlar:

Bazı  vatandaşlarımız kısaca  ‘’ Nablus  Savaşı ‘’  dediğimiz  savaşta Yıldırım  Ordularının  çok  iyi  durumda  olduğu  halde  komutanı Mustafa  Kemal’in  beceriksizliği (!)  yüzünden  75 Bin  askerimizi  kaybettiğimizi ( Ölü  ya da  düşmanın  eline esir  düşen ) zannediyorlar  ya işte  bunun  doğru  olmadığını  anlatmak  için  yaptım.

Kıyametin  başladığı  18  Eylül  1918’de  zaten  bitmiş  vaziyetteydik  ve  bizi  bu  vaziyetten  ne  Mustafa  Kemal  Paşa  ne  de  bir  bakası  kurtarabilirdi.  Kaldı  ki  dikkat ederseniz 18  Eylül  1918  Tarihi  itibariyle  Mustafa  Kemal  Yıldırım  Orduları Grup  Komutanı  değil  grup  komutanlığı  içinde yer alan  7.  Ordunun  komutanıdır.

***

Evet,  Yıldırım  ordularında  bir  sürü  kolordular  filan  da  vardır  elbet  ama  bu  çok çok  ayrıntılara  girdiğimiz zaman ortaya  sıkıcı  bir belgesel  çıkıyor,  hele  de  nerede  olduklarından  haberimiz  bile  olmayan  yer  isimleri  de  işin  içine girince  çorbaya  dönüyor  okuyucu  için.  O  sebeple  mümkün  olduğu  kadar  özet gideceğim.

18-19 Eylül  1918’de  İngilizlerin Mısır  Seferi  Kuvvetler  Komutanı General  Allenby komutanlarına ‘’  Haydi  yiğitlerim.  Taş  üstünde  taş,  omuz  üstünde  baş  komayın’’ demese de  bu  manaya  gelecek  emrini  verdi.

Peki  bizim  ordu ne  yapacaktı  bu  emre  karşılık?

Bizim  ordu  yani  Yıldırım  ordularının  8.  Ordusu,  Cevat  Paşa  komutasında  kendisinden  yedi  kat  üstün  düşman  kuvvetlerine  karşı  Şeria’nın  batısını  koruyacak,  düşmanın  ilerlemesini  durduracaktı.

Şeria’nın  batısını  Cevat  Paşa  koruyacağına  göre  batısını  da  7.  Ordu  komutanı  Mustafa  Kemal  Paşa  koruyacaktı yine  kendi  ordusundan  kat  kat  üstün  olan  İngiliz  ordularına  karşı.

4. Ordu  Komutanı Cemal Paşa (  Cemal  Mersinli ) ise Allenby’nin  bir  sarma  harekatı ile  bizim  Anadolu  ile  bağlantımızı  kesmesi  ve  imha  etmesini  önlemek  üzere 7.  Ve  8.  Ordunun  arkasını  kollayacaktı. 

Derken  efendim İngilizler Çanakkale’de  de  karşılarında  olan  iki  Türk  komutanına  karşı  harekete  geçtiler.

Evet,  bunlardan  Cevat  Paşa,  Çanakkale  Müstahkem  Mevki  komutanı  olarak,  Mustafa  Kemal  de  Anafartalar  Grup  komutanı  olarak  karşılarına  dikilmişti.  Şimdi  intikamın  tam  vaktiydi.

18-19  Eylül  1918’de saat 03.00’da   önce 7.  Orduya  saldırdılar top atışlarıyla.

Saat  05.00’da  ise  8.  Orduya  saldırdılar.

Öğlen  saatlerinde  Cevat  Paşa,  Limon  Von  Sanders’e özetle  ‘’  Düşman  cephemizi  yardı,  toptan  imha  olmamız  an meselesi’’  mealinde  bir  rapor  gönderdi.

Gerçekten  de  8.  Ordu  düşman  karşısında  çekiliyordu  Cevat  Paşa  askerine  ‘’ Ricat ‘’ emri  vermediği  halde.

Evet,  Cevat  Paşa,  askerine  ‘’  Geri çekiliyoruz’’  Diye  bir  emir  vermediği halde  asker  başı  bozuk  bir  şekilde  ve  tamamen  bilinçsizce  geri  çekiliyordu…  Pardon,  çekilemiyordu  zira  İngiliz  savaş  uçakları  açık  arazide ,  kafası  kesilmiş  horozlar  gibi  ne  yöne  gittiği  belli  olmayan  bu  askerleri  tek  tek  öldürüyorlardı.


8.  Ordunun  mahv-ı  perişan  olması  üzerine  düşman  bu  sefer  7.  Orduya  döndü. Cevat  Paşa  gibi  Mustafa  Kemal  Paşa’dan  da  alınacak  bir  intikam  vardı.

19-20  Eylül  1918  Gecesi  7.  Ordunun  Albay  İsmet  Bey (  İnönü )  komutasındaki  3.  Kolordusuna  ve  Ali  Fuat ( Cebesoy ) Paşa  komutasındaki  20.  Kolordusuna  saldırıp  7. Orduyu  da  yardılar.

Bundan  sonra  yapılacak    Yafa-Akdeniz-AfuleBisan-Şeria Vadisi- Lut Gölü-Kudüs-Remle hattı arasındaki bölgede 8 ve 7. Ordularımızı tamamen imha etmekti.

Bu  durum  karşısında geri  çekilmekten  başka  çaresi  kalmayan  Mustafa  Kemal,  3.  Kolordu komutanı  İsmet  ve  20  kolordu  komutanı  Ali  Fuat’a  emrini  gönderdi.

“Düşman piyadesinin, 7.Orduya taarruzları zaman zaman kesilmek üzere devam etmektedir. Kuvvetli İngiliz süvarisi, 8.Ordunun kanat ve gerilerinde bulunmaktadır. 8.Orduda genel durum, 19 Eylül 1918’den daha geride, sol kanadı Surra’nın hemen güneydoğusundaki tepede olmak üzere bir mevzii almayı gerektiriyor.7.Ordu, buna göre;Surra-Şeyh Selman FarisiŞeyh Manha El Fevka-Averta-Hirbet Ebu Rıza-Vadi Samu kuzey sırtları-Um Hilal batı ve güney sırtı- Karn Sartabe hattına çekilmeye karar vermiştir...7.Ordu Karargahı Beyti-Hasan’ da kurulacaktır. Karargahın ne zaman hareket edeceği ayrıca bildirilecektir.’’

[ Bazı  tarihçiler  Mustafa  Kemal Paşa’nın  kendi  kafasına  göre  hareket  edip  7.  Orduyu  cepheden  geri  çekmesinin  8.  Ve  4.  Orduyu  da  oldukça  zor  duruma  soktuğunu,  savaşın  bu  yüzden  kaybedildiğini  yazsa  da  bu  doğru  değildir.  Yukarıda  da  belirttiğim  gibi  Yıldırım  Ordularının  toplam  gücü  ile  İngiliz  ordusunun toplam  gücü  kıyaslandığında düşmanın  Türklere  göre  göre üstünlüğü  bazı  noktalarda  on  bir  kat  daha  fazlaydı. Böyle  bir  orduya  karşı bir  zafer  kazanmak  zaten  mümkün  değildi. Mustafa  Kemal  geri  çekilse de  çekilmese de  ordusu  imha  edilecekti.  Çünkü  İngilizler  imha  savaşı  yapıyorlardı.  Öte  taraftan  Cevat  Paşa’nın  kuvvetleri  Mustafa  Kemal  geri  çekildiği  için  geri  çekilmedi  çünkü  İngilizler  telgraf  hatlarını  imha  ettikleri  için  bu  iki  paşa  birbirlerinin  durumundan  haberdar  değillerdi.

Özetle  söyleyecek  olursak  Filistin cephesindeki  yenilgiyi  Mustafa  Kemal  Paşanın  sırtına  yüklemek  doğru  değildir. ]

****

20  Eylül  1918 Sabahında  Yıldırım  Orduları  Grup  Komutanlığının  karargahının  bulunduğu  Nasıra  top  sesleri,  bağırış  çağırışlarla  sarsıldı.

Başkomutan  Limon  von  Sanders  daha   ‘’  Ne  oluyor  lan?’’  bile  diyemeden  çadırına  giren  kurmayları  ‘’ Moku  yedik  komutanım.  İngilizler  burada ‘’  Diyebildiler  ancak.

Limon  Paşa  bir  kez  daha  limon  gibi  sarardı. Sonra  az  toparlandı  ve

-Siz  çıkın  ben  pijamalarımı  çıkartıp  askeri  kıyafetlerimi  giyeyim  hemen  geliyorum  yanınıza

Dedi  ama  komutanları  uyardı.

-Ekselansları !  Kıyafet  değiştirecek  zaman  değil.  Öylece  gelin  de  kaçalım  bir  an önce  bu  lanet  yerden.

-Kaçalım,  evet  kaçalım  da  nereye?

-Megiddo’ya (  Nablus’a )  kaçalım   ekselansları.  Bakalım  kutsal  kitabımızın  işaret  ettiği  kurtuluşa  erenler  bizler miyiz  yoksa  düşmanlarımız  mı?

Yok…  Böyle  bir  konuşma  olmadı.  Ben  kurguladım.  Bu  kurguda  gerçek  olan  tek  şey:  Limon  Von  Sanders’in  karargahından  pijamalarıyla  kaçtığı  ve  yeni karargahın  Nablus’ta  kurulduğudur.
****

Yahu  o  değil  de  Mustafa  Kemal  Paşa  hâlâ  Yıldırım  Orduları  Grup  Komutanı  değil.  İyi de  savaş  bitiyor  neredeyse.  Ne  zaman  Yıldırım  Orduları  Grup  komutanı  olacak?

Hep  birlikte  göreceğiz  inşallah  ne  zaman  olacağını. Tabii  ki  gelecek  bölüm  ya  da  bölümlerde.

( Armageddon Savaşı Ya Da Melheme-i Kübra Yahut Nablus Savaşı-5.bölüm- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 8/22/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu