SARAYBOSNA
Slav dillerinde, Boşnakça’da ve Batı literatüründe
Sarajevo, Osmanlı Türkçesi’nde Saray, Saray ovası, Saray kasabası, Saray-Bosna
veya Bosna Sarayı (Bosnasaray) adlarıyla geçer.
Saraybosna tamamıyla Osmanlılar devrinde kurulan bir
şehirdir. Saraybosna bölgesine yönelik Osmanlı akınları 1415’ten itibaren
sıklaştı. Osmanlılar ilk olarak
1428-1435 yılları arasında bugünkü şehrin yakınındaki Hodidjed kasabasını ele
geçirdiler. Hodidjed vilâyeti Saray ovası ile beraber 1448’de tamamen Osmanlı
idaresi altına girdi.
Saraybosna XVI ve XVII. yüzyıllarda önemli bir gelişme
gösterdi. Bosna sancak beyliğine getirilen Gazi Hüsrev Bey tarafından burada
inşa edilen külliye ve kurulan vakıflarla Saraybosna bir Türk-İslâm şehri
haline geldi. Bu sebeple Saraybosna’nın ilk kurucusu olarak Îsâ Bey, ikinci
kurucusu olarak Gazi Hüsrev Bey gösterilir.
Gazi Hüsrev Bey: 1480
civarında doğduğu tahmin edilmektedir. Babası Ferhad Bey, annesi II. Bayezid’in
kızı Selçuk Sultan’dır. Babası Adana muhafızı olduğu sırada Kölemenler’e karşı
bir savaşta şehid düşmüş (1485), annesi de II. Bayezid’in sağlığında vefat
ederek İstanbul Beyazıt Camii yakınında bir türbeye defnedilmiştir. Bir vakfiye
kaydından Neslişah Sultan adında bir kardeşinin olduğu anlaşılmaktadır. Hüsrev
de diğer sultanzâdeler gibi hususi tahsil görmüş olmalıdır. Farklı zamanlarda
olmak üzere toplam on yedi yıl kadar Bosna
sancak beyliği yaptı. MUHAMMED TAYYİB OKİÇ
Sokullu Mehmed Paşa, Mimar Sinan’a bir imaret
yaptırdığı gibi çeşitli dönemlerde burada görevde olan valiler tarafından cami,
medrese ve imarethâneler inşa edildi.
XVII. yüzyılın ikinci yarısında Saraybosna’yı ziyaret
eden Evliya Çelebi, tepedeki küçük kalesi dışında ve akar suyun iki tarafında
birçok Türk mahallesi ile Sırp, Bulgar ve Eflak reâyânın ikamet ettiği on
mahalle ve iki yahudi mahallesinde ekseriyeti çok katlı, üstü kiremit ve bir
kısmı tahta örtülü 17.000 kâgir evle 1080 dükkân bulunduğunu yazar. Sokakların
temiz ve kaldırım döşeli olduğunu, kâgir binalı bedestende Venedik ve
Dubrovnik’ten gelen her türlü ticarî eşyanın satıldığını, çarşının üstünün
kalın direklerle örtüldüğünü, şehirde yetmiş yedisinde cuma namazı kılınan 177
cami, 180 sıbyan mektebi, sekiz dârülkurrâ, on dârülhadis, kırk yedi tekke,
110’un üstünde çeşme, 700 adet su kuyusu, üç kervansaray, yirmi üç han, beş
hamam, yedi imaret, 176 su değirmeni ve Miljacka ırmağı üzerinde yedi köprünün
bulunduğunu kaydeder.
Şemseddin Sâmi, Saraybosna’daki halkın üçte ikisinin
müslüman ve şehirdeki toplam nüfusun 50.000 olduğunu, 120 kadar cami ve
mescidin, birkaç medresenin, bir gureba hastahanesinin, bir rüşdiye, bir
dârülmuallimîn, yirmi sıbyan mektebinin bulunduğunu yazmaktadır.
Doğu dillerinde şiirler yazan Saraybosna’nın müslüman
şairleri daha ziyade Türkçe’yi kullanmıştır. Türkçe şiir yazanlar arasında
Saraybosna’da doğan Nergisî (ö. 1044/1635), hem Türkçe hem Boşnakça şiir yazan
Hasan Kāimî (ö. 1102/1691), modern tarihçiliğe geçişi ifade eden bir eseri bulunan
Şeyh Seyfudin Kemura (ö. 1917), Osmanlı idaresinin son dönemleriyle Avusturya
işgalini takip eden olaylarla ilgilenen Muhammed Enverî Kadiç (ö. 1931), ilk
modern tarihçi ve aynı zamanda şair Safvet-beg Bašagić (ö. 1934)
zikredilebilir. Saraybosna’da İslâm kültürü özellikle şehirli karakteri ağır
basan bir niteliğe sahiptir.
Günümüze kadar bütün zorluklara ve savaşlara rağmen
Saraybosna’da Hünkâr Camii (862/1458), Gazi Hüsrev Bey Camii (937/1530), Ferhad
Bey Camii (969/1562), Ali Paşa Camii (968/1561), Çekrekçi Muslihuddin Camii
(932/1525), Hacı Osman Mescidi (1000/1591), Hoca Durak (Başçarşı) Camii
(1283/1866), Çoban Hasan Camii (1291/1874), Hünkâr Köprüsü (862/1458),
Šeher-Ćehajina Ćuprija (1585), Kozja Ćuprija (XVI. yüzyıl), Principov Most
(1541); Hacı Sinan Tekkesi (1188/1775) ve Gazi Hüsrev Bey Hamamı, Gazi Hüsrev
Bey Medresesi (Kurşumliya) (944/1537), Gazi Hüsrev Bey Bedesteni (1537), Brusa
Bedesteni (958/1551), Gazi Hüsrev Bey Camii yanındaki Saat Kulesi, Morića Han
gibi eserler hâlâ ayaktadır ve mimarinin muhteşem örneklerini teşkil
etmektedir.
Bosna-Hersek Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde
faaliyet gösteren ve İmam-Hatip Lisesi seviyesinde olan Gazi Hüsrev Bey
Medresesi’nin erkek ve kız olarak iki bölümü halen devam etmektedir. Gazi
Hüsrev Bey Kütüphanesi, Gazi Hüsrev Bey Camii’ne çok yakın bir yerde yapılan
yeni binasına taşınacaktır. Kütüphanede 17.000’i aşkın yazma eser, 20.000’i
aşkın matbu İslâmî eserle 20.000’i aşkın Boşnakça ve Avrupa dillerinde yazılmış
matbu eser mevcuttur. MUHAMMED ARUÇİ
1462 yılından önce burada Bosna sancak beyi İshak Bey
veya oğlu Îsâ Bey tarafından ilk müslüman yerleşimi kuruldu. Gazi İshak Bey
burada bir saray ve Fâtih Sultan Mehmed adına Hünkâr Camii (Cami. 1530-31 yılında
yapılmıştır. Gazi Hüsrev Bey Camii, Halep’teki
Hüsrev Paşa Camii ile birlikte Osmanlı mimarisindeki tabhâneli camiler tipinin
son örneklerindendir. Bu biçimde ibadet yerleri XVI. yüzyılın ilk yarısından
itibaren artık yapılmamıştır. Sağ tarafta tabhâne odasına bitişik dıştan kapısı
olan minare, Rumeli’deki Osmanlı dönemi minarelerinin çoğu gibi aşırı derecede
uzundur.) yanında bir
hamam yaptırdı. Bunların Şubat 1462 tarihli vakfiyesinden ayrıca Medrese: Caminin karşısında yer alan ve
Hüsrev Bey’in annesi Selçuk Hatun adına yapılan medrese için Gazi Hüsrev Bey
ayrı bir vakfiye hazırlatmıştır. 8 Ocak 1537 tarihli bu vakfiyeye göre
medresenin inşası camiden birkaç yıl sonradır Medresede 1960 yılına kadar
yüksek dereceli İslâm ilahiyatı öğretimine devam edilmiştir. Üstü kurşun örtülü
olduğundan halk arasında Kurşumliya (Kurşunluca) olarak adlandırılmıştır.
