
Hüzün, bir redifti tamamlayacak olan
ömrü ve katıksız sevgi idi muadili, renklerse özgün ve coşkulu tıpkı aşkın
rabıtası gibi…
Ah, o serildiğimiz iklim
Nazı tükenmek bilmedi yârin
Sözcüklerdi vakur bazen ç/engelli
Vurdumduymaz rüzgârın uçuşturduğu
perçemi
Hani karın yağdığı bir tel
Duaları katıksız hüzünle dillenen
gölgesinde dahi
Saklı iken özlemi
Sonsuzluğun sinyali
Elbet hükmeden Yaratan
Aşkın yüzü suyu hürmetine değil miydi
O,
Bizleri yaratan tecelli?
Vuku bulmazken kimi zaman kavuşmak
Kıtalar aşan bir seyyahın gizemi
Renklere düşkün
En çok beyazın ve masumiyetin temsil
ettiği
Ak alnında yaşarken
Bir muafiyet ki yürek, aşkla
coşarken.
Kıyısı değildi ömrün
Dibinde saklı hüzün
Her dibe vurduğunda insan,
İhlasla eren hidayete
Yaşadığından öte yaşattığı aşk ve
melankoli.
O meddücezir ki
Firarı yaşın ve yasın
Zemherilerde solan hükmü gibi
Nazenin gelinciğin soğuğa isyanı
Tutulası her nöbet ellerin izinde
saklı
Tebessüm misali
İhmali dünün ve öykünün
Mutlu sonla bitmezken meali.
Hüzne biat ırmaklar
İradesi ile sınanan kulun isyanıdır
Kimi zaman ellerinden kayan ömrün
İhlali
En çok da değişken mizacı mevsimin
Uzun ömürlü olmadı gitti özgürlüğe
düşkün yüreğin
Sabırsız mecali
Söylenceler uçuşan
Aşksa fıtrata en yakışan
Kopuk teli sazın
Düşkünken mızrak hüzünlü notalara
Düşmezken de sevgi gözünden rahmetin
Sancılanmış günün son hecesi
Yakışan geceye varsa yoksa şairin
Dilinde saklı bir özlem
Yazmaya durduğu şiirin her hecesi
Elbet azalır da azalır yükü kalemin
Meylettiği o ulvi ışık ki
Yoktur huzurun başka çaresi:
Sevmek elbet en ihlaslı seçenek
Ayakları dahi ansızın yerden tek
kesecek.