
ÖRS VE
ÇEKİÇ
General Allenby, Kudüs’ü
Türklerde aldıktan sonra
Şeria’da yapılan ufak tefek
muharebeler dışında sürekli ordusunu
takviye etti. Öyle ki
az sonra okuyacağınız
savaşlar öncesinde İngiliz ordusunun
gerek asker, gerek
teçhizat bakımından Türklerden
en az üç
kat daha üstün
oldukları görülüyordu. Türk
tarafında değişen tek şey 4.
Ordunun da Yıldırım
Ordularına dahil edilmesiydi.
General Allenby’nin Kudüs’ü ele
geçirdikten sonraki hedefi
Türk ordusunu tamamen
yok etmekti. Türklere ve
Almanlara Armageddon’u yaşatmalıydı.
Kıyamet öncesinde tam
da Kutsal Kitapta
işaret edildiği gibi (!)
bela yağdırmalıydı düşmanlarına.
O sebeple yapacağı
harekata Örs ve
Çekiç Harekatı adını
verdi. Düşmanlarını örse koyup,
çekiçle dümdüz edecekti.
Mustafa Kemal, istemeye
istemeye tekrar geri
döndüğü 7. Ordusunun
başına geçtiğinde ‘’ Her
şey çok
iyi gidiyor, merak etme ‘’
Diyerek kedisini cepheye
uğurlayan Enver Paşa’nın
yalan söylediğini biliyordu
ama cepheye geldiğinde
bu yalanın öyle
pembe ya da
beyaz bir yalan
değil kapkara bir
yalan olduğunu gördü. Düşmanın üstün
kuvvetleri karşısında bir
zafer kazanmak imkansızın
da ötesinde bir
mucizeydi.
İngilizler sadece kara
kuvvetleriyle değil aynı
zamanda hava ve
hatta deniz kuvvetleriyle
bu savaşın içindeydiler
ve aynen Çanakkale’de
olduğu gibi kimi
Hindu, kimi yamyam,
kimi bilmem ne
bela ne kadar
yardımcı unsurları varsa
Filistin cephesine taşımışlardı.
Yıldırım Ordularının karşısında
nasıl bir ordunun
olduğunu anlamanız açısından
şöyle özetleyeyim: I. Dünya
Savaşının başından beri
İngilizlerin en fazla
asker ve askeri
malzeme, maddi ve manevi
imkan yığdıkları cephe
18 Eylül 1918’de
kıyametin başlayacağı işte
bu cepheydi.
Bu açıklamayı şunun
için yaptım değerli
okurlar:
Bazı vatandaşlarımız kısaca ‘’ Nablus
Savaşı ‘’ dediğimiz savaşta Yıldırım Ordularının
çok iyi durumda
olduğu halde komutanı Mustafa Kemal’in
beceriksizliği (!) yüzünden 75 Bin
askerimizi kaybettiğimizi (
Ölü ya da düşmanın
eline esir düşen )
zannediyorlar ya işte bunun
doğru olmadığını anlatmak
için yaptım.
Kıyametin başladığı 18
Eylül 1918’de zaten
bitmiş vaziyetteydik ve
bizi bu vaziyetten
ne Mustafa Kemal
Paşa ne de
bir bakası kurtarabilirdi. Kaldı
ki dikkat ederseniz 18 Eylül
1918 Tarihi itibariyle
Mustafa Kemal Yıldırım
Orduları Grup Komutanı değil
grup komutanlığı içinde yer alan 7.
Ordunun komutanıdır.
***
Evet, Yıldırım ordularında
bir sürü kolordular
filan da vardır
elbet ama bu çok
çok ayrıntılara girdiğimiz zaman ortaya sıkıcı
bir belgesel çıkıyor, hele
de nerede olduklarından
haberimiz bile olmayan
yer isimleri de
işin içine girince çorbaya
dönüyor okuyucu için.
O sebeple mümkün
olduğu kadar özet gideceğim.
18-19 Eylül 1918’de İngilizlerin Mısır Seferi
Kuvvetler Komutanı General Allenby komutanlarına ‘’ Haydi
yiğitlerim. Taş üstünde
taş, omuz üstünde
baş komayın’’ demese de bu
manaya gelecek emrini
verdi.
Peki bizim ordu ne
yapacaktı bu emre
karşılık?
Bizim ordu yani
Yıldırım ordularının 8.
Ordusu, Cevat Paşa
komutasında kendisinden yedi
kat üstün düşman
kuvvetlerine karşı Şeria’nın
batısını koruyacak, düşmanın
ilerlemesini durduracaktı.
Şeria’nın batısını Cevat
Paşa koruyacağına göre
batısını da 7. Ordu
komutanı Mustafa Kemal
Paşa koruyacaktı yine kendi
ordusundan kat kat
üstün olan İngiliz
ordularına karşı.
4. Ordu Komutanı Cemal Paşa ( Cemal
Mersinli ) ise Allenby’nin
bir sarma harekatı ile
bizim Anadolu ile
bağlantımızı kesmesi ve
imha etmesini önlemek
üzere 7. Ve 8.
Ordunun arkasını kollayacaktı.
Derken efendim İngilizler
Çanakkale’de de karşılarında
olan iki Türk
komutanına karşı harekete
geçtiler.
Evet, bunlardan Cevat
Paşa, Çanakkale Müstahkem
Mevki komutanı olarak,
Mustafa Kemal de
Anafartalar Grup komutanı
olarak karşılarına dikilmişti.
Şimdi intikamın tam
vaktiydi.
18-19 Eylül 1918’de saat 03.00’da önce 7.
Orduya saldırdılar top
atışlarıyla.
Saat 05.00’da ise
8. Orduya saldırdılar.
Öğlen saatlerinde Cevat
Paşa, Limon Von
Sanders’e özetle ‘’ Düşman
cephemizi yardı, toptan
imha olmamız an meselesi’’
mealinde bir rapor
gönderdi.
Gerçekten de 8.
Ordu düşman karşısında
çekiliyordu Cevat Paşa
askerine ‘’ Ricat ‘’ emri vermediği
halde.
Evet, Cevat Paşa,
askerine ‘’ Geri çekiliyoruz’’ Diye
bir emir vermediği halde asker
başı bozuk bir
şekilde ve tamamen
bilinçsizce geri çekiliyordu…
Pardon, çekilemiyordu zira
İngiliz savaş uçakları
açık arazide , kafası
kesilmiş horozlar gibi
ne yöne gittiği
belli olmayan bu
askerleri tek tek
öldürüyorlardı.
8. Ordunun mahv-ı
perişan olması üzerine
düşman bu sefer
7. Orduya döndü. Cevat
Paşa gibi Mustafa
Kemal Paşa’dan da
alınacak bir intikam
vardı.
19-20 Eylül 1918
Gecesi 7. Ordunun
Albay İsmet Bey (
İnönü ) komutasındaki 3.
Kolordusuna ve Ali
Fuat ( Cebesoy ) Paşa
komutasındaki 20. Kolordusuna
saldırıp 7. Orduyu da
yardılar.
Bundan sonra yapılacak
iş Yafa-Akdeniz-AfuleBisan-Şeria
Vadisi- Lut Gölü-Kudüs-Remle hattı arasındaki bölgede 8 ve 7. Ordularımızı
tamamen imha etmekti.
Bu durum
karşısında geri çekilmekten başka
çaresi kalmayan Mustafa
Kemal, 3. Kolordu komutanı İsmet
ve 20 kolordu
komutanı Ali Fuat’a
emrini gönderdi.
“Düşman piyadesinin, 7.Orduya taarruzları zaman zaman kesilmek üzere devam
etmektedir. Kuvvetli İngiliz süvarisi, 8.Ordunun kanat ve gerilerinde bulunmaktadır.
8.Orduda genel durum, 19 Eylül 1918’den daha geride, sol kanadı Surra’nın hemen
güneydoğusundaki tepede olmak üzere bir mevzii almayı gerektiriyor.7.Ordu, buna
göre;Surra-Şeyh Selman FarisiŞeyh Manha El Fevka-Averta-Hirbet Ebu Rıza-Vadi
Samu kuzey sırtları-Um Hilal batı ve güney sırtı- Karn Sartabe hattına
çekilmeye karar vermiştir...7.Ordu Karargahı Beyti-Hasan’ da kurulacaktır.
Karargahın ne zaman hareket edeceği ayrıca bildirilecektir.’’
[ Bazı tarihçiler Mustafa
Kemal Paşa’nın kendi kafasına
göre hareket edip
7. Orduyu cepheden
geri çekmesinin 8. Ve 4.
Orduyu da oldukça
zor duruma soktuğunu,
savaşın bu yüzden
kaybedildiğini yazsa da
bu doğru değildir.
Yukarıda da belirttiğim
gibi Yıldırım Ordularının
toplam gücü ile
İngiliz ordusunun toplam gücü
kıyaslandığında düşmanın
Türklere göre göre üstünlüğü bazı
noktalarda on bir
kat daha fazlaydı. Böyle bir
orduya karşı bir zafer
kazanmak zaten mümkün
değildi. Mustafa Kemal geri
çekilse de çekilmese de ordusu
imha edilecekti. Çünkü
İngilizler imha savaşı
yapıyorlardı. Öte taraftan
Cevat Paşa’nın kuvvetleri
Mustafa Kemal geri
çekildiği için geri
çekilmedi çünkü İngilizler
telgraf hatlarını imha
ettikleri için bu
iki paşa birbirlerinin
durumundan haberdar değillerdi.
Özetle söyleyecek olursak
Filistin cephesindeki
yenilgiyi Mustafa Kemal
Paşanın sırtına yüklemek
doğru değildir. ]
****
20 Eylül
1918 Sabahında Yıldırım Orduları
Grup Komutanlığının karargahının
bulunduğu Nasıra top
sesleri, bağırış çağırışlarla
sarsıldı.
Başkomutan Limon von
Sanders daha ‘’
Ne oluyor lan?’’
bile diyemeden çadırına
giren kurmayları ‘’ Moku
yedik komutanım. İngilizler
burada ‘’ Diyebildiler ancak.
Limon Paşa bir
kez daha limon
gibi sarardı. Sonra az
toparlandı ve
-Siz çıkın ben
pijamalarımı çıkartıp askeri
kıyafetlerimi giyeyim hemen
geliyorum yanınıza
Dedi ama
komutanları uyardı.
-Ekselansları ! Kıyafet değiştirecek
zaman değil. Öylece
gelin de kaçalım
bir an önce bu
lanet yerden.
-Kaçalım, evet kaçalım
da nereye?
-Megiddo’ya ( Nablus’a ) kaçalım
ekselansları. Bakalım kutsal
kitabımızın işaret ettiği
kurtuluşa erenler bizler miyiz
yoksa düşmanlarımız mı?
Yok… Böyle bir
konuşma olmadı. Ben
kurguladım. Bu kurguda
gerçek olan tek
şey: Limon Von
Sanders’in karargahından pijamalarıyla
kaçtığı ve yeni karargahın Nablus’ta
kurulduğudur.
****
Yahu o
değil de Mustafa
Kemal Paşa hâlâ
Yıldırım Orduları Grup
Komutanı değil. İyi de
savaş bitiyor neredeyse.
Ne zaman Yıldırım
Orduları Grup komutanı
olacak?
Hep birlikte göreceğiz
inşallah ne zaman
olacağını. Tabii ki gelecek
bölüm ya da
bölümlerde.