Bol Kahkahaya Buyurun Pardon Şaşırın

 Unutmamak için bol bol kahkaha atın! - Sağlık Haberleri


Çamaşır Makinesiyle olan Dramım

 

Evimizde bir çamaşır makinesi var. Ama bu makine sıradan bir makine değil. Bu makine, annemin gözünde bir kutsal emanet, bir sırdaş, bir sır küpü. Hatta bazen babamdan daha kıymetli olduğuna dair güçlü şüphelerim var. Çünkü babam bozulunca “geçer” deniyor, ama makine bozulunca “dünyanın sonu geldi” havası esiyor evde.

Geçen gün, annem dışarıdayken “Ben de bir çamaşır atayım, ne olacak ki?” dedim. Büyük hata. Hayatımda verdiğim en cesur ama en yanlış karardı. Makineye çamaşırları attım, deterjanı koydum, programı seçtim. Ama işte o an... O an bir şeyler ters gitti. Makine bir uğultu çıkardı, sonra bir sessizlik. Ardından bir “gırrr” sesi. Sonra tekrar sessizlik. Ben de “Herhalde çalışıyor” dedim. Meğer çalışmıyormuş, mola veriyormuş.

Annem geldiğinde makine hâlâ suskundu. “Sen mi dokundun buna?” dedi. “Yok,” dedim, “ben sadece... Yani... Belki biraz...” dedim. Gözleriyle beni süzdü. O bakış, “Seninle sonra görüşeceğiz” bakışıydı. O an anladım ki, çamaşır makinesine dokunmak, aile içinde bir tür kutsal yasağı çiğnemekmiş. Hani bazı kitaplara el sürülmez ya, işte bizim evde o kitap çamaşır makinesi. Sonra annem başladı: “Bu makineyi ben 12 taksitle aldım. Her taksitte bir hayalimi gömdüm. Sen geldin, bir düğmeye bastın, her şeyi mahvettin.” O an düşündüm: Benim yüzümden annemin hayalleri yıkılmış olabilir mi? Belki Paris’e gitmek istiyordu, belki de sadece sessiz bir pazar sabahı kahvesi içmekti hayali. Ama ben, bir düğmeyle hepsini yıkmıştım.

Neyse ki makine sadece fişten çıkmış. Ama annem bu olayı “çamaşır makinesi vakası” olarak aile tarihine yazdı. Artık evde “çamaşır” kelimesini duyunca refleks olarak başka odaya kaçıyorum. Travma büyük. Ama öğrendim ki, bazı şeylere dokunmamak gerek. Mesela annemin çamaşır makinesi. Ya da onun ütüyle kurduğu duygusal bağ. Ya da misafir için saklanan havlular. Onlar bizim değilmiş. Onlar “misafirlikmiş.” Sanki misafirler başka bir boyuttan gelip sadece o havlularla kurulabiliyormuş gibi.

 

Misafirlikmiş

Evimizde bir oturma odası var. Ama bu oda, sadece özel günlerde açılan bir müze gibi. Kanepe var, sehpa var, hatta televizyon bile var ama... Biz oraya giremiyoruz. Çünkü orası “misafir odası.” Misafir gelirse açılır. Misafir gelmezse... Yine kapalı. Ben o odaya en son bayramda girmiştim, o da yanlışlıkla. Bir gün arkadaşım geldi. “Oturalım mı şu güzel odada?” dedi. Ben de “Yok, orası bizim değil” dedim. Gözleri büyüdü. “Nasıl yani?” dedi. “Bizim evdeki oda ama bizim değil.” dedim. O an arkadaşım hayatın anlamını sorgulamaya başladı.

Annemin misafir odası felsefesi şöyle: “Evdeki en güzel şeyler, en az kullanılan şeylerdir.” Mesela misafir havlusu. O havlu pamuk gibi. Ama biz ev halkı olarak zımpara kıvamındaki havlularla kuruluyoruz. Misafir sabunu var, kokusu cennet gibi. Bizim sabun... Kokusu yok, şekli yok, ruhu yok. Sadece sabun.

Geçenlerde kanepeye oturdum. Bir anlık gafletle... Annem uzaktan “Oraya niye oturdun?” diye bağırdı. “Yorgunum,” dedim. “Yorgunluğunu başka yerde yaşa,” dedi. O an anladım ki, bu evde yorgunluk bile sınırlı alanlarda yapılabiliyor. Bir keresinde misafir gelmeden önce annem evi öyle bir temizledi ki, evin ruhu bile arındı. Perdeler yıkandı, halılar silkelendi, koltuklar parlatıldı. Misafir geldiğinde ise... Oturmadı. Ayakta sohbet etti. Ben o an annemin gözündeki hayal kırıklığını gördüm. “O kadar temizlik yaptım, oturmadı bile,” dedi. Misafir gidince annem koltuğa oturdu, “Ben oturayım bari” dedi. O an koltuk bile şaşırdı. Hayat bazen misafir odası gibi: en güzel yerler, en az yaşananlar. Ama biz gülüyoruz. Çünkü gülmek, bu evin en özgür eylemi, vesselam.

Mehmet Aluç

 


( Bol Kahkahaya Buyurun Pardon Şaşırın... başlıklı yazı kul mehmet tarafından 24.10.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu