Ey Rüzgar


Ey rüzgâr.
Hatırlıyor musun, 
bir keresinde tenimin rengini merak etmiştin.
Senin estiğin yerdir diyerek 
düşmüştüm o okyanus kıyısına. 

Oysa sen eserken bendim 
Rüzgarına maruz kalan.
Bu yüzden,
en kalınası zamanında dönüp vazgeçiyorum,
kumsalın ışığından. 
Çünkü çok usandım,
kendi aşkımla değil ,
başkalarının aşkıyla sınanmaktan. 

Ey rüzgâr! 
Şimdi sen acıyı öğrendin. 
Yepyeni gözlerle bak şimdi bana. 
Çünkü ben hiçbir acıyı yenileyemesem de 
ve ağzımdan alışıldık sözcüklerden başka 
kristaller dökülmese de 
kalbimin şu kırığı yok mu, 
işte o benim.
Beni tanıdın mı şimdi.

Çok büyük bir şeyin arkasından düşülen 
tehlikeli sessizlikteyim şimdi.
Tehlike o ki, 
tehlikenin ta kendisinin farkında bile değilim. 
Hem kaybeden bir şey olduğumdan böyledir bu, 
hem kayıp bir şey olduğumdan. 
Susmuş bir yanardağ. 
Dinmiş bir rüzgâr. 
Sönmüş bir yıldız. 
Bir ırmak ki
yatağından sessizce kaybolmuş. 

Ey rüzgâr. 
Bir hayat, kendisinin neresinde durur? 
Sorulması abes bir soru bu hâlâ. 
Bir ateş topu gelip de çarpınca, 
Masumiyetin tam ortasına,
bir damla kan düşmesi gibi
hayatın bilindik cilvesi işte o .

Şimdi ben, 
bütün bir hikâyesini yüklendiğim insan.
Kulak vermiş, 
ayak seslerini dinlemekteyim. 
Nasıl taşıyabilir, 
üstesinden nasıl gelebilirim,
bu ahvalin .
Bilmiyorum…

Ben gibi bir kalp taşıyorken. 
Üstelik ben kalbin sebebinden değilse de 
sonucundan sorumluyken. 
Hem söyledim ya, 
kalbin de güvenilir şey olmadığı,
bir bilgi olarak bana sunulmuşken. 
Ne,
Hangi şey,
cennetten düştüğü gibi ki? 

Ey rüzgâr. 
Bu da geçer.
Yine de ne kadar yabancı bir yer burası. 
Ve nereden düştüm ben bu dünyaya? 
Öyle sert düştüm ki 
dizlerimin sıyrılmadık yeri, 
tenimin acımadık yanı kalmadı. 

Yitirdiğim cennetten 
çoktan vazgeçtim amma, 
vaad edilen cennetin azıyla yetinemem
çok çok güzel olmalı orası.
Evet öyle olmalı .
Amenna.

Ey rüzgâr.
En son, 
yağmurlu bir gecenin sapağında karşılaşmıştık
İyice kirlenmiş ,kötülenmişti şu çehrem
o ben değilim, 
desem de, 
kuşku yok, 
o bendim.
Öylece tanışmıştık

Ne kadar kolaymış oysa; 
sonunda bıraktım kendimi kadere. 
Her yanım kaza belâ. 
Her belâda 
bir la havle …

Gül ibrişim ağacının gölgesindeyim hâlâ. 
Kendisinden başka 
herkesin unuttuğu 
benden başka 
hiç kimsenin anlayamayacağı 
bir lisanın karşısında 
lâl kesildim. 

Ey rüzgâr
Kanatlanmaya kalktıkça 
düşüşümden şikâyet etmeyeceğim artık 
Ama tek bir kelime ver bana. 
Öyle bir kelime ki 
onunla bütün manaları konuşmak mümkün olsun. 
Ya da tek bir harf, 
Ya da tek bir cümle. 
herkes, o harfin, o cümlenin peşinde 
zannediyor olsun beni.

vitraylardan süzülen efsunlu hava gibi
kapı yanında açan filbahri çiçekleri, 
taş duvarlardan fışkıran yabani incir dalı, 
kocaman halının göbeğine düşen 
sarı ikindi güneşine benzer 
geceleri yatağa uzanan dalga sesleri 
ve bu seslerle karışan martı çığlıkları.
ruhumu yoğuran dünya misali. 

içe dönük ruh yapımın teşekkülü olur belki
iç alemimi harekete geçiren atmosfere 
yeniden kavuşurum belki
adeta bir tutkuya dönüşen vuslata erişim 
belki.

Ey rüzgâr.
Aşktan söz ediyorum. 
bu akıl çeldirici, 
gönül kırıcı şeyden. 
Sakin, durgun ve masum bir gölün sathına 
bir taş düşercesine, 
düştüğünü biliyorum artık ilk taşımın
Ne oluyor da hiçbir şey 
ilk anın aydınlığında kalamıyor? 

Ne olur ,
hayat bir kez de beni haklı çıkartmasın. 
Taşı karanlığa ben atıyor, 
ben geçip gidiyorum üzerinden 
kendi adımlarımla kırık taşların. 
Gel gör ki 
ne haldeyim. 

Ey rüzgâr.
nasıl bir çölüm şimdi 
ben ki her yağmur damlasını, 
daha bağrıma düşmeden, kurutuyorum. 
Elimin üzerindeki damarlarda 
ömrüm düğümleniyor. 

Konuşmaya cesaret verince, gece. 
Söz, hiç dokunmaması gereken yere 
nasıl da dokununca, 
gündüz değil. 
Var olduğunu bile bile, 
göz göre göre, 
görülmeli bu hesaplaşma. 
Bir yirmi dört saat diliminde.

redfer
( Ey Rüzgar başlıklı yazı redfer tarafından 10/27/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu