GÜMLÜOĞULLARI
Zağra (veya Eski Zağra)
ismi ilk olarak Kosova savaşı öncesi öncü kuvvet komutanı olarak geçen
Gümlüoğlu Paşa Yiğit Bey ve evlatlarının tımar mülküdür. Gümlüoğlu ismi ikinci
defa Düzmece Mustafa isyanında geçer. Gümlüoğulları Şehzade Mustafa ile Bursa
önlerine kadar gelmişler, Mihaloğlu Mehmed Bey’in seslenmesiyle taraf
değiştirerek II. Murad tarafına geçmişlerdi.
1519 yılında yapılan
tahrirde mufassal deftere ilk kaydedilen vakıf, Gümlüoğlu vakfıdır. Vakfın
tasarruf sahibi Gümlüoğlu ailesinden Saltuk Bey ve İskender Bey’dir. Vakıf,
Sultan Mehmed Han tarafından temlik edilmiş ve Sultan Bayezid Han tarafından da
hükm-i Şerif verilerek vakfın devamı onaylanmıştır. Gümlüoğlu vakfına tabi olan
köyler, Gümlüoğlu, Köse Salih, Hacı Yakub, İsmailce, Büyük Hamidli ve Küçük
Hamidli köyleridir. Bu köylerin bütün gelirleri vakfa tahsis edilmiştir.
Yine aynı tarihte adı
geçen vakfa mülk olarak Musa Beylü köyü ile Beş Tepe köyleri kaydedilmiştir. Bu
köyler Sultan Bayezid Han tarafından temlik edilmiştir. Vakıf sınırları
içerisine Bahadır Lala ve Çobanoğulları dahil edilmiştir. Bu iki köyün
sınırları içerisinde sonra üç ayrı köy daha kurulmuştur. Kısaca 5 ayrı köy daha
vakfa dahil olmuştur. Bu 5 köyün geliri vakfın Eski Zağra’da bulunan zaviye ve
mescidine, Gümlüoğlu köyü’nde bulunan zaviyesi ile mescidine ve Edirne’de
bulunan mescidine sarf edilmektedir. Bu köylerin isimleri; Bahadır Lala,
Veled-i Çobanlu (Toyran),Yenice (Meriç Köy),Kebecelü ve Kulfalca köyleridir.
Mufassal defterde Gümlüoğlu vakfına dahil olan Beştepe köyü içerisinde meskun 6
farklı bölük kaydedilmişken aynı tarihteki icmal defterde bu bölükler ayrı
birer köy olarak kaydedilmiştir. Emre ATAŞ XVI. YÜZYIL’DA
ESKİ ZAĞRA
Haklarında
spekülasyon yapılan tanınmış bir diğer Akıncı ailesi de Malkoçoğlu ailesidir.
Batılı tarihçiler Bosnalı Malkovich ailesine
bağlamaya çalışırlar. Halbuki Boşnakların Müslüman olmaları II. Murad dönemine
tarihlenirken Malkoçoğulları’nın
tarih sahnesine ilk çıkmaları 1389 yılındaki Kosova şavaşıdır. Ailenin isim
babası Kosova savaşına okçu komutanı olarak katılan, Hamidoğlu Hüseyin Bey’in
şehzadesi Malkoç Bey’dir. Oğlu Mustafa Çelebi’yle birlikte Kosova savaşına okçu
komutanı olarak katılan Malkoç Bey savaşın ardından Yıldırım Bayezid’in
maiyetine girdi, Niğbolu savaşına ise ordu komutanı olarak katıldı.
Saray
Bosna’da Malkoçoğlu Bali Bey Camisi ile birlikte mektep, han, hamam, çeşme ve
köprü inşa ettikleri gibi Bosna’nın değişik yerlerinde aile fertlerinin adını
taşıyan hayratlar, ayrıca Macaristan-Sikloş’ta bir cami yaptırdıkları biliniyor.(S.
Eyice)
Malkoçoğlu Bali Bey Pravadi’de
banisi olduğu zaviye ve çeşme için senelik rıbhı 10.000 akçe olan toplam
100.000 akçe ile 5 adet asiyabı akar olarak vakfetmiştir. Yenice-i Vardar’a
bağlı vakıf köyü olan Yaya’daki zaviyenin geliri de vakfına aitti.
Malkoçoğlu
Damat Yahya Paşa’nın Filibe, Tatar pazarcığı ve Sofya’da yaptırdığı birçok
mimari eseri bulunmaktadır. Ayrıca Lofça’da hamam, İstanbul Kadırga’da cami ve
mektep, Üsküp’te kendi adını taşıyan mahallede külliye inşa ettirmiştir.
Alaca Hisar, İnebahtı ve İstolni
Belgrad sancak beyliği yapan Malkoçoğlu Gazi Ahmet Bey vefatından önce Budin’de
bir medresenin banisi (kurucu) olmuştur. Daha çok Mora yarımadasında faaliyet
gösteren, Vidin, Semendire ve Belgrad’da sancak beyliği, daha sonra Budin
Beylerbeyliği yapan Malkoçoğlu Mehmed Paşa’nın cami, medrese, sebil, han ve
imareti bulunmaktadır.
Vedat TURGUT’un
hazırladığı tabloya göre Malkoçoğlu Yahya Paşa’nın Üsküp’te 51.182 akçe,
Malkoçoğlu Murad Bey’in Edirne’de 49.063 akçe ve Vize’de 12.361 akçe geliri
olan müşterek vakıfları bulunuyordu. Vedat TURGUT Yeni Türkiye
66/2015
Malkoçoğlu akıncı ailesinin en meşhurlarından
birisi de Malkoçoğlu Damat Yahya Paşa’dır. Malkoçoğlu Bali Bey’in kardeşi ve
Sultan II. Bayezid hanın damadı olan Malkoçoğlu Damat Yahya Paşa’nın nesli daha
sonra Yahya Paşazadeler olarak anılmıştır. Üsküp şehrindeki en önemli
vakıflardan birisi Damat Yahya Paşa’nın cami ve imareti için kurduğu vakıftır.
Yahya Paşa kurduğu vakfın tevliyetini
(mütevelliliğini) sağlığında kendisi yapmış vefatından sonra ise sırasıyla
oğulları Bali Bey, Mehmet Çelebi, Mustafa Çelebi’ye ardından Ahmed, Mahmud,
Yusuf ve İskender Çelebilere verilmesini şart koşmuştur.
Yahya Paşa’nın Üsküp’te cami, mektep, han, hamam ve
imaretten oluşan külliyesinden sadece camisi günümüze ulaşmıştır. Caminin
bahçesindeki yıkık türbenin kime ait olduğu bilinmemektedir. Oysa Paşa
vakfiyesinde türbe hizmeti için ücretli görevliler (türbedar, cüzhan) tayin
etmiştir. Türbedara imaretinden yemek verilmesi vakfiyede yazılı olduğu için
Yahya Paşa’nın türbesinin de Üsküp’te olması gerekir.(“Ve bir salih kimesne dahi türbe-i şerife dahi türbedar olup
cüzhanlar kıraat-ı eczaya hazır oldukları vakit türbe kapusunu açıp cüzhanlar
yerli yerine oturduklarından sonra eczayı sandıktan çıkarup kurraya tevzi
eyleye. Tilavetleri tamam olucak yine cem edüp sandığına koyup hıfz eyleye. Ve
türbe kapusunu kilitleye, türbeyi pak tuta. Silip süpüre ve cemi i esbabın
görüp gözlemek anın uhdesinde ola. Ana dahi yevmi iki akçe ve imarette pişen
taamdan her taam vaktinde birer pare et ve ikişer ekmek ve birer kefçe aş
verile. Leyali – şerifte eti’imei nefiseden verile.
Yahya Paşa Aralık 1506 tarihli vakfiye ve 15
Şubat 1509 tarihli vakfiye zeyliyle vakıf akarlarını, tevliyeti ve giderleri
ayrıntılı olarak yazdırmış ve gelir fazlasının tamiratlarda kullanılmasını
istemiştir. Vakfiyeye göre Paşa, Üsküp Bozdoğan mevkisin de ki meskenleri satın
alarak bir cami ve bir imaret, seyyidler, salihler ve ve fukaralar için dört
misafir odası, mutfak, fırın, iki ambar, bir mahzen ve bir yemekhane, imaretin
içinde de faraş ve kayyum için iki oda bir ahır ve iki tuvalet inşa
ettirmiştir. Yine Sofya’da Saraçpınarı mevkisindeki su kanallarla şehre
götürülerek halkın istifadesine sunulmuştur.