Sıbyan Mektebi. Külliyenin doğu tarafında olduğu
bilinen sıbyan mektebi 1697, 1766, 1788, 1831 ve 1842 yıllarında yanarak tamir
edildikten sonra 1843’te tekrar ihya edilmişse de bundan sonra artık önemini
kaybettiğinden Ekrem Hakkı Ayverdi’nin tesbitine göre hiçbir iz kalmamacasına
ortadan kalkmıştır.
Kütüphane. Gazi Hüsrev Bey kurduğu
külliyeye bir de kütüphane vakfetmişti; ancak bunun binasından günümüze bir şey
gelmemiştir. Sonraları Hünkâr Camii önündeki bir binaya taşman bu kütüphanede
birçok değerli yazma eser, şer’î sicil defteri ve vakfiye bulunmaktadır.
Hankah
(Tekke). Bu bina da artık mevcut değildir. İlk yapıldığında Halveti tarikatına
ait olan tekke daha sonra Nakşibendî tekkesi olmuştu. Avusturya’nın işgali
sırasında 1697’de yanan, 1755’te yeniden yapılan, 1831 ve 1852’de tekrar yanan
ve tamir edilen tekke sonraları bütünüyle yıktırılmıştır.
Misafirhane, Aşhane, İmaret. Külliyenin batı tarafında olması
gereken misafirhane ile aşhane-imaretten bugün bir iz kalmamıştır.
Hamam. Vakfiyesinde anılmamaktaysa da
hamamın Gazi Hüsrev Bey Külliyesi’nin bir parçası olduğu ve belki de vakfiyenin
yazılmasından sonra gelir sağlamak üzere yapıldığı sanılır.
Hanlar.
Gazi Hüsrev Bey Vakfı’na ait olmak üzere külliyenin çevresinde bazı hanlar
bulunmaktadır. Bunlardan yalnız Taşhan olarak adlandırılanı esas evkaftan
olmalıdır. Diğerleri sonraları vakfa bağlanmıştır.
Saat Kulesi. Gazi Hüsrev Bey’in vakfiyesinde
adı geçmemekle beraber vakıfların ortasında yer alan saat kulesi de onun adıyla
anılır. Herhalde vakıf mütevellileri tarafından yaptırılmıştır. Ekrem Hakkı Ayverdi, Taşhan dışında Gazi Hüsrev Bey
Vakfı’na sonradan bağlanmış bazı hanların da adlarını verir. Bunlardan İmaret
Hanı, vakfın misafirhanesi yerinde mütevelliler tarafından yaptırılmıştır.
Hân-ı Cedîd adı verilen yapının 1174-1179 (1760-1766) evkaf muhasebe
defterlerinde adı geçer. Bu han, Mustafa Gül Ağa tarafından yaptırılmış doksan
iki odalı ve birçok dükkanlı bir yapı idi. Morica Han denilen yapı ise XVIII.
yüzyıl başlarında Gazi Hüsrev Bey evkafı mülkiyetine geçmiştir. Ekrem Hakkı
Ayverdi, Gazi Hüsrev Bey evkafına bağlanmış olan bir de Koluk Hanı’nın adını
verir. Semavi Eyice
Kerima Filan,Bosna-Hersek’te düzenlenmiş ve bugüne
kadar korunmuş 1.092 vakfiye üzerine yaptığı incelemede 1.092 vakfın 249’nun
(%23) kurucusunun da kadınlar olduğunu ortaya çıkarmıştır.Bosna tarihinin en
büyük vakıf insanlarından Gazi Hüsrev Bey’in eşi Şahdidar Hatun’un bir mescit
ve bir mektep yapılması için vakfettiği malların değeri 115.000 akçeye ilaveten
15.000 akçe değerinde bir ev vakfetmiştir.Hersek sancak beyi Sinan Bey’in eşi
ve Sokollu Mehmet Paşa’nın kız kardeşi Şemsa Kadın kurduğu 1582 tarihli
vakıfa 80.000 akçe gibi büyük bir meblağ vakfetmiştir.Sinan Bey camisi
için de bir vakıf kurulmuştur.Bosna-Hersek’te Osmanlı döneminde 690 vakfiye
tespit edilirken vakıfların 263’ü (% 38,12 Saraybosna’da kurulmuştur.
Saraybosna’da kurulan vakıfların 62’si (% 23,58) kadınlar tarafından kurulmuştur.