
İlk
tokadı daha birinci sınıfta yedim.
O zaman anladım Ali’nin ata bakması için,
A dan başlayacağımı ve anamın ağlayacağını...
Oysa hasta olduğum zaman ne kadar da kolaydı
Ağzımı açıp da o fıstık doktora AAAAA demek.
Anamın A sı, babamın B si, Cavidan’ın C si ,
Dedemin D si, Emmimin E si derken
Bitiverdi ilkokul.
Aklımda hep kurallar kaldı.
Orta birde cetvelle tanıştım.
Hem de keskin tarafıyla...
Hem de parmaklarımın tam üzerine.
O zaman nefret ettim adımın ilk harfinden.
Babamdan da nefret ettim adımı Sami koyduğu için.
Zorla değil ya S leri yazamıyordum bir türlü
O minicik kareleri olan kağıtlara..
Yine aklımda kalan sadece kurallar oldu.
Orta ikide ilk sıfırımı aldım. Hem de Türkçeden.
İsmimden bir kez daha nefret ettim.
Bu seferki suçum Sami nin İ sinin noktasını
İnceltme işareti gibi yazmış olmamdı.
Gözlerimden yaşlar boşalırken
Nefret ettim inceltme işaretinden.
O yüzden de incelemedim hiç.
Kalas gibi dümdüz, kaskatı bir şey oldum.
Daha sonra bir dolu kural daha öğrendim.
Bir gülüm olmadı hiç ama bol bol virgülüm oldu.
Hiç nüktem olmadı biliyor musunuz?
Ama o kadar çok noktam vardı ki şaşarsınız.
Hiç kimseye ünleyemedim ’ Seni seviyorum ’ diye
Ama bol keseden harcadım ne kadar ünlem varsa.
Soramadım ’ Beni seviyor musun? ’ diye
Soru işaretlerimin çengellerinde asılı kaldım hep.
Parantezlerim de oldu bol miktarda.
İçleri hep boş kalan.
İki yakam hiç bir araya gelmedi.
İki adet noktayı üst üste koyma telaşından zahir.
Açlıktan tırnaklarımı çok yedim ya,
Asla unutmadım tırnak işaretlerini.
Hep yerli yerinde kullandım.
Benim hep kurallarım oldu.
Oysa o kadar zor değildi AŞK yazmak.
Ne noktası vardı ne de virgülü.
Alt tarafı birinci sınıfta öğrendiğim
Üç harften ibaretti hepi topu.
Ama dedim ya kurallarım vardı benim.
Tepemin tasını attırmaya da gelmezdi hani.
Aşka da bastım noktayı.
AŞK.