Yahya Paşa kurduğu vakfa; Üsküp’te 23 dükkanı,
hamamı, hamamcının ikamet ettiği evi, bir bahçe, bakkallar çarşısındaki
dükkanları, Hüseyin Çelebi ve Hamzadan aldığı evleri, ahır ve ambarı, Şahinoğlu
mahallesindeki hububat ekilen arazileri, Hacı Hüsam’dan aldığı evleri, odaları,
ahır, çeşme ve bunlara bitişik 12 dükkanı Balıkpazarı’nda beş balıkçı dükkanı,
iki ev ve bunun yanındaki dükkanları,
Vardar nehri kıyısında iki değirmen, ambar ve bahçeyi Lubaniçe köyündeki(Üsküp)
iki değirmeni, Üsküp’te iki evi, mülkiyetindeki Radoşani köyünün tüm
gelirlerini ve Kapanhanı civarındaki sekiz odanın tamamını, Sofya’da; Bedesten
içindeki 36 dükkan ile odaları, Bedesten’e yakın han içindeki 7 dükkanı, Davut
Attar mahallesindeki evi, yedi göz değirmeni, bir çiftlik ve değirmenleri,
Pobmatı mahallesinde 13 dükkanı, iki evi, bir bahçeyi, bir balıkçı dükkanını,
yaptırdığı hamamın tamamını, Filibe’de; mülkiyetindeki Kalyorve adlı köy ve
mezralarının şer-i ve örfi tüm gelirlerini, Kozludere suyu üstündeki dört
değirmeni, Yakupça köyündeki çiftlik ve içindeki toplam 455 hayvanı (koyun, at
ve su sığırı), Niğbolu’da; Kervansaraydaki 38 dükkanı, 11 dükkan ile 1 kasap
dükkanını, Debbağlar çarşısındaki 23 dükkanı, Balıkçılar çarşısındaki 22, liman
karşısındaki 10 dükkanın tamamını,
Hisarkapı ile çarşı arasındaki 38 dükkanı, tuz ambarını ve Başhaneyi,
altı dükkan ve ahırları, çeşitli oda ve dükkanları, çiftlik ve değirmenlerini,
Hırsova, İzdin, Şumnu ve Lofça’da ki hamamlar ve değirmenlerini, İstanbul’da;
Kadırga Limanı yanındaki bahçesini, Hüseyin Bey’den satın aldığı evlerini,
Hadice Sultan’dan satın aldığı evi ve bahçeyi, Kadırga limanındaki mektebin
arkasındaki satın aldığı evleri, buradaki bozahane ve başhaneyi, 12 dükkanını,
10 evini Unkapanı’ndaki 16 dükkan ve mahzenlerini, Balat’taki araziyi,
Kozludere’de ki bostanlarını, bahçe ve bağları ile 3 değirmenini akar olarak
yazdırmıştır. Tahrir defterlerine göre kayd-ı hayat ve vezirlik görevi için
şahsına temlik edilen ve Paşa’nın cami ve imaretine vakfettiği Radoşani köyünün
1529 da 14.078, 1544 te 17.384 1569 da ise 14.124 akçe geliri bulunmaktadır.
Vakfiyesine göre, Yahya Paşa ruhuna fatiha
okunması için vakıf gelirlerinden, yıllık 200 eşrefi sikkeyi (3,45 gram altın para) Ravza-i Mutahhara
görevlilerine tahsis etmiş yapılan ödemelerin tevzi defterine yazılmasını şart
koşmuştur. Vakfın diğer bir önemli harcama kalemi Yahya Paşa’nın 6 kız çocuğuna
yaptığı tahsisattır. Yahya Paşa 6 kızına kaydı hayat şartıyla yıllık kişi başı
3000 toplam 18.000 akçe tahsis etmiş, vakıf tevliyetini yaş sırasına göre erkek
çocukları ve nesillerini, nesillerinin sona ermesi durumunda ise kız
çocuklarının oğullarına vasiyet ederek vakfını hem Hayri hem de zürri vakıf
olarak tescil ettirmiş, bazı vakıf görevlilerine (İmam, iki müezzin, muallim,
nakib, ferraş, aşçı, ekmekçi, bevvap ve cabiye imarete yakın yerde ev yapılması
ve tamiratların vakıf malından karşılanmasını vakfiyeye yazdırmıştı. Her yıl Rebiül-evvel ayının ilk cum gecesi
mevlid okutulmasını ve okuyana 50 akçe verilmesini isteyen Yahya Paşa
yaptırdığı mektebe vakfiyesinde geniş yer vermiştir.
Yahya Paşa Camii: Cami 1503 yılında Yahya Paşa tarafından yaptırılmış
zaviyeli camilerdendir.(Bitişiğindeki odalarıyla şehre gelen konuklar ve
fukaralarının ücretsiz misafir edildiği camiler.) Cami kadrosunda salih,
mütedeyyin ve Hanefi mezhebinden olmaları ön şartıyla hatip, imam, iki müezzin,
iki müezzin-i sala, bir ser mahfil 5 hafız, 1 muarrif, aşir okuyan bir hafız,
sevabı Yahya Paşa’nın ruhuna bağışlanmak üzere 20’şer rekat nafile namaz
kılmakla görevlendirilen 2 namazcı bulunuyordu. Cami en son TİKA(Türk İşbirliği
ve Koordinasyon Ajansı) tarafından restore edilmiştir.
Yahya Paşa Mektebi: Her guruptan Müslüman çocuklarına okuma yazma ve
lazım olan diğer şeylerin öğretilmesi için bir mektep inşa eden Yahya Paşa
vakfiyesine muallimin fakir ve garip çocuklara Kur’an-ı Kerim, hat, lügat, fıkıh
bilgilerini öğretmesi için yevmiye 5 akçe, ders ve ödev tekrarı yaptıran iki
halifeye (yardımcı) 2 akçe ücret takdir ederken eğitim gören çocuk sayısının
20’den az olmamasını şart olarak yazdırmış, fukara ve yetim çocukların giyecek
ihtiyaçlarının karşılanmasını da istemiştir. Yahya Paşa tarafından çocukların
ihtiyaçları için Muallimhane’ye günlük 10 akçe tahsis edilirken, yetim ve fakir
çocukları için pantolon, gömlek, iç çamaşırı, başlık, ayakkabı ve kuşak
alınarak Ramazan Bayramı’nda bunların verilmesi şar koşulmuştu. Anlaşılacağı
üzere mektebe gelen öğrencilerin ihtiyaçları vakıf tarafından karşılanıyordu.
Bir diğer şart ise her gün ders bitiminde muallim ve halifelerin çocuklarla
birlikte Fatiha okumaları, hasıl olan sevabı Hz. Peygamber(sav) ve Yahya Paşa
ailesinin ruhuna hediye etmeleri çocukların da amin demeleriydi. Bu mektepten
iz kalmamıştır.
Yahya Paşa İmareti: Mehmet İnbaşı’nın Vakıflar dergisinin Haziran 2020
tarih ve 53. Sayısındaki araştırma makalesinden öğrendiğimize İmaret Cami’den
sonra üzerinde durulan ve önemli tahsisatı olan vakıf kurumudur. İmaret için
cami, etrafına misafirler için konak, ehl-i İslam için 4 tabhane(mutfak),
yemekhane, fırın, iki ambar, bir mahzen inşa edilmiş, imarete gelen her
Müslüman için yemek ve ekmek pişirilmesi şart koşulmuştu.
Adı geçen makaleye göre Yahya Paşa vakfında
günlük 148,5 akçe yevmiye ile 56 personel çalışmaktadır. (aylık 4455, yıllık 53.460 akçe. Fatih. Mehmed- Kanuni S. Süleyman arası
50 akçe bir altın karşılığıdır.) Vakfiye de vakıf akarlarının Yahya
Paşa’nın mülkü olduğu ve şer’i usullerle satın alındığı özellikle
belirtilmiştir.
Vakfiyeye göre imarette her gün 44 ukiyye (“1283 gram
eşdeğeri tartı birimi” [Şemseddin Sami) pişirilecek etin yarısı sabah pirinç aşı diğer yarısı ise ikindi
vaktinde buğday aşı ile verilmesi, Ramazan gecelerinde tamamının pişirilmesi,
ekmek için ise yaklaşık 107 kg undan yaklaşık 2000 ekmek pişirilmesi vakfiyenin
şartlarındandır.
Sonuç olarak söylememiz
gerekirse Yahya Paşa vakfı Üsküp’te 56 hanenin geçimini sağlamakta, 20 çocuğun
her türlü ihtiyacını karşılayarak eğitimini yaptırmakta, vakıf görevlilerine ve
ayrım yapmadan imarete gelen bütün Müslümanlara ve misafirlere günlük iki ekmek
ve iki öğün yemek vermektedir. Yahya Paşa’nın şahsi servetinden fedakarlık
yaparak kurduğu vakıf hizmeti yüzlerce yıl devam etmiştir.